9779,57%-1,04
36,10% 0,17
37,60% 0,62
3368,53% 0,33
5461,71% -0,31
Profesör Doktor Sinan Canan 'stresten nasıl korunur' ve 'stresin etkisi nasıl azaltılır' sorularını yanıtladı.
ANKARA - 12.02.2025 - Çağımızın en büyük problemlerinden stres, çoğu hastalığın çıkış nedeni olarak gösteriliyor. Profesör Doktor Sinan Canan'a 'stres ile nasıl başa çıkılır?' diye sordu. Stresle baş etmenin formülünü 'doğru nefes almak' olarak açıklayan Sinan Canan, 'bir şeyleri kaçırma korkusunun en büyük nedenlerinden birini ise sosyal medya olarak görüyor. Canan, "Milyarlarca insanla temastayız, haberdar oluyoruz, haber alıyoruz. Bu maalesef beynimizin kapasitesinin izin vermeyeceği kadar bir kitleyi takip etme zorunluluğu doğuruyor" diyor.
Modern çağın en büyük sorunlarından biri stres. Sırtı tutulana da, migreni tutana da doktorlar 'stresten uzak dur' diyor. “Bir canlı organizmanın herhangi bir işlevi kısıtlandığı zaman yani üremesi beslenmesi hareketi ya da acıdan kaçması engellendiğinde organizmanın ona karşı ürettiği otomatik tepkiler zincirine stres tepkisi denir. Biyolojik olarak aslında faydalıdır. Fakat biz genellikle stresin yarattığı olumsuz ruh durumuna konsantre oluyoruz ve olumsuz bir şey gibi algılıyoruz. Biyolojik anlamda stres organizmanın hayatta kalmasını destekleyen bir savunma sistemidir.”
'Oturup düşünerek kendimizi strese sokabiliriz'
İnsanların zihinsel olarak stres üreten tek canlı olduğunu söyleyen Canan, 'düşünerek kendimizi strese sokabiliyoruz' dedi ve "Kısıtlanma hissi stres yaratır ama doğadaki tüm canlılarda olduğu gibi biz de aynı stres sistemini paylaşıyoruz. Onlardaki tetiklenen mekanizma aynısı bizde de oluyor. Biz zihinsel olarak stres üreten tek canlıyız. Sadece oturup düşünerek kendimizi strese sokabiliyoruz. Belirsizlik bizi çok fazla strese sokabiliyor. Bir an bir sata bir gün hatta 10 yıl sonra ne olacağını bilememek stres yaratıyor. Modern yaşam koşullarının unsuru stresi tetikliyor" dedi.
'Akut stres yararlı, kronik stres son derece zararlı'
'Stres vücutta nasıl oluşur' sorusunu yanıtlayan Sinan Canan, süreci adım adım anlattı: "Bir organizma stres tepkisi geliştirince önce beyinde mekanizmalar tetiklenir. İlk olarak beyinde amigdalanın harekete geçmesidir. Bu hormonlarımızın en üst yönetim merkezi olan Hipotalamusun uyarılmasına sebep olur. O da uyarılınca hormonlar salgılayarak bunları kan dolaşımına verir. Bu hormonlardan ACTH hormon adlı hormon, böbrek üstü bezlerimize giderek oradan kortizol hormonu salgılamamıza sebep olur. Bu dakikalar için olur, kortizol birkaç dakika sonra kanda yükselmeye başlar, o yükselince de beynin aşırı uyarılması, kan şekerinin yükseltilmesi, bağışıklık sisteminin durması gibi, sindirimin yavaşlatılması gibi stres durumunda işe yarayan faaliyeti tetikler."
Canan kronik stresin son derece zararlı hastalıklara kapı açtığını da vurguladı: “Bunlar organizmanın stres üreten unsura karşı savaşması için gerekli enerjiyi toplamasını sağlar. Fakat insan gerçek bir tehlike olmadığında bile zihnen stres reaksiyonunu tetikleyebildiği ve özellikle şehirli insanlar bunu gündelik hayatta sayısız defa yapabildiği için, canlılarda çok kısa sürede salgılanan ve kaybolan kortizol sürekli yüksek vaziyette oluyor ve bu da bizi kronik stres sendromu yapıyor. Çok uzun süre stres hormonu yüksek olunca kronik stres yapıyor. Uzun vadede yıkıcı etkileri var. Stres kısa sürede etkili, akut stres faydalı ancak kronik stres son derece zararları olabilen bir sağlık problemi. Günümüzde şehirli insanların bir numaralı sağlık problemi de açık ara bu, stres ve strese bağlı hastalıklardır, sebebi de kronik stresin yaygın olması.”
Stres yeni bir kavram mı nedir ve nasıl korunulur?
Stresin tarihinden de bahseden Canan "Stres kavramı biyolojiden getirdiğimiz nispeten yeni bir kavram. 20. yüzyılda tanımladığımız bir şey. İnsanın birkaç yüzyıldır kendi medeniyetini yaratıp onun içinde yaşamaya başlamasından sonra kronik stresin gittikçe artış gösterdiğini biliyoruz. Bu konuyu tabi biyolojik bir reaksiyon bazına ele almak 50-60 yıldır yaptığımız bir şey" dedi.
