28 Şubat 1997’de yaşananlar, Türkiye’nin demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yerini aldı. O dönemde, temel hak ve özgürlükler askıya alınarak toplumun belirli kesimlerine ağır baskılar uygulandı.
Sincan’da tanklar yürütüldü, başörtülü öğrencilerin okullara girişi engellendi, “ikna odaları” kurularak eğitim hakkı ellerinden alındı. Öğrenciler fişlendi, sınavlarını kazansalar dahi okullarına kayıt yaptıramadı. Okullarda birinci olan başörtülü öğrencilerin ödülleri verilmediği gibi, sahneden zorla indirildiler.
Medya, o dönemde "silahsız güç" olarak darbenin sözcüsü gibi hareket etti. Manşetlerde hükümete müdahale çağrıları yapıldı. Nitekim, "Demokrasiye balans ayarı veriyoruz" denilerek Sincan’da tanklar yürütüldü. Bin yıl süreceği iddia edilen bu süreç, toplumun büyük bir kesimine ağır bedeller ödetti.
Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, okuduğu bir şiir nedeniyle yargılanarak hapse atıldı. Türkiye’de özgürlükler kısıtlanırken, başörtülü kadınlar eğitim, çalışma ve sosyal hayattan dışlandı. İnsan hakları ve demokrasi, yalnızca belirli kesimlerin tanıdığı sınırlar içinde kabul ediliyordu.
Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, “Bu şarkı burada bitmez.” 28 Şubat, bin yıl sürmedi. Aksine, yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
28 Şubat Süreci Gerçekten Bitti Mi?
Tarih ilerlese de 28 Şubat’ın izleri hala tam anlamıyla silinmiş değil. Tıpkı 15 Temmuz gibi, 28 Şubat da yalnızca geçmişte kalmış bir olay değil. Bugün bile, o günlerin özlemiyle hareket edenler var.
Binlerce 28 Şubat mağduru, yıllar geçmesine rağmen haklarını geri alamadı. Bir kısmı haklarına kavuşmuş olsa da, birçok kişi hala mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor. Ben de onlardan biriyim…
O dönemde yaşadığımız travmayı hala atlatamadık. Bir ülkenin kendi vatandaşlarına, özellikle kadınlara nasıl böyle bir baskı uygulayabildiğini anlamakta güçlük çekiyoruz. Demokrasi, insan hakları, kadın hakları ve pozitif ayrımcılık gibi kavramlar o gün nasıl görmezden gelindiyse, bugün de benzer tehditlerle karşı karşıyayız.
Dileğimiz, hiçbir vatandaşın tekrar böyle bir süreç yaşamaması. Tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi bugün de sivil darbe heveslilerine karşı dimdik duracağız. Demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere sahip çıkacağız.
Bir daha asla 28 Şubat yaşanmaması dileğiyle…