Herkesin bir hikâyesi vardır…
Yaşanmışlıkları, hayalleri, hatıraları, geleceğe dair umutları vardır.
Her insanın bir hayatı, bir yaşamı, kendi içinde ve dışında yaptığı bir yolculuğu vardır.
Karşılaştığı zorluklar, yaşadığı kolaylıklar ve kazandığı deneyimleriyle şekillendirdiği bir hayatı vardır.
Ve herkesin, herkese anlatabileceği kısa da olsa bir hikâyesi vardır.
Bu hikâyeler, bazen gözle görülmeyen derinliklere sahiptir, bazense çok sığ.
Ama her ne kadar birbirine benziyormuş gibi görünseler de her biri parmak izlerimiz gibi benzersizdir aslında. Kimisi acılarla, kimisi neşe ve sevinçlerle, kimisi mutluluklarla, kimisi hüzünlerle, ayrılıklarla, kayıplarla doludur. Bu hikâyelerin, ama hepsi sonuçta insan olmanın bir parçası, değil mi?
Peki, senin bir hikâyen var mı?
6 Şubat gecesi binlerce vatandaşımızın, kardeşimizin, dostumuzun, yakınlarımızın da hikâyeleri vardı. Ancak hepsinin hikâyeleri yarım kaldı. Ve asla bir daha yaşanmayacak, bir daha yeniden kaleme alınamayacak, yeni baştan yazılamayacak kadar yarım kaldı.
Bazı geceler uzadıkça uzar, zaman durur. Akrep ve yelkovan birbirini takip etmekten yorulur. Gün sökmez, şafak atmaz, tan yeri ağarmaz ve sabahı olmaz. Olsa da yerine neyi ve kimi koysanız yerleri dolmaz.
Bazı hatıralar silemez, bazı acıları unutamazsınız. Kalbinize, yüreğinize gömdüğünüz anılarınızı, acılarınızı, hatırlarınızı ve yarım kalmış hikâyeleri(nizi) unutmanız için kimse size yardım da edemez. Hiç kimse hafızanıza yerleşen, kalbinizi yoran geçmişi silemez. Formatta atamaz. Çünkü siz bir makine değil, bilgisayar değil bir insansınız, duyguları, hislerive kalbi olan bir insan.
Aslında o anılara, o hatıralara, o acılara ve o hüzünlere tutunmanın bir anlamı var. Acıların da insanı olgunlaştırması gibi acı bir sonucu var. İnsan çaresizlik karşısında eriyor, düşünceler bir çivi gibi hafızanın duvarına saplanıyor, tıpkı yüksek voltaj elektrik akımın çarpması gibi duvardan duvara çarpıyor insanı.
Unutmak öyle çok basit, dört işlemden ibaret matematik değil.
Sakın unutmayın…
Dünü hatırlamak isteyin…
Geçmişi hatırlamak isteyin…
Size bu acıları yaşatan ve onlara yol ve fırsat veren zihniyetin sahiplerini hatırlamak isteyin…
İşini iyi yapmayan, işini savsaklayan, daha çok kazanmak için tıpkı kalpleri gibi kullandığı malzemelerin kalitelerini düşüren insanların kimler olduklarını hatırlayın…
Sadece ürettiği ürünün, pazarladığı eşyanın ve nesnenin kalitesini değil, yaptığı siyasetin kalitesini düşürenleri de hatırlayın…
Unutmayın…
Unutmamak ve hatırlamak, geçmişi, geride yaşanmış her ne varsa onları içten içe umursamak, onlardan vazgeçmemektir.
Ve size bu acıları yaşatanlara, sizi bugün hatırlayıp ertesi gün unutmayı seçenlere bir daha fırsat vermemek, gelecek nesillere güzel bir hikâye bırakmak için hatırlayın…