10004,38%-0,77
35,83% 0,19
37,28% -0,03
3236,43% 0,67
5153,04% 0,97
Kocaeli Azerbaycan Haydar Aliyev Kültür Evi Derneği ile İç İşleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüttüğü Divan-ü Lügât’it Türk Kültür Konferansı önemli bir katılımla gerçekleşti
Kocaeli Azerbaycan Haydar Aliyev Kültür Evi Derneği’nin bir süredir çalışmaların sürdürmekte olduğu ve ilkini 29 Aralık 2024’te İstanbul’da gerçekleştirdiği Divan-ü Lügât’it Türk Kültür Konferansı’nın ikincisi Çarşamba günü Kocaeli’nde Otel Altınnal’da gerçekleştirildi.
İç İşleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ile birlikte gerçekleştirilen konferansa özellikle gençlerin ilgisi yoğundu.
Bu yıl dördüncüsü hayata geçirilen İç İşleri Bakanlığı Projeleri kapsamında çok sayıda etkinlik ve eğitim programı da gerçekleştirildi.
Otel Altınnal’da gençlerin katılımıyla hayata geçirilen konferans, Türkiye ve Azerbaycan millî marşlarının hep bir ağızdan coşku ile söylenmesiyle başladı. Dernek Başkanı Bilal Dündar’ın rahatsızlığı nedeniyle iştirak edemediği programda, Kocaeli Azerbaycan Haydar Aliyev Kültür Evi Derneği Projelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Alptekin Cevherli açılış konuşmasında, proje hakkında bilgi verdi.
İlki İstanbul’da yapılan konferansın ikincisini Kocaeli’nde gerçekleştirerek proje kapsamının da üstüne çıktıklarını belirterek, Türkiye ve Azerbaycan’ın bir millet iki devlet olduğuna vurgu yaptı. “Bu dostluk bütün Türk Dünyası’nın bir araya gelmesinde önemli bir adım olmuştur” dedi.
ULUTÜRK “ÖNÜMÜZDE YENİ BİR FIRSAT VAR”
Ardından konferansa geçildi. İlk olarak sonra söz alan BULTÜRK Genel Başkanı Rafet Ulutürk sunumunda, “Büyük medeniyetler, yalnızca kılıçlarla değil, kültür, dil birliğiyle ve ortak hafızayla kurulur. Divan-ü Lügat-it Türk, tam da bu anlayışın en somut örneklerinden biridir. Kaşgarlı Mahmud’un kaleme aldığı bu eser, yalnızca bir dil sözlüğü değil, bir milletin varlığını ve gücünü kayda geçiren bir medeniyet belgesidir. Bugün bizler bu belgeye sadece geçmişin bir hatırası olarak değil, geleceği inşa etmek için bir yol haritası olarak bakmalıyız. Çünkü tarih bize gösteriyor ki, dilini ve kültürünü kaybedenler, zamanla kimliklerini de kaybederler. Bugün burada, köklerimizden geleceğimize uzanan büyük bir mirası konuşmak için toplandık.
Divan-ü Lügat-it Türk, sadece bir sözlük değil, aynı zamanda Türk tarihinin ve dilinin bir sembolüdür. Bu eser, Türk halklarının bir zamanlar nasıl bir araya geldiğini, nasıl büyük devletler kurduğunu ve nasıl dünyaya yön verdiğini anlatan bir medeniyet haritasıdır. Türkler, tarih boyunca sadece savaş meydanlarında değil, kültür ve ilim sahasında da var olmuşlardır. Bugün Balkanlar’dan Avrupa içlerine kadar birçok yerde Türk izleri varsa, bu sadece askeri başarılarla değil, kültürel ve dilsel birleştiricilikle sağlanmıştır. Divan-ü Lügat-it Türk, işte bu büyük geçmişin dildeki yansımasıdır. Bugün önümüzde yeni bir fırsat var. Geçmişimiz bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bugün de Türk halkları olarak yeni bir birlik ve beraberlik inşa edebiliriz” dedi.
1072’DE DÜNYANIN YUVARLAK HARİTASINI ÇİZDİ
Daha sonra sunumunu gerçekleştiren TOYŞAD Başkanı ve VİSSAM Başkan Vekili Gökalp Şentürk, şunları ifade etti, “Türk Dünyası yani Turan, aslında bizim kültür coğrafyamızı ifade eder. Bizim ozanlarımız, şairlerimiz, yazarlarımız, aydınlarımız bu birliğin ana unsurlarıdır. Bu anlamda Kaşgarlı Mahmut da Türk Birliği’nin en önemli mihenk taşlarından birisidir” dedi.
