9659,48%0,49
37,90% 0,05
41,06% 0,14
3766,88% 0,98
6070,97% 1,51
ANKARA - 28.03.2025 - 1-31 Mart Kolorektal Kanser Farkındalık Ayı...
Kolorektal kanser, erken tanı şansı mümkün olan ve erken tanı ile birlikte tedavi edilebilir bir hastalıktır. Küçük değişiklikler ve sağlıklı alışkanlıklar sayesinde, kolorektal kansere yakalanma riskini azaltabiliriz.
Kanser, kardiyovasküler hastalıklardan sonra mortalite riski en yüksek ulusal ve küresel sağlık sorunudur. Kolorektal kanser ise, Türkiye’de en sık görülen kanserlerde 3. sıradadır ve sağkalım oranı düşük kanser türlerinden birisidir. Kolon veya rektumda polip adı verilen yapıların oluşması ve zaman içerisinde bu yapıların farklılaşarak kanser hücresine dönüşmesi sonucunda kolorektal kanser ortaya çıkabilmektedir. Poliplere bağlı oluşan kolorektal kanserlere ek olarak kalıtsal kolorektal kanserler de mevcuttur.
Sağlıksız beslenme alışkanlıkları kolorektal kanser riskini artırabildiği gibi, kolorektal kanser tanılı bir bireyde de başlanan ilaç tedavisine ve iştah problemlerine bağlı olarak besin alımını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Batı tarzı beslenme alışkanlıkları kolorektal kanser riskini potansiyel olarak arttırabilirken, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ile kolorektal kansere yakalanma riskinin azaltılabileceği öngörülmektedir.
Dünyada sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme modellerinden olan Akdeniz ve vejetaryen diyetlerin önemli bileşenlerinden biri olan kurubaklagillerin insan sağlığı üzerinde olumlu potansiyel etkileri olabileceği düşünülmektedir. Kurubaklagillerin sahip olduğu lektin, saponin, fitat, fenolik bileşenler, peptid ve diyet posası içeriğinin potansiyel anti-oksidan, anti-inflamatuar, prebiyotik ve apoptoz stimüle edici özellikleri ile kolorektal kanser gelişim riskini potansiyel olarak azaltabileceği bilinmektedir. Her ne kadar potansiyel anti-kanser özellik gösterseler dahi, hatalı saklama-hazırlama-pişirme yöntemlerinin ve yüksek miktarda veya sıklıkta kurubaklagil tüketiminin gaz, şişkinlik, hazımsızlık ve diyare gibi sağlığı olumsuz yönde etkileyebilecek durumlara neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle kurubaklagil tüketim şekli, sıklığı ve miktarı hususunda ulusal ve uluslararası rehberler baz alınmalı ve bireye özgü (tolerasyon derecesine bağlı) tüketim önerileri (haftada 2-3 porsiyon) diyetisyen tarafından verilmelidir.
Sonuç olarak, önerilen miktarlarda tüketilen kurubaklagiller içermiş olduğu bileşenler sayesinde anti-oksidan, anti- inflamatuar, apoptoz indükleyici gibi potansiyel etkiler göstererek kanserin önlenmesinde etkili olabilmektedir.