10923,76%0,61
42,46% 0,12
49,16% 0,06
5688,29% 0,95
9257,74% 0,00
ANKARA- 26.11.2025- Türkiye uzun yıllardır fındıkta bir dünya markası. Dünya fındığının üçte ikisini üreten Türkiye'de 2025 yılında fındık üretiminde zirai don dengeleri alt üst etti, üstüne bir de kahverengi kokarca böceğinin fındık kalitesini düşürmesi ile terazi iyice şaştı.
Fiskobirlik Eski Yönetim Kurulu Başkanı ve veteriner hekim Hüseyin Durusu 2025 yılının fındık üreticisi açısından zorlu geçtiğini vurguladı:
Fındıkçı açısından berbat bir yıldı. Hava şartlarıyla ilgili don olayı oldu biliyorsunuz. Don 500 metrenin üzerinde, özellikle 600 metre rakımın üzerindeki fındık sahalarına kadar ilerledi. Biliyorsunuz fındık üretimi 850, hatta 1000 metrelik rakımlara kadar çıkmış durumda. Bu sebeple etkilendi. İkincisi de, özellikle son 2 yılda kokarca salgını oldu.
'Fındık üreticisi üretimden çıkma noktasına geldi'
Durusu, fındıktaki durumun sadece 2025 yılı özelinde olmadığını söyledi ve son yıllarda üretici lehine çalışmaların da yetersiz kaldığını vurguladı:
2003'ten önce fındık tanıtım kurulunun yapmış olduğu çalışmalarla fındıkta Amerika'da, Çin'de, Japonya'da, Güney Afrika'da Avrupa Bölgesi'nde yapılan tanıtımlarla yeni pazarlarda sanayici bazında bisküvi üreticisi, çikolata üreticisi, dondurma üreticisi firmalara tanıtım yaparak fındığın 150 bin tonluk fazlalığı eritilmişti. Son 20-25 yılına baktığımızda üreticinin lehine herhangi bir değer kazandırılmamıştır. Hatta üretici fındık üretiminden çıkma noktasına gelmiştir.
Fındık üretimi zor mu? Fındıkta kâr elde etmek zor mu?
Adıgüzel fındıktan katma değerin Türkiye'de olmadığına dikkat çekti ve "Çünkü çok ucuza gidiyor. Natürel fındık olarak yani sadece sofralık yemek olarak da örneğin marketten alıyorsunuz 1000 liraya ama siz satıyorsunuz 200 liraya. Çok ciddi bir fark var. Bazen 10 katına ulaşıyor bu. Yani üreticinin daha çok mağdur olduğu bir sistemi yaşıyoruz. Bir de maliyeti çok yüksek, üretim maliyeti. Çünkü arazi düz değil. İnsan emeği üzerinden yürüdüğü için işçilik payı çok yüksek, arazinin yamaç olması, dallarla ağaç tarzında olması nedeniyle bunun makineli tarıma da uygun olmaması yüzünden işçiliği yüksek. Dolayısıyla maliyeti yüksek, maliyetini düşürmek mümkün değil. Dolayısıyla burada maliyetin üzerine insanların bir de bir miktar kar payı koyarak satmaya kalktığı zaman bugünkü değerinin 400 liradan aşağı olmaması lazım. Halbuki tam yarı fiyatına 200 liraya bir rakam açıkladı TMO" dedi.
Durusu: Maliyetler arttı
Fiskobirlik Eski Yönetim Kurulu Başkanı Durusu, fındık üretimindeki maliyet hesabına da dikkat çekti:
“Geçmişte 1 dolar 40 sent olan maliyetleri onların da 2-2,5 dolarlar seviyesine çıktı. Bizim de hakeza maliyetimiz 3 dolarların üzerinde bir maliyetimiz var. Bugün mazot 61 TL'yi gördüm. Diğer şeylere baktığımızda, 2003'ten bu yana paramız 43 kez devalüe olmuş. Yani 1 dolar 1 TL'ydi biliyor musunuz? Evet, tabi. Bugün 43 dolar seviyesinde. Bu ne demek? 43 defa , erimişiz. Dolayısıyla fındık fiyatlarında bu olanda, mesela hayat bırakan para kazanmaya, hayat standartlarına uygun, açlık sınırının üzerinde yetişebilecek bir üretici olacakken, her sene istekli bir şekilde fındık üretsin, bakımını yapsın. Bugün yani karşı karşıya olduğu sorunlar topyekûn mücadeleye gerektiriyor Fındık işçisi olmak o kadar zor değil, yeter ki fındığı iyi değerlendirin, parasını bu maliyetlerin üzerinde tutulsun tabi.”
