9318,28%-5,02
37,99% 0,46
41,18% 0,34
3703,85% 0,15
5951,68% 0,00
ANKARA - 20.03.2025 - Kalın bağırsak kanserleri dünyada en yaygın görülen üçüncü kanser türü olmakla birlikte kansere bağlı ölümlerde de ikinci sırada yer alıyor. Öyle ki dünya çapında yıl içerisinde 1.9 milyon yeni kalın bağırsak kanseri vakası ve 903 bin kalın bağırsak kanseri kaynaklı ölüm vakası görülüyor. Mart Ayı Kalın Bağırsak Kanseri Farkındalık Ayı ise kolon, rektum veya anüs kanserine karşı farkındalığını artırmayı amaçlıyor.
Prof. Dr. Meltem Ergün kolorektal kanserlere dair her şeyi şu cümlelerle anlattı.
Dünyada en çok görülen üçüncü kanser türü’
Prof. Dr. Meltem Ergün, kolorektal kanserlerin yani kolon ve rektum (Kalın bağırsağın makata yakın son kısmı) kanserlerin hem Türkiye hem de dünya için önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirterek bu kanserlerin nasıl oluştuğunu şöyle anlattı:
“Kolon kanseri, kalın bağırsağın yani kolonun iç yüzeyindeki kontrolsüz hücre büyümesi sonucu oluşur. Erken evrede herhangi belirti vermediği için tarama ve testler kolon kanseri için önem taşır. Zira, kolon kanseri genellikle bağırsaklarda oluşan poliplerin zaman içinde kansere dönüşmesiyle gelişir. Dolayısıyla bu iyi huylu büyümelerin taramalarla önceden tespit edilmesi kolon kanserini önleme açısından hayati önem taşımaktadır.”
‘En büyük risk faktörü yaşlanma’
Ergün, kolon kanserinin en önemli risk faktörlerinin başında yaşlanmanın geldiğini belirterek vakaların yüzde 90’ının 50 yaşından sonra görüldüğünü, her 10 yıl bu riski ikiye katladığını belirtiyor: “Kolon kanseri için en önemli risk faktörlerinin başında yaşlanma gelir. Vakaların yaklaşık yüzde 90'ı 50 yaşından sonra görülmektedir. Bu dönemden sonra geçen her 10 yıl bu riski ikiye katlamaktadır. Ne var ki kolon kanseri tanısı konan hastaların 10’da biri de 50 yaş altındadır. Bu sebeple kolon kanseri tarama yaşı yeni rehberlerde 45’e çekilmiştir.”
‘Birinci derece akrabalarından birinde kolon kanseri varsa yakalanma ihtimali yüzde 12’ye, ikisinde varsa 35’e çıkıyor’
Prof. Dr. Meltem Ergün, ailesinde kolon kanseri olanların risk grubunda yer aldığını söylerken yaşam tarzı ve alışkanlıkların da önemli yer tuttuğunu söyledi:
“Ailesinde kolon kanseri öyküsü olanlar da risk grubunda yer alır. Bir insanın yaşamı boyunca kolon kanserine yakalanma oranı yaklaşık yüzde 5 civarında iken, birinci derecede akrabalarından birinde kolon kanseri olanlarda bu oran yüzde 12'ye çıkmaktadır. Eğer birinci derece yakınlarından iki kişi de kanser varsa bu oran üçe katlanmakta ve yüzde 35’e çıkmaktadır. Elbette bunlar değiştirilebilir risk faktörleri olmasa da riskin farkında olmak ve düzenli kontrolleri yaptırmak gerekmektedir.”
“Kolon kanserinde risk oluşturan faktörler arasında yaşam tarzı ve alışkanlıklar da önemli yer tutmaktadır. Kırmızı et ve işlenmiş et tüketimi, liften fakir beslenme, hareketsiz yaşam sürme, obezite ve uzun süreli sigara ve aşırı alkol kullanımı da risk faktörleri arasında yer almaktadır. Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi durumlar da kolorektal kanser riskini artırmaktadır.”
‘Kolon kanseri sinsi ilerler’
Ergün, kolon kanserinin sinsi bir hastalık olduğunu ve erken evrelerde hiçbir belirti vermeden ilerleyebileceğini söyledi: “Kolon kanseri özellikle erken evrelerde hiçbir belirti vermeden sinsi şekilde ilerler. Özellikle polipler ve küçük tümörler bağırsaklarda belli büyüklüğe gelene kadar fark edilemeyebilir. Bu nedenle özellikle risk grubunda yer alan kişilerin herhangi bir şikayeti olmasa da düzenli tarama testlerinden geçmesi çok önem taşır. Çünkü erken evrede yakalandığında kolon kanserinin tedavi şansı çok yüksektir.”
Kolon kanseri taramalarına ne zaman başlanmalı?
Ergün kolon kanseri taramalarına ilişkin “Kalın bağırsak kanseri olan hastaların birinci derecede yakınlarına hastalığın ortaya çıktığı yaştan 10 yıl önce kolonoskopi taramaları başlanmalıdır. Mesela babası 45 yaşında kolon kanseri olan kişide taramalar (45-10=35) 35 yaşında başlamalıdır. Eğer kolonoskopide hiç polip lezyon vb saptanmazsa 10 yıl tekrar işlem gereği olmayacaktır” dedi.