10656,50%0,86
42,33% 0,21
49,15% 0,06
5557,24% 0,12
9200,25% -0,18
RUSYA- 17.11.2025- Cell dergisinde yayımlanan çalışma, bugüne kadar elde edilen en eski RNA örneğini ortaya koyarak önceki yaş rekorunu ikiye katladı.
Araştırma ekibi, 2010’da bulunan ve ‘Yuka’ adı verilen genç mamuta ait iskelet kası dokularından yüzlerce haberci RNA (mRNA) molekülü çıkarmayı başardı. DNA'nın bir tür ‘plan’ işlevi gördüğünü belirten bilim insanları, RNA’nın ise hücrenin o anda ne yaptığını gösteren bir ‘anlık görüntü’ sunduğunu söyledi.
Bu RNA’lar, Yuka’nın ölüm anında kas hücrelerinde hangi genlerin aktif olduğunu ortaya koydu. Çalışmada, dayanıklılık gerektiren hareketlerde rol alan kas liflerinin baskın olduğu anlaşıldı.
RNA nasıl bu kadar uzun süre bozulmadan kaldı?
Normal koşullarda tek iplikli yapısı nedeniyle saatler içinde bozulan RNA, permafrost sayesinde on binlerce yıl korunabildi. Sürekli donmuş ortam, dokuyu parçalayan enzimleri devre dışı bırakıyor, bakteri ve mantar faaliyetini durduruyor.
Ekip, test edilen 10 mamuttan yalnızca üçünde işe yarar RNA bulabildi. Yuka’dan elde edilen RNA ise hem miktar hem de bütünlük açısından diğer örnekleri geride bıraktı.
‘Yuka’ aslında erkekmiş
Çalışmada en şaşırtıcı bulgulardan biri Yuka’nın cinsiyeti oldu. İlk incelemelerde dış anatomisine bakılarak dişi olduğu düşünülmüştü.
Ancak tüm testler mamutun ‘erkek’ olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, ilk incelemenin hatalı olabileceğini veya Yuka’nın gelişimsel bir farklılık nedeniyle dış görünüşte dişi özellikler taşıdığını belirtiyor. Bu durum hala bir soru işareti olarak duruyor.
DNA, bir canlının potansiyel özelliklerini gösterirken, RNA o anda hücrede gerçekten neler olduğunu anlatıyor. Bu yöntemle bilim insanları bir gün şunları da tespit edebilecek:
Ölüm anında sağlık durumu,
Bağışıklık tepkileri,
Mevsimsel davranış değişimleri,
Hatta ne yediği
Ancak teknik sınırlamalar devam ediyor. Yalnızca iyi korunmuş yumuşak dokularda ve permafrost koşullarında RNA elde edilebiliyor. Yuka’nın RNA’sının büyük bölümü parçalanmış durumda, en uzun zincir sadece 97 nükleotid uzunluğunda.
Geçmişe açılan moleküler pencere
Tüm sınırlamalara rağmen çalışma, on binlerce yıl önce yaşamış bir hayvanın hücre içi faaliyetlerini doğrudan okumayı mümkün kılması açısından çığır açıcı nitelikte. Araştırmacılar, bunu "zaman içinde gönderilmiş bir kısa mesajı çözmek" olarak tanımlıyor.