Avustralya'nın Queensland eyaletinde bir laboratuvarda biyogüvenlik protokollerinin ihlal edilmesi sonucu 323 canlı virüs örneği kayboldu. Queensland Sağlık Bakanı Tim Nicholls, kaybolan tüplerin yaklaşık 100’ünde insanlarda yüzde 57 ölüm oranına sahip Hendra virüsü, iki tüpte Hantavirüs, 223 tüpte ise Lyssavirüs bulunduğunu açıkladı.
İhlal ilk olarak Ağustos 2023’te tespit edilirken, kayıp tüplerin aslında 2021 yılında ortadan kaybolduğu öğrenildi. Hendra virüsü, 1990'larda Avustralya'da atları enfekte ederek ortaya çıktı. İnsanlara atlardan bulaşan virüs, bugüne kadar az sayıda insanda görülmüş olmasına rağmen, enfekte olanların yarısından fazlası hayatını kaybetti. Cornell Üniversitesi’nden Prof. Raina Plowright, virüsün yalnızca bireyleri değil, veterinerlik ve atçılık endüstrisi üzerinde de yıkıcı etkileri olduğunu belirtti.
Kaybolan tüplerden ikisinde bulunan Hantavirüs, kemirgenler aracılığıyla yayılıyor ve insanlarda yüzde 38 ölüm oranına sahip Hantavirüs Pulmoner Sendromu’na yol açabiliyor. Lyssavirüs ise kuduza benzer semptomlarla ölümcül sonuçlara neden olabiliyor.
Queensland Sağlık Bakanlığı, kayıp tüplerin olabildiğince hızlı bir şekilde bozulduğunu ve bulaşıcı olmaktan çıktığını belirtti. Bununla birlikte, tüplerin olası imhasının doğrulanamadığı ifade ediliyor. Baş Sağlık Yetkilisi John Gerrard, virüslerin muhtemelen otoklavda imha edildiğini, ancak kaybolmalarının nasıl fark edilmediğinin hala bir soru işareti olduğunu söyledi. Queensland’de son beş yılda Hendra veya Lyssavirüs vakası tespit edilmezken, Avustralya’da hiçbir Hantavirüs enfeksiyonu rapor edilmedi.
Sağlık Bakanlığı, biyogüvenlik protokollerindeki ciddi ihlalin nedenlerini ve yaklaşık iki yıl boyunca fark edilmemesinin sebeplerini araştırmak için geniş çaplı bir soruşturma başlattı. “Bölüm 9 Soruşturması”, mevcut politikaların ve prosedürlerin incelenmesini ve benzer olayların önlenmesi için yapılacak değişiklikleri kapsayacak.
Queensland Sağlık Bakanı Tim Nicholls, ihlalin ardından alınan önlemleri şu sözlerle açıkladı: “Personel yeniden eğitiliyor, malzemelerin doğru depolanması için izinler denetleniyor ve tüm düzenlemelere uyum sağlanıyor.” Bakanlık, olayın tekrar yaşanmaması için proaktif önlemler alındığını ve laboratuvarların düzenli olarak denetlendiğini duyurdu.
Bu olay, biyogüvenlik standartlarının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Avustralya’nın sağlık ve güvenlik politikaları üzerinde uzun vadeli etkiler bırakabilecek bu ihlal, bilimsel araştırmalarda daha sıkı protokoller gerekliliğini ortaya koyuyor.