10075,20%1,14
35,36% 0,13
36,47% 0,39
2999,46% -0,71
4874,55% 0,35
Gazeteci-Yazar Sibel Bingöl, Kadın Cinayetleri konusunda Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Politikaları Başkanı Zeynep Sudan ile röportaj gerçekleştirdi.
“İçim Yanar” şarkısı eşliğinde başlatılan sosyal medya etkinliği çok dikkatimizi çekmişti. Dikkatimizi çeken bu fikrin kime ait olduğunu bulmak adına bir araştırma yapıp kime ait olduğunu bulduk.
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Politikaları Başkanı Zeynep Sudan ve yardımcı başkanlarının paylaştığı videonun konusu “KADIN CİNAYETLERİ”
Tam olarak 429 kadının cinayete kurban gittiğini vurgulanan video, “ Bu düzene son vereceğiz” sloganıyla son buluyor ve
“İçimiz yanar, çünkü kadın cinayetleri durdurulamıyor.
İçimiz Yanar , çünkü eşitlik hâlâ uzak bir hayal.
İçimiz yanar, çünkü sesimizi duymayan bir toplumdayız.
Ama umudumuz var çünkü kadınlar susmuyor. Başaracağız.” Notuyla paylaşılmaya devam ediliyor.
Konuyla alakalı olarakDeva Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Politikaları Başkanı Zeynep Sudan Hanımefendi’ye sorduk;
-Sizce bu cinayetleri durdurmak için öncelikli olarak ne yapılması gerekiyor?
Zeynep Sudan: “Kadın cinayetlerini durdurmak, kapsamlı ve çok boyutlu yaklaşım gerektiren bir konudur. Bunun için öncelikli olarak yasal düzenlemeler ve uygulamalar ile kadına yönelik şiddetle ilgili yasalar güçlendirilmeli ve uygulanması kesin bir şekilde sağlanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmaların yeniden etkin bir şekilde uygulanması ise çok önemlidir.
Şiddet uygulayanların cezaları caydırıcı olmalı ve infaz sisteminde iyi hal gibi indirimlere sınırlamalar getirilmeli. Aksi takdirde caydırıcı olmadığı düşünüldüğünde şiddetin uygulamasından çekince duymayacaklardır. Bu durum şiddet uygulayan bireyi daha çok cesaretlendirebilmekte. Toplumda cinsiyet eşitliği bilinci oluşturulmalı. Bu, eğitim sistemine küçük yaşlardan itibaren dahil edilmelidir. Büyüyen çocuk bu bilinçle büyümelidir.
Kadınları ikincil gören, şiddeti normalleştiren kültürel kalıplarla mücadele edebilmek için de küçük yaştan itibaren eğitim son derece önemli ve kıymetlidir. Bunların yanı sıra,
kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğu mesajını yaygınlaştırmak için medya ve sivil toplum kuruluşlarının desteği çok değerlidir. Bu anlamda kadınlarımızın yeri geldiğinde sesi, yeri geldiğinde caydırıcı özelliği ve en önemlisi toplumsal farkındalık yaratma konusunda önemli rolü vardır. Bu konuda Medya ve Sivil Toplum Kuruluşlarına çok iş düşmektedir.
Kadınların ekonomik olarak bağımsız ve özgür olmaları, şiddet döngüsünden çıkmalarına yardımcı olabilir. Diğer bir unsur ise kadınlara sağlanan istihdam olanakları artırılmalı ve girişimcilik desteklenmelidir.Buna yönelik projeler ve istihdam alanları oluşturulmalı ve teşvik edilmelidir.
Oluşabilecek şiddete yönelik Koruma Mekanizmalarının Geliştirilmesi için şiddet mağduru kadınlar için sığınma evleri ve destek hatlarının sayısı artırılmalıdır.Elektronik kelepçe gibi teknolojiler etkin bir şekilde kullanılmalıdır.Mağdurların koruma taleplerine hızlı ve etkili yanıt verilmelidir.
Şiddetin Önlenmesi İçin Erken Müdahale son derece önemlidir. Özellikle Aile içi şiddet veya tehlike sinyalleri erken fark edilip müdahale edilmeli,faillere yönelik rehabilitasyon programları geliştirilmeli ve erkeklerin de bu mücadelede aktif bir şekilde rol alması sağlanmalıdır.Şiddetle mücadeleye yönelik politikalar, toplumsal bir dayanışma ruhu içinde uygulanmalıdır.
Kadın Cinayetleri, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Bu yüzden, köklü bir değişim için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir.Kadınlarımızın kendi vatanlarında hür özgür ve güvende hissettikleri bir Türkiye için hep birlikte mücadele etmeliyiz..”
-istanbul sözleşmesi demişken 6284 sayılı kanun sizce Türk aile yapısına uygun mu? “Kadının beyanı esastır” denilmesi ve savcının dahi bir kadınla yalnız görüşememesi doğru mu? Biri de çıkar “erkeğin beyanı esastır” derse ne olacak?
Zeynep Sudan: “6284 sayılı Kanun’da doğrudan “Kadının beyanı esastır” ifadesi yer almaz. Ancak uygulamada, şiddet mağdurunun beyanı, özellikle acil durumlarda delil aranmaksızın koruma kararı alınmasına temel teşkil edebilir. Burada ki sebep şiddet mağdurlarını hızlı bir şekilde korumayı amaçlar. Öte yandan, kötü niyetli kullanım durumlarının yaşanabileceği eleştirileri de dile getirilmektedir. Bu tür durumlarda, hem mağdurun hem de haksız yere suçlanan tarafın haklarının korunması gerekir bizce.”
- Sonuç öyle olmuyor maalesef… İftira ile kaç aile dağıldı.
Zeynep Sudan: ” Savcının yanlız görüşmek istememesi ise tarafsızlık ve güvenlik endişelerinden kaynaklanır. Kadınların şikâyetlerini dile getirirken baskı hissetmemesi ya da yanlış anlamalara mahal verilmemesi için uygulanan bir prosedür olabilir. Bu tür uygulamalar, suistimallerin önüne geçmek ve süreci şeffaflaştırmak için alınan önlemlerdir gibi
-Verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim.
Zeynep Sudan: “Rica ederim.”
Etkili olabileceğini düşündüğüm diğer bir çözümde sağlıklı bireyler yetiştirmek için her şeyden önce sağlıklı anne ve baba yetiştirmek.
Daha önce “ Bir türlü çözemediğiniz kadınları anlamak için tüyo” başlıklı yazımda bir öneride bulunmuştum. Hâlâ aynı fikirdeyim. Cinayetleri ve çocuk istismarlarını önlemek için öncelikle iyileşmeliyiz. Her birey zorunlu olarak psikolojik testlerden geçmeli… Aynı Pandemi vakasında olduğu gibi… O vakit yavaş yavaş çözüme doğru ilerleriz.
Hayatta kaldıysa travmalarla, korkularla yaşayan bir kadın çocuğuna nasıl anne olmayı başarabilecek?
Tabi ki, mutlu bir kadının enerjisi dokunduğu her şeyi iyileştirir ve güzelleştirir.
Röportaj: Sibel Bingöl