Özgür Özel , partisinin haftalık konuşmasının büyük bir bölümünü ekonomideki gelişmelere ayırdı. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'le aynı dili konuşmadıklarını söyleyen CHP lideri, "Biz vergide adalet istiyoruz. Mehmet Şimşek istediği kadar dirensin bu yaptıkları irrasyoneldir. Hakkaniyetli, vicdanlı, insaflı ve halktan yana vergi sistemini halkın iktidarında kuracağız" ifadelerini kullandı.
Deprem bölgesinde 1 yılı aşkın süre geçmesine rağmen verilen konut vaatlerinin gerçekleşmediğini ifade eden Özel, depremzedelerin kira yardımlarının uzatılması konusunda teklif vereceklerini söyledi.
Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü rahatsızlığı nedeniyle, "Konuşmamda MHP ile ilgili kısmı da o yüzden atladım, acil şifalar diliyorum" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında CHP'ye katılan Osmaniye'nin Dereli Köyü'nden kadınlar adına Elif Patlar, Ayşenur Tek ve Sıla Bolatkıran'a parti rozetini taktı. Eski Kalkınma Bakanı, 25 ve 26'ıncı dönem HDP Milletvekili Müslüm Doğan da CHP'ye katıldı.
Özel'in açıklamalarından satır başları
“31 Mart seçimlerinde biz bir partiyle ittifak yapmadık ama bu seçimin en büyük ittifakının içindeyiz, onun adı da Türkiye İttifakı'dır dedik herkesi davet ettik ve davet etmeye devam edeceğiz. Bugün Türkiye İttifakı biraz daha genişliyor. Müslüm Doğan bugün baba ocağına dönüyor. Türkiye İttifakı'na katılırken şunu hatırlatmak isteriz. Biz bu ittifakı şöyle tarif ettik; milli takım gol atınca sevinen herkes, Türkiye ittifakındadır dedik. Geçtiğimiz Portekiz maçında birlikte üzüldük. Yarın hep birlikte Çekya maçını kazanıp hep birlikte o coşkuya ortak olacağız” dedi
Geçtiğimiz hafta Diyarbakır-Mardin arasında çıkan yangında 15 vatandaşımızı kaybettik. Kendilerine rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. En kısa zamanda ben de Diyarbakır'a gideceğim. İçişleri Bakanı'nın ilk gün yaptığı açıklamanın gerçeği yansıtmadığı meselenin bir anız yangınından kaynaklanmadığı ortaya çıktı. Çok sayıda bağımsız kuruluşun yazdığı raporlar DEDAŞ'ın inanılmaz ihmallerini anlatıyor. 15 maddelik raporda yangın çıkması için etraftaki otların yanması için ne gerekiyorsa yapıldığını, ufacık tedbirlerin alınmadığını, yandaki araçların budanmadığını DEDAŞ'ın bu yangına davetiye çıkardığını gösteriyor bu raporlar. DEDAŞ herhalde bu bölgenin en çok şikayet ettiği kurumdur. Sayaç okunmadan kesilen yüksek faturalardan tutun çiftçiye ait trafoların haczine elektrik kesintilerine, elektrik altyapısının yenilenmemesine sayısız şikayet var. En çok Şanlıurfa'da var. DEDAŞ'ın oraya ettiğini kimse etmiyor. Şanlıurfa'yı bu kavurucu sıcakta elektriksiz dolayısıyla susuz bırakıyor. Sağlık hakkını tehdit ediyor. Solunum cihazlarını diyaliz hastalarına bağlı hastaların yaşamını riske atıyor. DEDAŞ’ın dağıtım hizmeti verdiği pekçok yerde voltaj düşük dalgalanmalar yüzünden sürekli arızalar yaşanıyor, ev aletleri yanıyor, kullanılamaz hale getiriliyor. Bu konudaki tazminat başvuruları kabul edilmiyor. Yapılan başvurular incelenmiyor cevaplanmıyor. Elektrik altyapısının geçmişten kalması ve DEDAŞ tarafından gerekli yenilemenin yapılmaması yüzünden sürekli kesintiler yaşanıyor.
