1 Mayıs Emekçilere Bayram Değil!
Yoksulluğun sınırları her zamankinden daha fazla zorladığı günlerdeyiz. Yeni kriz ile birlikte zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul durumda.
Savaştan ve benzeri durumlardan ülkemize gelen ve çalışmak zorunda kalan mülteciler, sigortasız ve çok çok düşük ücretlerle çalışıyor. Düşük ücretlerle çalışan işçiler bulabilmek patronların ekmeğine yağ sürerken vatandaş hak ettiği maaşlarla çalışacak iş bulamıyor. Böylece hem emek sömürüsü baş gösteriyor hem de işsizlik giderek daha büyük bir sorun olmaya devam ediyor.
Çocuk İşçi Utancı
Türkiye'de var olan en büyük sorunlardan biri de çocuk işçi sorunu. Yoksulluğun, yetişkinlerde var olan işsizliğin, emek sömürüsü yapan sözde anne-babaların, düşük ücretle işçi arayan patron sınıfının ve buna benzer bir çok etkenin teşvikiyle binlerce çocuğumuz çocukluğunu yaşayamadan tarlalarda, sanayilerde, lokantalarda hatta sokaklarda çalışıyor. Ayrıca savaştan kaçan binlerce çocuk da insanlık dışı şartlarda çalıştırılıyor. UNICEF yada ILO gibi kuruluşlarca çocuk işçi sayıları açıklansa da kayıt dışı istihdam nedeniyle çocuk işçi sayısının bildiğimizin kat kat üzerinde olduğu düşünülüyor. Çocuğun eğitim hakkını elinden alan bu düzensiz düzen, ruhsal ve bedensel sağlığına da zarar vererek ruhen ve bedenen hasta bireylerin yetişmesine de yol açıyor. Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan çocuklarımız beden güçlerinin bulunduğu koşullara yetmemesiyle ya da çalıştıkları ortamlarda gerekli tedbirlerin alınmamasıyla iş kazalarında hayatlarını kaybediyorlar.
Meslek Hastalıkları ve İşçi Ölümleri
ILO verilerine göre her yıl yaklaşık 3 milyon işçi meslek hastalıkları ya da iş kazalarıyla hayatını kaybediyor. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi ise 2024'ün ilk üç ayında 425 işçinin hayatını kaybettiğini bildirdi. İSİG Meclisi yürütme kurulu üyesi Selçuk Karstar’lının sadece Kocaeli’de her yıl 300-350 işçinin meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu verilere rağmen ülkemizde işçi haklarını ele alan hızlı ve yerinde bir hukuk sistemi maalesef bulunmuyor. Hukuk sürecinin uzun sürmesi ve bu süreçte işçilerin işlerini kaybetme korkuları işçilerin anayasal haklarını elde etmelerini engelliyor. Maden kazaları, iş makinesi kazaları, üretim makinesi kazaları, yüksekten düşme, tarla bahçe kazaları ve daha yüzlercesi... Can alan, adı esasen cinayet olan ya da cinayete teşebbüs olan, hukuk sürecine dahi girişilmeyen binlerce ölüm ve yaralanma...
Nedir 1 Mayıs?
Nedir 1 Mayıs, işçinin ve emekçinin bayramı!
Yıllarca emek verip emekliliğini rahat geçiremeyenin değil,
Üç kuruşa çalışıp çocuğunu markete dahi -bir şey ister diye- rahatça götüremeyenin değil,
Patronların mülteci ve çocuklardan kurduğu düzenle ucuz işçi olarak çalışanların değil,
Okul çağında çalışmak zorunda kalan çocuklarımızın değil,
Senelerce emek verip iş bulmakta zorlananların değil,
Emeğinin karşılığını anlamayanların değil,
Maalesef 1 Mayıs emekçilere bayram değil!