Tarih: 18.03.2025 12:38

ADALET BAKANI TUNÇ'TAN UMUT HAKKI VE GENEL AF AÇIKLAMASI

Facebook Twitter Linked-in

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi'nde basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi, soruları yanıtladı. PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısına ilişkin, "Silah bırakma şartı yerine getirilmezse terörle mücadele devam eder. Devletin terörle mücadeleden vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu olamaz" dedi.

PKK elebaşı Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısına ilişkin soru üzerine Bakan Tunç, "Çağrı terör örgütü elebaşının kendi örgütüne silah bırakmasına yönelik. Çağrıda, terör örgütünün kendilerine göre zemin sağlayan hususların artık gerekçelerinin olmadığını söylüyor. Kongrenizi toplayın, örgütü feshedin, tüm gruplar da silah bıraksın deniliyor. Çağrı bu ve örgüte yönelik" yanıtını verdi.

Bakan Tunç, şunları kaydetti:

"İmralı'nın çağrısında bir şart söz konusu değil. Silah bırakma şartı yerine getirilmezse terörle mücadele devam eder. Devletin terörle mücadeleden vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Hatta çağrıda ateşkes olmadığı halde ateşkes sözüne karşı Milli Savunma Bakanımızın 'Bunu kabul edemeyiz' şeklindeki cümleleri de söz konusu. Buradaki hedefimiz ülkemizi terörden kurtarmak. 40 yıldan bu yana çok büyük kayıplar verdik, şehitler verdik, maddi kayıplarımız oldu. Bin yıllık kardeşliğimize bir hançer saplandı. Şimdi bu hançeri çıkardığımız zaman tabii bu yaranın iyileşmesi, o çıkarılan yerdeki iyileşmeyi sağlayacak gereklilikler ne olabilir? Onlar bu çağrının sonuç verip vermediğine bağlı hususlar. 'Bundan sonraki adımlar ne olabilir' şekilde şimdiden bir tartışma doğru değil. Bu sürecin akamete uğramaması lazım, bu hepimiz için önemli."

Bakan Tunç, geçen haftaki Van programını anımsatarak, "İnsanlar gerçekten umutlu, heyecanlı. 'Artık buralarda terör olmasın, çocuklarımız kaçırılmasın, hep beraber birlik, beraberlik içerisinde önümüze bakalım' diyorlar. Hepimiz bunu istiyoruz. Demokratik siyaset kanalları açık o anlamda. Eğer çağrının muhatabı olumlu cevap verirse, Türkiye'de terör sonlandırılmış olur. Bundan daha önemli bir aşama söz konusu olamaz" değerlendirmesinde bulundu.

Genel af çıkacak mı?

Adalet Bakanı Tunç, PKK elebaşı Öcalan'ın cezaevi şartlarına ilişkin soruya, "Kişiye yönelik bir düzenleme, bir iyileştirme söz konusu değil. Biz mevzuatımızda sürekli birtakım iyileştirmeler yapıyoruz" yanıtını verdi.

Bazı ifadelerin "af" şeklinde yorumlandığını ancak gündemde genel affın bulunmadığını belirten Tunç, şöyle devam etti:

"Mesela hasta hükümlüler... 'Cezaevinde ölmesin hükümlü' diyoruz. Bu insan haklarına aykırı. Bunların genel af şeklinde yorumlanması doğru değil. 'Kovid-19 izniyle ilgili bir çalışma 'olabilir' dedik, 'Af mı geliyor' şeklinde birtakım yorumlara neden oldu. Oradaki husus tamamen Kovid izni süreciyle ilgili. 2020'de Kovid izninden yararlanıp açık cezaevinde bulunanlar denetimli serbestlikten faydalanarak tahliye edilmişti. Kovid devam ettiği müddetçe bu süre 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıldı. O tarihten sonra bu kişilerden koşullu salıverilmesine 5 yıl kalanların Kovid izni kapsamında hayatına devam etmesine, koşullu salıverilmesine 5 yıldan fazla olanların ise cezaevine dönmesine yönelik bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeden yaklaşık 100 bine yakın kişi faydalanmış oldu.