Biz bu özelleştirmeler yapılırken Elektrik Mühendisleri Odasına, Tüketici Derneklerine kulak verdik. CHP'nin bu konuda sayısız raporu Meclis görüşmelerinde, komisyonlarda, görüşmelerde itirazları koca koca karşı oylarını dinlemediler. Tam da bunları yazdık. Elektrik dağıtımı, üretimi sadece bir ticari faaliyet değildir. Elektrik artık bir insan hakkıdır. Böyle stratejik bir alanı özelleştirmeyin. Alırlar satarlar tahsilatı yaparlar yatırımı yapmazlar, bakımı yapmazlar, iyileştirme yapmazlar. Böyle bir kamusal alan ranta terk edilemez dedik dinletemedik. Şimdi orman yangınına bakıyorsunuz 15 can gitmiş DEDAŞ'ın ihmalinden kaynaklanıyor.
Grup başkanvekillerimiz dün Meclis açılır açılmaz ilk iş orman yangınları konusunda bir araştırma önergesi hazırladılar, verildi görüşülecek. Bu orman yangınlarının tüm yönleriyle araştırılması lazım. Hem DEDAŞ gibi şirketlerin sorumlulukları hem orman işletmesinin sorumlulukları hem orman mühendisleri gibi konunun uzmanlarının dışlanmasının getirdikleri hem orman köylüsü geleneğinin terk edilip, ormana evladı gibi bakan, ormanı büyüten, ormandan geçinen köylüyü bir kenara bırakıp ormanı rant alanı görüp onu ihaleye veren anlayışın sorgulanması hem de orman yangınının çıkması durumunda nasıl müdahale edilmeli, hangi ekipmanlar bulundurulmalı, ulusal ormanlarımızı koruma, orman yangınlarıyla mücadele planlı ne olmalı bunu artık bu Meclis el koymalı.
Önümüzdeki günlerde görüşülecek, oylanacak. Buna hayır diyenlere, Soma faciasından altı ay önce verdiğimiz önerge 22 gün önce o maden Türkiye'nin en güvenli madenidir diye hayır eli kaldırtanların 10 kez hekime ve sağlık çalışanlarına şiddete araştırılmasın diye hayır eli kaldırtanların faciadan sonra Soma'yı araştırdıklarını, en son Gaziantep'te Ersin kardeşimizin kanına bıçağı adam böyle çevirince hadi gelin araştıralım dediklerini, her faciadan sonra gelenlerin bu sorumsuzluğunu hatırlatıyoruz. Ve bütün Türkiye'yle birlikte AK Parti ve MHP gruplarının, grup başkan vekillerinin gözlerinin içine bakacağız. Orman yangınlarını, sebeplerini, mücadele yöntemlerini, çözüm önerilerini araştıralım mı yoksa bırakalım yansınlar, ölsünler mi? Gözünüzün içine bakacağız."dedi
"22 yıllık yanlış ekonomi politikası sonucu ortaya bir enkaz çıktı. Geçtiğimiz ay sözde büyük ümitlerle tasarruf paketi açıkladılar. Açıkladıkları tasarrufun tümünü yapsalar 100 milyar TL. Yani bu yılın bütçesini binde 9'u, yüzde 0.9'u, yüzde 1 değil. Yani tasarruf dedikleri yüzde 1 değil. Ama bir yandan emekçinin, memurun servisini kaldıralım, öğretmeni atamayalım tasarruf ederiz, emekliye zam vermeyelim, asgari ücrete iyileşme yapmayalım tasarrufa ihtiyaç var. Ama bakın ne oldu biliyor musunuz? Daha bir ay geçti. Temsil ve tanıtma giderlerine baktık. Bir ay öncesine göre yedi kat artmış. 350 milyon TL artmış. Haberleşme gideri bir ayda 150 milyon TL yazmış. İkisinin toplamı yarım milyar. Yani 100 milyar tasarruf edecek olanlar şimdiden bir ay içinde iki kalemde yarım milyardan fazla israfa gitmişler. Taşıt kiralama giderleri bir yıl öncesine göre yüzde 80 artmış. Azalmamış artmış. Kamu binaları kiralama giderleri bir yıl öncesine göre yüzde 160 artmış. Yani bir ayın sonunda dönüp baktığınızda tasarruf yok. Bütün hızıyla israfa devam var. Geçen yıl Merkez Bankası 800 milyar TL zarar etti. Yapılacak tasarrufun tam sekiz katı. Kur Korumalı Mevduata 1.2 trilyon verdiler tasarrufun 12 katı. Kamu özel işletmelerine üç yılda 675 milyar ödeyecekler tasarrufun altı katı. Bütçeden bu yıl sadece faize 1.3 trilyon ödenecek öngörülen tasarrufu 13 katı. Yani tarihin en büyük kaynak transferini düşünün yoksullardan alıp fakire verdikleri Kur Korumalı Mevduat o büyük ve muhteşem tasarruf paketinin 12 katı ve hiçbiri gerçekleşmiyor. Gerçekleşen yine israf yine masraf, yoksullaşan yine vatandaş zenginleşen yine yandaş."
"6 Şubat depreminin üzerinden tam 16 ay geçti. Geçtiğimiz cumartesi günü Malatya'daydım. Malatya merkezin çokça köyü dışında Yazıhan ve Doğanşehir'in merkezlerinde eski beldelerinde, şimdiki mahallelerinde köylerinde ziyaretler yaptım. 16 ayın sonunda Malatya'da bir arpa boyu yol alınmadığını, maalesef kentin geceleri adeta bir hayalet kente dönüştüğünü, hayatın konteynerlarda, çadırlarda ya da göç edilen şehir dışındaki yakınların yanında sürdüğünü ama Malatya'da kimsenin yüzünün gülmediğini söylemeliyim. Depremin ardından Türkiye'ye bir yılda 650 bin konut sözü verenler neredeyse bir buçuk yıl oluyor 79 bin konut yaptılar. Yani bir yılda konutlar elinizde diye oy alanlar bu sözün yüzde 12'sini tuttular. Çok önemli bir kısmı köy evleridir. Rakama gelince Malatya'daki ortalama yüzde 6.7. Yani Malatya'ya gidiyorsunuz depremde evini kaybeden 100 kişiden 94'ü sokakta, çadırda konteynerde görüyorsunuz. Ayrıca deprem bölgesinde büyük bir barınma krizinin yanında mart ayında bundan sonra her ay 15-20 bin konut teslim edeceğiz diyenlerin şu ana kadar üç ayda bütün şehirlerde sadece iki bin 500 konut teslim etiklerini dikkatinize sunarım.
Antakya Ilgın Apartmanı. Daha üç yıllık apartman yıkılmış gitmiş. Müteahhidi dokuz ay tutuklu kalmış bir şekilde tahliye edilmiş, sesimizi duyun diyorlar. Antakya Selim Köse Apartmanı. 42 kişiye mezar olmuş. 16 aydır bilirkişi raporu yazılmamış onu bekliyorlar biz de bekliyoruz. Selim Köse Apartmanı'nın bilirkişi raporunu takip etmeyen talep etmeyen mahkemeye sesleniyoruz; onların sen sesini duyurana kadar sen seslerini duyana kadar ben duyurmaya devam edeceğim. Kahramanmaraş Fazilet Apartmanı. 19 kişiye mezar oldu Fazilet Apartmanı. Ekmek fırını usulsüz tadilat yaptı, şikayet ettiler, geldiler binaya zarar vermiş dediler. Tam o sırada AK Parti ne yaptı? İmar affı çıkardı. İmar affından sonra binaya zarar veren kişi hakkında dava düştü işine devam etti. Dönemin valisi bu konuda insiyatif aldı. Kamu görevlileri hakkında da soruşturma izni vermedi. Şimdi kendisinin de yargılanması isteniyor. Ama ekmek fırınını işletenler hakkında da kamu görevlileri hakkında da vali hakkında herhangi bir işlem yok. Fazilet Apartmanı'nın sesini duyuyoruz, duyuruyoruz, duymayanları uyarıyoruz. Bu yaptıklarınızı yanınıza bırakmayacağız. Onlar yalnız değildir, hepimiz arkasındayız."ifadelerini kullandı
Asgari ücret 17 bin TL, açlık sınırı 20 bin TL, çay üreticisi Rize'den, buğday üreticisi Edirne'den, Adana'dan seslendi 'geçinemiyoruz' diye. Ne yapacağız, madem kimse anlamıyor, o zaman hepinizi Kocaeli'ne 30 Haziran'da bekliyoruz. Çaya buğdaya zammı almak için bütün geçinemeyenleri Gebze'de bekliyoruz. Sesimizi duyurmaya geliyoruz."