İnsanların yüzyıllar boyunca yokluk içinde yaşamaya alıştığını, günümüzde ise bunun tam terci varlıkların içinde yaşamak zorunda olduğunu söyleyen Sinan Canan "Günümüz şehirli insanının en büyük problemi insanın orijinalde yokluklar dünyası için yapılmış bir varlık olmasına rağmen günümüzde çokluklar dünyasında yaşamaya çalışıyor olması. Modern medeniyette doğada bulamayacağız birçok şeyi bol miktarda üretebiliyoruz. Birkaç yüzyıl önce atalarımızın hiç alışık olmadığı bir çevrede yaşamak zorundayız ama biyolojimiz, beden donamımız buna uygun değil. Bunların hepsi bizde stres yaratıyor. Günümüzün teknolojik gelişmelerinin sonuçları çeşitli şekillerde strese sebep oluyor. Bu stresli hayata karşı savunma mekanizması geliştirmemiz lazım. İki tarafı var; bir, stres yapan unsuru azaltmak ve iki, yönetim tekniklerini öğrenmek" dedi.
Stresin etkisi nasıl azalır?
Prof. Dr. Sinan Canan, stresin olumsuz etkisini azaltmak için yapılması gerekenleri: "Birincisi ve en hızlısı nefes tekniklerini öğrenmek. Özellikle kendimizi baskı altında hatta panik halinde hissettiğimizde çeşitli nefes egzersizleri var. Hızlı, derin nefes alıp, yavaş yavaş nefesi dışarı vermek ve bunu en az 7 kez yapmak, stres düzeyini düşürebiliyor. Stres etkisi altında olmadığımızda da rutin olarak hayatımıza yerleştirirsek, zaman içinde kullanma ustalığı ve stres anında işe yarama olasılığı artıyor."
'Hayvanların ilgilenemedikleri konulara ilgi gösteren insanlar daha az stresli'
Peki stres hayattan nasıl çıkarılır? Sinan Canan 'Stres olmazsa hayatta kalamazdık. Sürekli bedensel hazlarla, yeme içe, cinsellik, zenginlik, güvenlik, rahatlık gibi konularla ilgilenen insanların stres düzeyleri daha yüksek' dedi ve stresi azaltmak için yapılabilecekleri sıraladı:
Hayatı olabildiğince sadeleştirmek
Kontrol edemeyeceğimiz şeyleri kontrol etmeye çalışmaktan vazgeçmek
Kendimiz odaklı, kendimizi merkeze alan bir yaşam
Sanat, edebiyat, bilim, maneviyat gibi diğer hayvanların ilgilenemedikleri konulara ilgi göstermek
'Fear of Missing Out' ve 'Sürüden ayrılanı kur kapar' ilişkisi
Günümüzde stres kaynaklarından biri de Fear of Missing Out (FOMO) diye de sık sık duyduğumuz 'Günceli, gelişmeleri kaçırma korkusu'. Sinan Canan, insanlığın ilk dönemlerinde sürü halinde yaşama psikolojisini hatırlattı. Canan, "Fear of Missing Out, dijital cihazların hayatımıza girmesi ile daha belirgin hale geldi. Etrafımızdan olan bir şeyleri kaçırma korkusu aslında bizim antik atalarımızdan bize miras kalmış olan bir sürü davranışının yansıması. Malum sürü ile birlikte yaşayan bir birey, klanın her an nerde ne yaptığı konusunda uyanık olmalı ki, sürüden ayrılıp başına bir şey gelmesin. Yakın zamana kadar bunu yapmak çok kolaydı. Sadece etrafımızdaki insanlarla kurduğumuz ilişki ile bunu sağlıyorduk" diyerek 'sürüden ayrılanı kurt kapar' ve 'Fear of Missing Out' arasındaki ilişkiyi ortaya koymuş oldu.
'Sabah uyanıp hemen telefona bakıyoruz ne kaçırdık diye'
Canan, dijital çağ ile bireyin milyarlarca insandan haberi olduğunu ancak insan vücudunun bunu kaldırmadığını anlattı ve 'gereksiz olanı hayatınızdan çıkarın' dedi:
"Şu anda ise beynimizin yapılanmasına hiç uygun olmayan çok kalabalık bir sanal sosyal ilişkiler dünyasında yaşıyoruz. Milyonlarca, milyarlarca insanlar dijital olarak temastayız. Belki binlerce kişiden her gün haberdar oluyoruz, haber alıyoruz. Bu maalesef beynimizin kapasitesinin izin vermeyeceği kadar bir kitleyi takip etme zorunluluğu doğuruyor. Zihnimizin bir tarafı böyle bir kalabalığa hazır olmadığı için küçük klanlar dönemindeki alışkanlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Ve bu nedenle de birçok insan sabah uyanır uyanmaz daha hiçbir şey yapmadan cep telefonunu kontrol etmek, sosyal medya hesaplarına bakmak, ne olup bittiği hakkında bütün gece uyuyarak geçirdiği o vakti telafi etmek arayışında. Bu mesele gittikçe işin içinden çıkılmaz bir hale geliyor. İnsanın tekrar ne olduğunu hatırlaması, gerçek yaşamının gerçek ihtiyaçları ile tanışması ve gereksiz olan şeyleri hayatının dışında gerekiyor. Bir cihazı ne için elimize aldığımızı bilmeden alıyorsak ve elimize aldıktan sonra o bize hiç gündemimizde olmayan başka başka içeriklerle karşılaştırıyorsa bilin ki biz o cihazları kullanmıyoruz o cihazlar bizi kullanıyor. Ama tabi ki aynı zamanda bu teknoloji çok büyük bir nimet ve kendi amacımıza uygun kullandığımızda gerçekten hayatta cenneti yaratmak işten bile değil."