Daha sonra söz alan Kocaeli Üniversitesi’nden Dr. Sema Orsoy, genel Türk tarihi ve Kaşgarlı Mahmut’un öneminden bahsettiği konuşmasında, Kaşgarlı Mamut’un Divan-ü Lügât’it Türk içerisindeki haritasında Dünya’nın yuvarlak olduğu M.S. 1072 Türk tarihinde kayda alınmıştır. Bu da Kristof Kolomb’un 1492 yılındanki keşfinden yüzlerce yıl öncedir. Ayrıca bu haritada dünyada ilk kez Japonya adaları da görülmektedir.
Türk tarihinin Çin Devleti’nin tuttuğu resmi kayıtlardan öğrenilebildiğini, kendi yazılı dökümanlarımızın genel olarak günümüze ulaşamadığını belirten Dr. Orsoy, Çinliler devletlerinin kurulduğu M.Ö. 200’lerden itibaren Türklerle ilgili resmi kayıtlar tutmuşlardır. Bu kayıtlarda M.Ö. 221 yılında Teoman’ın oğlu bizim Mete Han dediğimiz doğru okunuşu ile Modu’nun tahta geçişi ve kurduğu ordundan bahsedilir. Ancak şu da bir gerçektir ki, aynı Çin kayıtları, henüz Çin Devleti kurulmadan önce Türklerin 1000 yıldır var olduğundan bahseder. Bu da Türk tarihini en az M.Ö. 1200’lü yıllara götürmüş olur. İskitler ve diğer Türk boyları ile bakıldığında Türkler tarihin bilinen en eski milletlerindendir, dedi.
TÜRK TARİHİ HARİTALARLA EŞ ZAMANLI OKUTULMALI
Daha sonra İlhan İşbaşı sunumunu gerçekleştirdi. İşbaşı sunumunda Divan-ü Lügât’it Türk ve Kaşgarlı Mahmut hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Ayrıca bu önemli eserin yazıldığı dönemde Türk Dünyası’nın ve İslâm dünyasının durumu ve Abbasi Halifeliği’nin sosyo-politik ilişkileri hakkında da açıklamalarda bulundu.
Bir diğer konuşmacı olan VİSSAM Başkan Yardımcısı Kadir Uğur Yılmaz da, “Bu faydalı ve önemli proje nedeniyle Kocaeli Azerbaycan Haydar Aliyev Kültür Evi Derneği’ne, Dernek Başkanı Bilal Dündar’a ve Proje Koordinatörü Revasiye Cevherli’ye ve desteği nedeniyle Melekler Yayıncılık’a teşekkür ediyorum. Kendi kültürümüze yöneldikçe dünyada başaramayacağımız iş yoktur. Bu anlamda Türk Dünyası’nın kültürel birliği anlamında bu konferanslar çok önemlidir. İnşaallah devamı gelir” dedi.
Daha sonra söz alan Kocaeli Azerbaycan Haydar Aliyev Kültür Evi Derneği Projelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve VİSSAM Genel Başkanı Alptekin Cevherli de kapanış konuşmasında, katılımcıları ve dinleyicilere teşekkür ederek, Türk tarihinin genel olarak eş zamanlı olarak okutulması gerektiğini vurguladı.
Cevherli, “Bugün eğitim sistemimizde ilk Türk Devleti olarak Hunlar’dan başlatılıyor ve ardı sıra Göktürkler ve diğerleri ile devam ediyor. Ancak her bir devlet ayrı ayrı anlatılıyor. Bu ise eş zamanlı olarak aynı anda var olmuş Türk Devletleri’nin varlığını öğrencinin farkına varmasını engelliyor. Oysa aynı anda Osmanlı Devleti, Memlükler, Safeviler, Babürşahlar, Kazak Hanlığı ve diğer Türk Devletleri var. Bunu aynı tarihli tek bir haritaya koyduğunuzda dünyanın yaklaşık dörtte üçünün Türk hakimiyeti altında olduğunu görüyorsunuz. Ama biz bu gerçeği sanki gençlerimizden gizliyoruz. Oysa Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözü var. Biz niye buna engel oluyoruz?
Ayrıca bir de şu var, Türkiye dışındaki Türkler ile ilgili çalışmalar çok az ve yetersiz. Bu, tabi şu an bağımsız olan bütün Türk Devletleri’nin sorumluluğunda aslında. Öğrencilere tarih aktarılırken bir devletimiz yıkılıp yenisi kurulduğunda sanki bütün halkı koşa koşa yeni devletin topraklarına geçiyor ve geride kimse kalmıyor gibi anlatılıyor. Oysa orada kalan milyonlarca Türk var. Bugün biraz Balkan Yarımadası Türklüğü hakkında bilgimiz var. Oysa Afrika Türklüğü, Arap Yarımdası Türklüğü, Hindistan Türklüğü, Doğu Avrupa Türklüğü ve diğerleri hakkında neredeyse araştırma sıfır noktasında. Bu insanlar nerede, ne yapar, ne durumdadır... Bu konulara da değinilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Konferans dinleyicilerin de katılımıyla çekilen aile fotoğrafı ile sona erdi.
Haber: Gökalp ŞENTÜRK