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2025-2026 sezonu kabuklu fındık alım fiyatlarını kilogram başına Giresun kalite için 200 lira, levant kalite için 195 lira olarak belirledi.
Adıgüzel, fındık üretiminin zorluklarından bahsetti:
Düz taban arazilerde yani daha çok böyle makinalı tarıma uygun olan Türkiye için Batı Karadeniz'de bunun kısmen uygulanabiliyor. Ama özellikle Doğu Karadeniz gibi fındığın ana vatanında bu mümkün değil. Ama Doğu Karadeniz'de fındığın ana vatanındaki fındığın aroması ve kalitesi, coğrafi işareti de hiçbir yerde yok. Yani öyle bir şey anlatayım ki ben size o yamaçlarda insanın ayakta kalması zor nasıl bir makinalı tarım uygulanabilsin. Mümkün değil yani bundaki doğası gereği insan emeği, işçiliği daha fazla ve bu yüzden maliyeti bu açıdan düşünmek lazım. Bir de diğer kalemlerden düşünmek lazım, gübre, ilaç, taşıma, mazot gideri gibi kalemlerden düşünmek lazım ki maliyeti mümkün mertebe düşürebilirsiniz.
Tarımda kahverengi kokarca sorunu
2025 yılında tarımda zirai don kadar kokarca da bel büktü. Kokarcanın fındığa zararını anlatan Adıgüzel "Fındığın içerisinde yara açıyor, kalitesini düşürüyor bir de kalibre olarak yani çapını küçültüyor. Biz fındığın kabuğun içindeki doluluk oranına randıman deriz. Bir fındığın kabuklu şekildeki ağırlığının yarısı olunca, yüzde 50'si olunca 50 randıman, yüzde 51 olunca 51 randıman, böyle gider bu. Aslında ortalaması 50 randımandır, tam yarısıdır içindeki esas yediğimiz fındığın gram olarak değeri. Kokarcanın müdahale ettiği fındıkta bu 20-30'lara düşer. Bunlar yaralı olup acıyor çürüyor. Yani doğumundan tutun hiç üretim yapmamasından, fındık ürünü vermemesinden, küçük vermesine ve yaralı vermesine kadar her aşamasında zarar veriyor. Bu önceki yıl yüzde 25'e kadar zarar görülmüştü kiloda. Ama yıllar içerisinde bu zararın artacağını tahmin ediyoruz. Neye göre diyoruz bunu? Bir önceki yılda yüzde 5 zarar vermişti rekolteye. Geçen yıl yüzde 25 verdi, bu giderek artacak" dedi.
'1 tanesi 3 bin yavru bırakıyor'
Durusu ise kokarca ile topyekûn mücadele edilmesi gerektiğini belirtti ve ilaçlamaya dikkat çekti:
“Bir tanesi 3 bin yavru yapıyor, yumurtluyor. Yani çok büyük bir sıkıntı. Ülke genelinde mücadele yapmak lazım. Biyolojilerine göre mücadele yapmak lazım. Yine biyolojik mücadele de yapılıyor. Bu fener şeklindeki ilaçlar var, kendine çeken ilaçlar, tuzaklar kuruldu. Ama tuzaklar çok sonuç vermedi. En makbulü ilaçlama, organik fosforlu ilaçlarla ama etkili ilaçlarla. Etkin dozda sulandırması diğer böceklere dış kabuğun daha etkin ilaçlarla. Bu konuda çevre sağlığı hem tarım müdürlüğü hem çevre sağlığı birlikte hareket etmesi lazım. 2 buçuk ay önce evlere hücum oldu, evlerin duvarının rengini kapatacak şekilde hücum oldu, böcek istilası oldu.”
'Ferrero algı yaptı'
İklimsel tüm zorlanmalara ek olarak Nutella'nın üreticisi Ferrero ile ilgili Türkiye'den fındık alımını durduracağına yönelik haberler yapıldı ve piyasa bu iddianın ardından dalgalanma yaşadı.
