9380,95%0,45
37,90% 0,30
42,94% 1,61
3957,95% 2,25
6383,07% 2,67
Can Kabaali, Genç ve Başarılı bir İş İnsanı…
Yurt içi ve Yurt dışında bir çok sektörde ticari faalliyetleri bulunan Kabaali son dönemde yapmış olduğu uluslararası organizasyonlarla dikkat çeken Dünya Markalar Derneğinin aynı zamanda Genel Sekreteri.
Son zamanlarda ABD ile yaşamış zorlu süreç ile ile ilgili bilgi ve deneyimlerini Yeni Başkent Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ali Pala'ya anlatan Kabaali, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye ile ABD arasındaki bu zorlu süreci her manada ele alan ve nedenleriyle değerlendiren Dünya Markalar Derneği Genel Sekreteri İş İnsanı Can Kabaali bu zorlu süreci aşama aşama nedenleri anlattı. Bu süreçte yapılması gerekenleri ve izelnemesi gereken siyasi politikaları ve çözüm yollarını belirten Kabaali şunları söyledi:
Küresel ekonomi son yıllarda büyük bir dönüşüm geçiriyor. Pandemilerden savaşlara, iklim krizinden mülteci akımlarına kadar birçok eşzamanlı gelişme, dünya ticaretini sarsıyor. Bu karmaşık denklemde, Amerika Birleşik Devletleri’nin izlediği korumacı politikalar, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler üzerinde doğrudan etkiler yaratıyor. Soru net: Türkiye, yeni korumacılık dalgasına hazır mı?
Ticarette İnişli Çıkışlı Bir Yolculuk: Türkiye-ABD İlişkilerinin Kısa Tarihi
Soğuk Savaş sonrası dönemde Türkiye ile ABD arasındaki ticaret hacmi istikrarlı bir artış gösterdi. Özellikle 1996’da Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’ne katılması, ABD ile olan ilişkileri de dolaylı yoldan güçlendirdi. 1990’da 5.8 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2016’da 17.6 milyar dolara ulaştı. Türkiye ABD’ye tekstil, otomotiv ve beyaz eşya gibi kalemlerde ihracat yaparken; ABD, Türkiye’ye tarım ve savunma sanayi ürünleri ihraç etti.
Ancak 2017’de Donald Trump’ın “Önce Amerika” politikasıyla bu dengeler sarsıldı. 2018’de Türk çelik ve alüminyumuna yüksek gümrük vergileri getirildi. Aynı yıl yaşanan Rahip Brunson krizi, iki ülke arasındaki ekonomik tansiyonu daha da artırdı. Türkiye, Amerikan yaptırımlarına maruz kaldı ve F-35 programından çıkarıldı.
Korumacı Politikanın Sektörel Yansımaları
ABD Başkanı Trump'ın son dönemlerde uyguladığı ek gümrük vergileri, özellikle çelik ve otomotiv sektörlerinde ciddi sarsıntılar yarattığını belirten İş İnsanı Can Kabaali,.
"Çelik ihracatı 2017’de 1.2 milyar dolarken, 2019’da yarıya düştü. Otomotiv ihracatında %30’luk bir düşüş yaşandı, pazar payı yarıya indi. Tekstil sektörü, özellikle halı ve hazır giyim alanlarında ABD pazarındaki yerini kaybetmeye başladı. Bu daralmalar, Türk üreticilerini Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi alternatif pazarlara yönelmeye zorladı.
Biden Yumuşaması mı, Yeni Engeller mi?
Joe Biden yönetimi döneminde bazı gümrük tarifelerinde indirime gidildi. Ancak bu defa da çevresel standartlar, karbon ayak izi hesaplamaları ve "yeşil ekonomi" gibi yeni kriterler devreye sokuldu. Ticaret artık sadece fiyat rekabetiyle değil, sürdürülebilirlikle de sınanıyor.
Trump Geri Döndü: Evrensel Tarifeler Dönemi Başladı
Donald Trump'ın 2024’te yeniden başkan olmasıyla korumacılık politikası daha da sertleşti. Tüm ülkelere uygulanan %10’luk asgari gümrük vergisi, dış ticaret fazlası veren ülkelere ek vergilerle genişletildi.
Çin'e %34, AB’ye %20, Türkiye’ye ise %10 ek vergi getirildi.
Yurt dışında üretilen tüm otomobillere %25 “Amerikan vergisi” uygulanmaya başlandı.
Tarım, çelik, otomotiv gibi sektörler ağır yeni yüklerle karşı karşıya." dedi.
Ticari manada ABD-Çin Savaşının git gide derinleştiğini belirten iş İnsanı Kabaali bundan en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Kabaali; "2025’in ilk aylarında ABD, Çin’den ithal edilen ürünlere uyguladığı vergileri önce %10’a, ardından %145’e kadar çıkardı. Çin, misilleme olarak ABD ürünlerine %84’e kadar vergi getirdi. Bu savaş, sadece iki süper gücü değil; arada kalan Türkiye gibi ülkeleri de derinden etkiliyor.
Türkiye Ne Yapıyor?
Türkiye, korumacı dalgaya karşı bazı yapısal adımlar atıyor. Çelik sektöründe çevreci üretim sistemlerine geçiliyor. Otomotivde elektrikli araç yatırımları hızlandırılıyor. Tekstilde sürdürülebilir üretim modelleri ön plana çıkarılıyor.
ABD ile ilişkilerde yumuşama sinyalleri de var: F-16 satışı konusunda ilerleme sağlandı, S-400 krizi kısmen geride kaldı.Peki, Yeterli mi?
Şu an 32 milyar doları aşan Türkiye-ABD ticaret hacmi, açıklanan 100 milyar dolarlık hedef düşünüldüğünde hala çok geride. Bu hedefe ulaşmak için Türkiye’nin yeni küresel ticaret düzenine hızla adapte olması gerekiyor. Kısa vadede, alternatif pazarlar güçlendirilmeli, Türk ihracatçısı desteklenmeli.Orta vadede, yeşil dönüşüm ve dijital altyapı yatırımları hız kazanmalı. Uzun vadede, yüksek teknoloji üretiminde rekabet gücü artırılmalı; Türkiye, küresel tedarik zincirlerinde daha etkili bir aktör haline gelmeli.
Son Söz: Krizi Fırsata Çevirmek Mümkün mü?
Türkiye açısından bu krizi fırsata çevirmenin bir fırsat olabileceğiniş de belirten Dünya Markalar Derneği Genel Sekreteri İş İİnsanı Can Kabaali bunun da formülünü şöyle açıkladı. " Türkiye, hem dış ticaret açığı veren ABD ile hem de damping uygulayan Çin ile aynı anda mücadele etmek zorunda. Bu çetin ortamda ayakta kalmak içinüretimdeçeviklik,ticarette diplomatik yetkinlik ve stratejik cesaret gerekiyor. Türkiye, sadece gümrük tarifelerine değil; karbon vergilerine, yapay zekâ destekli denetimlere, dijital kısıtlamalara da hazırlıklı olmalı.
Bugün yaşananlar bir kriz kadar, aynı zamanda büyük bir yeniden yapılanma fırsatıdır. Doğru adımlarla, bu zorlu süreci Türkiye için bir avantaja dönüştürmek mümkün." dedi.