Kapalı cezaevinde bulunanlar da 3 yıl erken açık cezaevine geçmiş oldular. Bu düzenlemeden 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla cezası kesinleşen ve cezaevinde bulunanlar yararlandı. 31 Temmuz 2023'te cezaevinde değil ama daha önce suç işlemiş ancak cezasının infazı henüz kesinleşmemiş ve hapse girmemiş olanların, yargılamadaki gecikmeden dolayı bu düzenlemeden yararlanamaması gibi bir durum ortaya çıktı. Bu yönde müracaatlar, talepler oldu. Bu talepler doğrultusunda bir düzenleme olabilir. Buradan bir af geliyor değerlendirmesi yapmak doğru değil, gündemde af söz konusu değil."

'Umut hakkı bizim mevzuatımızda yok'

Adalet Bakanı Tunç, "umut hakkı" konusundaki tartışmalara ilişkin soruya, "Umut hakkı bizim mevzuatımızda, kanunlarımızda olan bir konu değil" yanıtını verdi.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresinin 30, müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresinin 24 yıl olduğunu aktaran Tunç, şöyle konuştu:

"Bu yıllar dolduğunda kişi cezaevinde iyi halliyse tahliye olur. Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet varsa daha farklı bir durum söz konusudur. Burada ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası söz konusu. Ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıvermesinin olmadığına dair Ceza İnfaz Kanunu'nda özel bir hüküm yer alıyor. Şu anda bizim konuşacağımız konu, terörün kendini feshetmesi, silahları bırakması. Bizim şu anda tüm odaklandığımız konu bu."

Bakan Tunç, Öcalan'ın çağrısında herhangi bir şart, herhangi bir koşullu salıverme veya bir umut hakkı talebi söz konusu olmadığını belirterek, "Burada terör örgütü elebaşının örgüte yönelik bir çağrısı var. Burada muhatap devlet değil, muhatap örgüt. Dolayısıyla örgüt bunu nasıl değerlendirecek bunu hep beraber göreceğiz. Değerlendirilse terör bitmiş olur. Değerlendirilmezse de terörle mücadele devam eder" dedi.

Bakan Yılmaz Tunç, "İmralı'da tecrit" iddialarına ilişkin, "İmralı'da tecrit söz konusu değil. Geçmişte de hep tecrit olduğu, sağlık durumunun kötüye gittiğini söylediler ama onların hiçbirisinin olmadığı, orada yanında başka mahkumların da olduğu, sağlık durumunun kötü olmadığı, bunların bir dezenformasyon olduğu ortaya çıktı. Hükümlülerin cezaevindeki şartları bellidir. Yani hükümlüye göre bir şart, ayrım söz konusu değil. Orada sağlık şartları, yeme, içme, barınma şartları hepsi mevzuatımıza uygun şekilde yürütülüyor" diye konuştu.

'Videoyla, canlı bağlantıyla temas kurması söz konusu değil'

Adalet Bakanı Tunç, "Öcalan nevruzda görüntülü bir çağrıda bulunacak mı?" sorusuna, "Bizim ceza infaz mevzuatımızda hükümlülerin yakınlarıyla görüşebilmesi, dışarıyla nasıl temas edeceği belli şartlara bağlı. Mektup gönderebilir, telefonla görüşebilir. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Ama bir videoyla, canlı bağlantıyla temas kurması söz konusu değil. Mektup gönderebilir. Hükümlüler mektup yazabilir, hükümlülere de mektup yazılabilir" yanıtını verdi.

"Mektup" konusunda henüz bir talebin bulunmadığına işaret eden Tunç, "Talep olursa mektup ile ilgili değerlendirme yapılabilir. Nevruzu kutlamak için bir mektup gönderecekse zaten o mektup bu çağrının ruhuna uygun olması lazım ki yoksa çağrının bir anlamı kalmaz. Çağrıyı bu sefer siz yırtıp atmış olursunuz. Dolayısıyla bunun sınırlarını aşmayan bir mesaj olabilir. O çağrının dışına taşan farklı bir şey olursa sürece zarar veren bir açıklama olur. Dolayısıyla o yola girilmez diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

Bakan Tunç, DEM Parti heyeti ile Öcalan görüşmesine ilişkin ise "Orada fotoğrafı da çekildi, videosu da alındı. Video, tamamen devletin güvenlik ve istihbaratı açısından çektiği bir video." açıklamasında bulundu. 