CHP Ordu Milletvekili Adıgüzel süreci şöyle anlattı:
Suni haberlerle piyasada fındık fiyatı algısının bozulduğunu ifade eden Adıgüzel "Financial Times gazetesinde, İngiltere merkezinde, 'mışlı mişli' bir haber yapıldı. Ferrero Türkiye'den fındık almayacakmış. Kim dedi, kimse demedi, duyduk. Yani bu tür algılarla piyasayı çekip çeviriyorlar. Bunu yapmalarının bir sebebi de, açıkça sahip çıkmamalarının bir sebebi de, Türkiye'de zaten olağan şüpheli olmaları. Rekabet kurulunun bir kararı var. Bu kararı Ferrero da kabul etti. Bir anlaşma yaptılar, sözleşme yaptılar. Dedi ki, ben devletin rakamının altında taban fiyatı açıklamayacağım. İki, ben en az 50 bin ton Eylül ile Aralık sonu arasında alım yapacağım gibi bazı tarihler verdi. Şimdi bu tarihlere uymayacaktı. Çünkü ne sözü var? 50 bin ton en azından Aralık'a kadar alacağım diyor. 'Fındık almayacakmış' diye bir haber yaptığın zaman, arkasında senin imzan varsa sözleşmeye aykırı bir şey oluyor. Bu yüzden sahip çıkamıyor. Ama bir yandan da demesi gerekiyor. Niye? Ferrero almazsa bizden kim alır? Fındık elimizde kalır. Panik halinde insanlar evlerinden sokağa, pazara indirsin fındığı. Bu bollukta da fiyat düşsün. Fiyat düşük olunca da Ferrero'ya girmeyen Türkiye'deki partnerleri hemen alsınlar, depolasın. Ferrero'ya göndersin. Bu resmen bir kapkaç. Biz de bunu hemen açık ettik. Buradaki tuzağı, oyunu bozduk. Hızlı bir şekilde pozisyon aldık. Bunun üzerine Rekabet Kurulu da bir açıklama yaparak kendisini uyardı. Sözleşmenin var, sırtıma yüreğinden doğan şartlar var diye. Ama yine de 50 bin tonu 35 bin tona düşürdüler, bir şekilde de başardılar.
Fındık üretiminde hangi adımlar atılmalı?
Adıgüzel fındık konusunda muhakkak fındık piyasası kurulması gerektiğini söyledi:
ındık kanunu teklifi verdim, bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu şekilde dört başı mamur hazırlanmış tek tekliftir. 33 maddedir. Bunun içerisinde tarladaki üretiminden, gümrükteki ihracatına kadar, sanayisine katma değerine kadar, fındık bank var mesela finansmanıyla ilgili, fındık piyasası denetleme kurulu var mesela aynı BDDK gibi, enerji piyasası EPDK gibi. Buna kadar düzenlemeleri içeren çok dört başı mamur, 33 madde bir kanun teklifleri şu an meclisin raflarında bekliyor.
Durusu ise "Ürün komiteleri kurup ürün komiteleriyle birlikte bilimsel hareket etmek lazım. Nerede üretildiğini, ne kadar üretildiğini planlamak lazım. Türkiye'de neyin, nereden, ne kadar üretileceğinin hesabı yok. Tarımda eğer başarılı olacaksak, mücadele de topyekûn olacak. Gübreleme konusunda hala bilgisizce ürünler kullanılıyor. İhtiyacı olmayan gübreler kullanılıyor. Bunlar bilimsel bir heyet şeklinde herkese ulaştığı, düzenli bir şekilde getirilmesi lazım." dedi.
Fındık işçilerinin durumu: 'Giderler yüksek'
Fındık işçilerinin konaklama şartlarının yıllar içine geliştiğini vurgulayan Durusu, "Geçici barınma yerleri ayarlanıyor. Konutlar dahi oluyor. Çadırda kalıyorlardı şimdi daha güzel, tabi çadır da var. Yemek firmaları var, oradan geliyor. Giderler çok yüksek. Büyük bir kesim de daldan alma. Fındık ağacından direkt toplamak. Kimi yerlerde de yerden toplamak. Arazi yapısı dolayısıyla arazi yapısı dolayısıyla makineleşme çok fazla değil." dedi.
Fındıkta son rakamlar
Türkiye, 650 bin tonluk fındık üretimiyle İtalya'nın önünde yer aldı. Fındıkta dünyadaki üretimin yarısından fazlası, Türkiye'de üretiliyor. Bu çerçevede, dünyada toplam 1 milyon 125 bin 221 ton kabuklu fındık üretimi gerçekleştirilirken, Türkiye'de 650 bin ton üretim yapılıyor. Türkiye'nin ardından, fındık üretiminde İtalya 102 bin 740 tonla ikinci sırada yer alırken, bu ülkeyi 85 bin 460 tonla ABD, 75 bin 409 tonla Azerbaycan ve 65 bin 647 tonla Şili takip ediyor.