Tarih: 28.10.2025 17:52

MERZ'İN TÜRKİYE ZİYARETİNDEN BEKLENTİLER

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA- 28.10.2025- Almanya Başbakanı Frederich Merz'in Türkiye'ye yapacağı ilk ziyaret, eski Almanya yönetiminin öncülüğünde 2016 yılında imzalanan Geri Kabul Anlaşması'nda karşılanmayan vaatleri tekrar gündeme getirdi.

AB ülkeleri, 2015'te patlak veren göç krizi sırasında çoğu Suriye'den kaçan yaklaşık 1.2 milyon sığınmacıyı kabul etmeye yanaşmamış, bu kişilerin Türkiye'de kalması karşılığında mali destek sözü vermişti.

Bu kapsamda, Türkiye'ye her biri 3 milyar euro tutarında iki dilimlik bir yardım paketi taahhüt etmişti. Ayrıca Türk vatandaşlarına vize serbestisi, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin canlandırılması ve Gümrük Birliği'nin genişletilmesi yönünde vaatlerde bulunmuştu.

Anlaşma sonucunda Türkiye'nin aldığı önlemler sayesinde düzensiz göç akışı büyük ölçüde kontrol altına alınmış ancak AB ile üyelik müzakereleri yeniden başlamamış, Gümrük Birliği güncellenmemiş ve vize muafiyeti hayata geçirilmemişti. Türkiye de, mutabakat kapsamındaki uygulamalara fiilen son vermişti.

Bu dönemde neden Körfez ülkelerinin Suriyeliler'i almadığı konuşulurken BAE, 15 bin Suriyeli alacağını söyleyerek oldukça sembolik bir rakam duyurmuştu. Bununla birlikte Türkiye'ye gelen Suriyeliler de mülk ve Türk pasaportu alarak Körfez ülkelerine değil Avrupa'ya gitmek istemeye başladı.

Bu süreçte bırakın vize muafiyetini Türkiye vatandaşları için de vize almak giderek daha zor hale geldi.

1987'den beri bekleyen tek ülke Türkiye

Şu an AB'ye aday üye statüsündeki 8 ülkeden sadece Türkiye 1987'den beri bekliyor.

Şimdi merak edilen Merz'in ziyaretinde göç ve vize serbestisi gibi konularda benzer vaatler ile tam üyeliğin gündeme gelip gelmeyeceğinde.

'Göç konusu iç sıkıntılarıyla da ilgili'

Uluslararası ilişkiler Uzmanı ve BM Göçmen İşçiler Komitesi Üyesi Prof. Dr. Can Ünver, Merz'in Türkiye konusunda göç konusunun tekrar telaffuz edilmesinin 'kendi iç politikalarındaki sıkıntılarla ilgili olduğunu belirterek şunları söylüyor:

"Günde 3 bin 500 Suriyeli Türkiye'den dönüyorlar ülkelerine. Yine göçmen kaçakçılığı olayları var ama artık Almanya için Türkiye'den göç dalgası çok aktüel bir konu değil. Almanya tarafının bu göç konusunu tekrar telaffuz etmesi, biraz da kendi iç politikalarındaki sıkıntılarla ilgili. Biliyorsunuz Almanya için Alternatif (AfD) partisi Almanya'da ikinci konumda, onlar için göç çok önemli bir konu."

'Vize konusunda nobran bir tavır var'

Dr. Ünver, göç konusunun yanı sıra Almanya'nın 'vize konusunda topu taca atmaları gibi konular' olduğunu söylerken ekliyor:

"Son derece nobran bir tavırları var o noktada ve bu tavrı rafa kaldırmıyorlar. Özellikle 2016'den sonra hatta belki daha da geriye gidelim 2008'den itibaren Türkiye'ye karşı çok olumsuz bir tavırları var. Daha da geriye gidebiliriz, 1987. Türkiye'nin Avrupa Birliği için resmen müracaat ettiği yıldır. O yıldan itibaren Almanya'da Türkiye'ye karşı son derece negatif bir dönüş olmuştur. Çeşitli konuları zaman zaman ortaya çıkarmışlardır. Entegrasyon demişlerdir, o demişlerdir, bu demişlerdir, çeşitli bahaneler öne sürmüşlerdir."

AB Uzmanı Ünver, "Özellikle 2008'den sonra cumhurbaşkanımıza yönelik çok eleştirel, hakarete varan tavırlar izlendi" derken "Almanya'nın aslında iç demokrasilerinin de çok iyi işlemediğini söylemek lazım. İşliyor olsa, şimdi böyle radikal bir parti hızlı bir şekilde yükselmezdi" ifadelerini kullanıyor.

'Serbest dolaşım 1986'da başlayacaktı'

Ünver, "Vize tavrıyla ilgili bir değişiklik beklemiyorum. O çok kemikleşmiş bir konu oldu. 1986 senesinin Aralık ayında serbest dolaşım başlayacaktı, bu, katma protokolde kararlaştırılmıştı. Almış oldukları kararı bile AB, Almanya'nın etkisiyle uygulamaya koymadı" derken ekliyor:

Hep böyle bir Türkleri durdurma arzusu, Türkler'in Avrupa'ya gelmesini engelleme arzusu var. Fakat diğer yandan da nüfus yaşlanıyor, yılda 200 bin göçmene ihtiyaçları var, ondan daha fazla Alman, Almanya'yı terk ediyor. Eskiden bizden fazlaydı nüfusları, 82 milyona düştü.

Bir yandan da Türkiye'den nitelikli insanları çekmeye çalışıyorlar, bu kadar çelişkiyi bir arada görmek çok zordur. Ben ne yapmak istedikleri konusunda kendilerinin de çok berrak olduğunu düşünmüyorum.

Tam üyelikle ilgili ilerleme olur mu?

AB Uzmanı Can Baydorol, "Tam üyelik meselesi ise maalesef Türkiye'nin bu görünümüyle yani demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü alanlarındaki mevcut performansıyla şu anda tam olarak söz konusu olmaz, olamayacaktır" ifadelerini kullanırken "Burada işte zaten Avrupa Komisyonu Türkiye'yi iyi komşuluk ilişkileri statüsünde görüyor" diyor ve ekliyor:

Artık Avrupa Komisyonu'nun geliştirme masası konusu değil Türkiye. Dolayısıyla Merz'in yapacağı bu ziyaret evet önemli fakat çok da fazla abartılmaması gereken bir boyuttadır diye düşünürüm.

SAFE'e katılım: Hasmali bir tutum var

AB uzmanı Can Baydarol, Türkiye'nin SAFE programına katılma meselesini ise şöyle yorumladı:

"İkinci mesele SAFE programına katılma meselesi var Türkiye'nin. Fakat burada Almanya değil, özellikle Yunanistan muhalefeti var. Yani bir yandan da Türkiye'nin Avrupa'nın savunma sisteminde çok da fazla yer almasını istemeyen bir hasmali tutum görüyoruz. Öteki yandan da aslında Almanya, Türkiye'nin Avrupa savunması için önemli roller almasını istiyor. Çünkü bundan sonraki görüyoruz yani silah yatırımlarının önümüzdeki 4 yılın içinde 800 milyar euroyu bulacağı gibi hesaplar yapılıyor. Fakat kara gücü dendiği zaman da NATO'nun ikinci büyük gücü Türkiye. Dolayısıyla Türkiye'yi Avrupa'nın savunma sistemi içerisinde muhakkak yer almasını istiyorlar. Peki bu durumda Yunanistan vetosu başarılabilir mi SAFE programı için? İşte bu da herhalde önemli soru işaretlerinden bir başkası olacak."


 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —