İnsanların hayatında unutamadığı anlar vardır,içini yakar, yüreğini daima sızlatır.
Tarih: 6 Şubat 2023 saat 4.20 civarı Ankara’da evimde telefon acı acı çalıyor korktum.
Felaketten haberimiz yok tabi, yakınlarımdan birisine bir şey oldu zannettim doğal olarak.
Çekinerek telefonu açtığımda karşımdaki “Deprem oldu!. Kahramanmaraş çöktü” dedi.
O kadar büyük olmamıştır bir anlayalım dedim.
Telefonu kapatıp diğer telefonlara cevap vermeye başladım, televizyonu açıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. Kanallar normal yayın yapıyordu.
Dayanamadım, muhtelif illerdeki dostları aramaya başladım ama telefonlara cevap verilmiyordu!
Birde Maraş’ta bizim Barış var onu arayayım dedim. Telefon çalıyor, ondan da cevap yok!
İskenderun, Adıyaman, Malatya,Hatayhiçbirinden ses yoktu ve zaman geçmek bilmiyordu.
Evet, dedim bir şeyler olmuş hemen bir şeyler yapmalı deyip, bizim “güzel insanlar” WhatsApp grubumuzda paylaştım.
Biraz çalışalım diye düşündüm herkes tedirgin beni bekliyor ne olacak karar verelim diye?
Derken illerden birer birer felaket haberleri gelmeye başladı. ,
Her yerden ağlayan, feryat eden hele bir tanesini hiç unutamıyorum bağırıyor "Başkanım bizi kurtar" diye...
Nasıl olacak bilmiyorum? Sakin olalım diyorum, karşıdaki depremzede ise “Ailem enkazın altında, yangın var ne olur birilerini yönlendirin, Valiyi arayın, Afad’ıarayın” diye feryat ediyor.
Aradan biraz zaman geçince bu sefer “Donuyoruz çadır, soba su gönderin, burada yağma var önlem alınsın” demek için arıyorlar...
Deprem bölgesinden Ankara'ya gelen yaklaşık 250 aileye destek olduk.
Evler ayarladık, bir evde 20 - 25 kişi kaldılar, yiyecek içecek istediler, taleplerini karşıladık.
Gönüllü dostlarla madden manen koşturduk. Birde bakmışız ki yardımları dağıtmıyoruz, topluyoruz da...
Hiç unutmam. Maraş’tan gelen aileyi bir eve yerleştirdik. Yaklaşık 15 kişilerdi. Aileden bir kişi bana geldi “Başkanım sizden bir ricam olacak, bana "Kur’an-ı Kerim" getirebilirmisiniz” diye sordu?
Duygulandım, hemen temin edip ona bir Kur’an-ı Kerim götürdüm, o mutluluğu görmek lazım...
Yaşlı bir teyze, torunun öldüğünü bilmiyor, “Sen Başkansın benim torunum gelecek ona tekerlekli sandalye getir hazır olsunolur mu?” dedi.
Ben sadece olur dedim...
Hele biri kuyumcuydu dört binası vardı hepsi yıkılmıştı bir şeyi kalmamıştı ve bana “Buna da şükür Başkanım çocuklarım sağ ya yeter bana” dedi.
Onunla gidip yardım paketleri yiyecek ve ikinci el giyecekleri aldık, getirdik hiç gocunmadı...
Birde Nuri amca vardı yaşı 80 civarı, konuşurken bana “Allah şükrümüzü artırsın” dedi...Evet, Allah şükrümüzü artırsın, dostlar...
Ben bu insanlardan SABRETMEYİ VE ŞÜKRETMEYİ öğrendim.
Asrın felâketinin acıları hâlâ geçmedi, kaybedilen her can için yanan yürekler oldukça da geçmeyecek ancak tedbir almalı ve bilinçli hareket etmeliyiz.
Her zaman yaşanabilecek bu gibi felaketlere hazırlıklı olmaya çalışmalıyız.