'4/4 düzenlemesi Meclisimizin takdiridir'

Adalet Bakanı Tunç, kamuoyunda "4/4" olarak bilinen mükerrirlere özgü infaz rejimine ilişkin soru üzerine, "Bu konu cezaevlerinde mükerrir durumda olanlarla ilgili yani tekraren basit suç işleyenlerin cezaevinde koşullu salıvermeden yararlanıp yararlanamayacağıyla ilgili bir husus." bilgisini paylaştı.

Ceza infaz mevzuatı kapsamında bir kişi, terör, cinsel suçlar, uyuşturucu suçu haricinde basit suçlar bakımından ilk kez suç işlediği zaman cezasının yarısını cezaevinde geçirirken, koşullu salıverilmesine son 1 yıl kalan hükümlülerin denetimli serbestlikten yararlandığını anımsatan Tunç, ikinci suç işlenmesi halinde cezasının 2/3'ünün, üçüncünün işlenmesi halinde ise cezasının tamamının yani 4/4'ünün cezaevinde geçirildiğini aktardı.

"Burada bir terör suçlusu ya da uyuşturucu suçlusunun cezasını 3/4'lük bölümünü cezaevinde geçiriyorken, basit suçlardan cezaevinde olanların cezalarını neden 4/4'ünü cezaevinde geçirdiklerine dair yakınmalar oluyor." diyen Tunç, "Cezaevinde bu durumda olanların cezalarının 3/4'ünü yatarak dışarı çıkma ümidiyle ıslah olmasının kolaylaşacağına dair çok sayıda başvuru yapılıyor. Bu konuda bir düzenleme yapılması hususu tabii ki milletvekillerimizin, yüce Meclisimizin takdiridir." ifadelerini kullandı. 

'CHP adına da kendisi adına da bir talihsizlik'

Adalet Bakanı Tunç, bir başka soru üzerine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki ifadelerinin "çok çirkin" olduğunu belirterek, "Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na yönelik bir Belediye Başkanı'nın o şekilde ifadeler kullanması gerçekten CHP adına da kendisi adına da bir talihsizlik" değerlendirmesini yaptı.

Bakan Tunç, İmamoğlu hakkındaki yargı süreçlerine ilişkin de şunları kaydetti:

"İmamoğlu, sürekli kendisine karşı bir 'yargı tacizi' varmış algısı oluşturmaya çalışıyor. Yargılandığı konular belli. Birisi Yüksek Seçim Kurulu üyelerine söylediği ifade. İstinafta devam eden bir süreç. 'İstinaf niye karar vermiyor? Bir an önce karar versin' diyor. İstinaf ne zaman karar vereceğini sana sormayacak. Hem tarafsız ve bağımsız yargı diyorsun hem de 'Benim hakkımda kararı çabuk ver' diyorsun. Diğeri Ordu Valisi'ne söylediği kelime. Buradan biz söyleyemiyoruz. Ama o söylüyor. Yargıtay'da o davadan ceza almıştı. Para cezasına çevrildi.

En son Esenyurt Belediye Başkanı ile ilgili soruşturma sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili ve Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili sözleri üzerine açılan dava, bir de diplomayla ilgili dava var. Diplomayla ilgili de kimin şikayetçi olduğu ortada. Yargının yürüttüğü soruşturmaları hedef alarak, yargı mensuplarına yönelik tehditkar ifadeler, yakışıksız kelimeler kullanırsanız bu olmaz. Bunu milletimiz de tasvip etmez. Sizin savunmanız var, itiraz mekanizmaları var, kararların verildiği anda başvuracağınız başka yollar var. Yargının yürüttüğü soruşturmalar üzerinden bir mağduriyet algısı oluşturup, 'Beni engellemek istiyorlar' gibi bir durumun içerisine giriyor. Hep birlikte görüyoruz; o aday adaylığı toplantılarındaki kullandığı ifadeler kabul edilebilir ifadeler değil."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —