9203,37%1,11
39,62% 0,16
45,68% 0,20
4296,95% 0,15
6933,62% 0,33
İSTANBUL - 22.06.2025 - Türkiye, yaz sıcaklarının artmasıyla birlikte yeniden kene tehlikesiyle karşı karşıya. Sivas’ta kene sebebiyle can kaybı 8’e yükselirken Tokat’ta da bir bebek kene ısırığı nedeniyle yaşamını yitirdi. Ancak tehdit sadece kırsal bölgelerle sınırlı değil, İstanbul’da da bu yıl içinde 7 bini aşkın kene ısırığı vakası kaydedildi. Üstelik bu vakaların büyük kısmı, havaların ısındığı son 3 ayda yaşandı.
Endişeyi artıran bir diğer gelişme ise Türkiye’de ilk kez tespit edilen yeni bir kene türü olan Haemaphysalis longicornis. Uzak Doğu kökenli bu türün Türkiye’ye 3-4 yıl önce geldiği, artık yerleştiği ve çoğalmaya başladığı belirtiliyor. Bu kene, 30’dan fazla hastalık etkenini taşıyabiliyor.
Artvin Çoruh Üniversitesi’nden Orman Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, Milliyet gazetesine yaptığı açıklamada kenelerin sadece kırsal alanlarda değil, şehir merkezlerinde de görülebileceğini vurguluyor:
“Anadolu’dan İstanbul’a getirilen küçükbaş hayvanlar da yoğun şekilde kene taşıyabiliyor. Bu yıl havaların geç ısınması, doğada kış uykusuna yatan kenelerin ortaya çıkışını geciktirdi. Şu an yaşananlar, popülasyon artışından çok, kenelerin bir anda uyanıp doğaya yayılmasıyla ilgili.”
En tehlikeli tür
Dünya genelinde 850 civarı kene türü bulunduğunu aktaran Göktürk, Türkiye'de bugüne kadar bilinen kene türü sayısının 55 olduğunu, son keşifle bu sayının 56’ya çıktığını söylüyor.
“Türkiye'de en yaygın bulunan kene türleri Ixodes ricinus, Hyalomma marginatum ve Rhipicephalus sanguineus'tur. Bu keneler, insanları ve hayvanları ısırarak kanlarını emerler ve bazı hastalıkları taşıyabilirler. Bunlardan en tehlikeli olan Ixodes ricinus türü olup Lyme hastalığı ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi gibi hastalıkları taşıyabilen bir türdür.”
Kokuya geliyorlar
Kenelerin koku duyusuyla hareket ettiğini hatırlatan Göktürk, şu çarpıcı bilgileri paylaşıyor:
“Ağaç ve çalılara tırmanarak altlarından geçen konakların üzerine kendilerini bırakıyorlar. Bazen de otlar üzerinden konaklarının üzerine tırmanıyorlar. Konak bulmada en belirgin özellik kokudur. Özellikle koyun ve keçilerde diğer hayvanlara nazaran daha fazla kene bulunur. İnsanların piknik alanları ve tarlalarda otlar ve çalıların, ağaçların altında dolaşması orada daha önceden bulunan kenelerin üzerinde gezmelerine neden olabilir. Kene vücutta kan emmek için uygun bir yer bulur ve orada ağız kısımlarıyla deriyi deler ve buraya sabitlenir.
Kene ısırığı genellikle hemen hissedilmez. Kenenin ısırırken salgıladığı tükürüğünde bulunan maddeler ağrı ve kaşıntıyı önleyerek ısırığın hissedilmesini engeller. Isırığın hissedilmemesi sebebiyle kene bazen günlerce vücutta kalabilir”
Kene ısırığı hemen hissedilmez
Kene ısırığının genellikle fark edilmediğini belirten Göktürk, dikkat edilmesi gereken bir diğer detaya da dikkat çekiyor:
“Kene vücutta kan emmek için uygun bir yer bulur ve buraya sabitlenir. Kene ısırığı genellikle hemen hissedilmez. Kenenin ısırırken salgıladığı tükürüğünde bulunan maddeler ağrı ve kaşıntıyı önleyerek ısırığın hissedilmesini engeller. Isırığın hissedilmemesi sebebiyle kene bazen günlerce vücutta kalabilir.”
Şehirlerde de kene riskinin hafife alınmaması gerektiğini vurgulayan Göktürk, kokuya duyarlılık konusunda uyarıyor:
“Keneler en çok idrar ve ter kokusuna gelir, parfüm kokularından bazıları da keneyi üzerinize çekebilir. Kişinin ter kokmaması, özen göstermesi gerekli.”
Nasıl Korunmalı?
Uzmanlara göre piknik ya da doğa gezilerinden sonra mutlaka vücut kontrolü yapılmalı. Kene fark edilirse panik yapılmadan en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı. Arazide bulunulacaksa açık renkli ve uzun kıyafetler tercih edilmeli, pantolon paçaları çorap içine sokulmalı. Kimyasal içermeyen doğal kovucular—kekik, nane, karanfil yağları—vücudun açıkta kalan bölgelerine uygulanabilir. Parfüm ya da kokulu kolonyadan kaçınılmalı.
Yeni türün yerleşmiş olması ve yaz sıcaklarının etkisiyle kene kaynaklı hastalıklarda artış yaşanması olasılığı oldukça yüksek. Bu nedenle özellikle kırsalda ve açık alanlarda geçirilen zaman sonrası dikkatli olmak büyük önem taşıyor.