10556,18%-1,53
41,82% 0,04
48,47% 0,15
5541,72% 0,32
9057,79% 0,00
İSTANBUL- 14.10.2025- Türkiye'de çocuklar ve gençler arasında 'akran zorbalığı' giderek artıyor. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği (İMDAT) ile Acıbadem Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Merkezi'nin (ASUMA), 500 erkek lise öğrencisiyle 'akran zorbalığına' dair yaptığı araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 58'i zorbalık sürecine bir şekilde dahil oluyor. Neredeyse her üç öğrenciden biri hem zorba hem mağdur konumunda, her beş öğrenciden neredeyse ikisi doğrudan mağduriyet yaşıyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat, araştırmanın sonuçlarını değerlendirdi.
Her 3 öğrenciden 1'i zorbalıkla yüzleşmek zorunda kalıyor
İmdat.org verilerine göre, Türkiye'de çocuk ve gençler arasında akran zorbalığının ciddi bir artış gösterdiğinin altını çizen Prof. Dr. Oğuz Polat, "Platformun 2024 raporuna göre başvuruların yaklaşık yüzde 38’i okulda veya çevrimiçi ortamda yaşanan zorbalıklarla ilgili. Yapılan saha araştırmalarında ise her 3 öğrenciden 1’inin bir şekilde akran zorbalığına maruz kaldığı ya da tanık olduğu belirtiliyor" dedi.
Zorbalığa uğrayan çocukların yüzde 60'ı 'susuyor'
Prof. Dr. Polat'ın dikkat çektiği en önemli noktalardan biri de, zorbalığa uğrayan çocukların yüzde 60'ı bu durumu kimseyle paylaşmaması. Diğer bir nokta ise 'zorbalığa uğrayan çocuğun zorba' olması. Araştırma sonuçlarına göre bazı çocuklar hem zorba hem de mağdur rolünde.
“Her üç öğrenciden biri hem zorba hem de mağdur konumunda" diyen Prof. Dr. Polat, "Bu çocuklar genellikle önce zorbalığa uğruyor, ardından kendilerini korumak veya gruba ait olmak için benzer davranışlara yöneliyorlar. Bu durum “öğrenilmiş zorbalık döngüsü” olarak tanımlanıyor. Ayrıca araştırma, zorbalığın yalnızca mağdur çocuklar üzerinde değil, zorbalık yapan çocuklar üzerinde de uzun vadeli psikolojik etkiler yarattığını ortaya koyuyor; bu çocuklarda öfke kontrol sorunları ve empati eksikliği öne çıkıyor." diye anlattı.
En çok hangi 'zorbalık' çocukları ve gençleri tehdit ediyor
Akran zorbalığı en çok hangi şekillerde kendini gösteriyor sorusunu ise Prof. Dr. Polat şöyle yanıtlıyor:
"Türkiye’de fiziksel zorbalık hala yaygın olsa da, psikolojik ve dijital zorbalık giderek artıyor. Özellikle alay etme, dışlama, sosyal medya üzerinden aşağılama veya dedikodu yayma gibi davranışlar son yıllarda öne çıkıyor. Kız öğrencilerde sözel ve sosyal dışlama daha fazla görülürken, erkeklerde fiziksel zorbalık oranı daha yüksek. Kız çocukları arasında zorbalık biçimi genellikle fiziksel değil, sosyal dışlama, manipülasyon ve dedikodu şeklinde ortaya çıkıyor. Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte bu tür zorbalıklar daha görünür hale geldi. Uzmanlar, kız çocuklarının ilişkisel güç kullanımı yoluyla zarar vermeyi öğrenmesinin, toplumda “dolaylı saldırganlığın” artmasına işaret ettiğini belirtiyor.
Araştırmada, yüz yüze zorbalığın siber zorbalığa kıyasla ruh sağlığı üzerinde daha yıkıcı sonuçlar doğurduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Polat, “Bulgular, geleneksel yani yüz yüze zorbalığın, siber zorbalığa göre ruh sağlığı üzerinde daha yıkıcı etkiler yarattığını ortaya koydu. Yüz yüze zorbalığın fiziksel yakınlık ve doğrudan etkileşim içermesi, mağdurların kendilerini daha savunmasız hissetmesine yol açıyor” diye konuştu.
Akran zorbalığı en çok hangi yaş grubunda yaşanıyor?
Prof. Dr. Polat akran zorbalığının en sık ilkokulun son dönemleri ile ortaokul yıllarında yani 9-14 yaş grubu arasında görüldüğüne dikkat çekerken, "Bu yaş aralığında çocuklar sosyal ilişkilerde daha aktif olmaya başlıyor, grup içi statü ve güç dengeleri ön plana çıkıyor. Lise döneminde ise özellikle çevrimiçi zorbalık biçiminde devam edebiliyor" diye anlattı.
Çevrimiçi zorbalık son 3 yılda yüzde 45 arttı
Peki sosyal medya ve oyunlar çocuklarda zorbalığı daha da artırıyor mu? Özellikle son dönemde ‘şiddete’ başvuran kişilerin toplumda daha popüler olduğunu görüyoruz. Bu da çocuklar arasında zorbalığı tetikleyen bir durum mu?
Prof. Dr. Polat buna 'evet' yanıtını verirken sözlerini şöyle sürdürdü: “İmdat.org verilerine göre çevrimiçi zorbalık son 3 yılda yüzde 45 oranında artış gösterdi. Sosyal medya, çocuklar için hem kimlik hem güç alanı haline geldiği için, “beğeni” veya “takipçi” kazanmak uğruna aşağılayıcı davranışlar yaygınlaşabiliyor. Şiddetin medya ve dijital platformlarda “güç göstergesi” olarak sunulması da çocuklarda bu davranışların meşru görülmesine neden olabiliyor.”
Zorbalığı önlemek için ne yapmak gerekiyor?
Zorbalığın önlenmesi için 'zorbalığa karşı açık bir politika belirlenmesi' gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Polat, "Öğretmenlerin farkındalık eğitimleri alması ve çocuklara güvenli paylaşım alanları sunulması önemli. Aileler ise çocuklarının duygusal değişimlerini gözlemlemeli, “neden” yerine “nasıl hissediyorsun?” gibi empatik iletişim kurmalıdır. Düzenli veli-öğretmen iletişimi ve rehberlik desteği de zorbalığın önlenmesinde kritik rol oynar. Zorbalığa maruz kalan çocuklarda anksiyete, depresyon, okuldan uzaklaşmave özgüven kaybı sık görülür. Uzun vadede sosyal ilişkilerden kaçınma, öfke sorunları ve hatta intihar düşüncelerine varan sonuçlar oluşabiliyor. Toplumsal ölçekte ise empati yoksunluğu ve şiddetin normalleşmesi gibi ciddi etkiler gözleniyor." diye konuştu.