kale*
öyledir
zihin kalesinde güvendedir insan
meydana çıkmayı
konfor alanını bozmayı
hareket etmeyi
terk etmeyi
uzaklaşmayı
yalnız kalmayı
özlemeyi
gelişimi / yeniliği göze alamayanlar
güvenli bir şekilde o kalede çürüyüp giderler
kalede kalmak isteyenler için
biliyorum manzara o biçim
(*Mehmet Fatih KOŞAN, Bir Yemin Gibisin (Şiir Kitabı), Sinada Yayınevi, 2022)
Yazılarımda şiirlerine yer verme konusunda bana izin verdiği için değerli dostuma teşekkür ediyorum.
…
İnsanın kendisini tanıması / bilmesi, büyük bir erdem ve kendisi için de büyük bir armağan. Ademoğlu zaman zaman kendinden vazgeçer, kendisini değersiz görür ama bu değersizlik duygusunun içinde bile bir meydan okuma olabilir. Bu kişilerin sessiz çığlıklarında, “ben, hepinizden daha fazlayım ama sesimi çıkarmıyorum” altyazılı müstehzi bir gülüş de olabilir.
…
Biz konuya olumlu tarafından yaklaşalım. İlk yazılarımdan birinde bahsetmiştik: “OLDU ve ÖLDÜ” arasındaki fark iki noktadan ibaret. Eskiler yenidoğan bebeklerin kırkından sonra dünyaya gözlerini açtıklarını ve çevrelerindekilerin farkına varmaya başladıklarını söylerlerdi. Oysa günümüzde bebekler bu kadar uyaran fazlalığında “gözleri açık” doğuyorlar. Etrafınızdaki bebeklerin çevrelerine ne kadar dikkatle baktılarının farkında mısınız?
...
İnsanoğluna neler oluyor da, bebekliğinde ve çocukluğunda gösterdikleri “merak ve çabadan” vazgeçiveriyor, gençliklerinde, yetişkinliklerinde… Konuşmak için, yürümek için, koşmak için bıkıp usanmadan ne kadar da çok deneme yaptık aslında. Ne kadar çok o soruyu sorduk: “Bu ne? Ama neden?” Bu kadar meraklı ve hırslı bir varlığa ne oldu da, “Sen kimsin? Hayattaki varoluş amacın ne?” gibi sorulara cevap verme tenezzülünde bile bulunmuyor…
…
Zannedilenin aksine Newton “yerçekimi kanunu”nu, kafasına elma düşünce bulmadı. Zihni o kadar uzun zamandır o konuyla meşgul olan zihninde, elma kafasına düşünce, bağlantı kuruldu ve problem çözüldü. Sıkı dur değerli okuyucum; senin zihninde sen ne kadar yer alıyorsun? Kendini bir “oto-pilot” mu yönetiyor? Sen, gerçekten sen misin? Bugünkü sen, bunca yıllık çabanın sonucunda, seni ne kadar memnun ediyorsun? Yaşadığın onca şey, olumlu ve olumsuz olaylar ve durumlar neticesinde, faturayı kime kestin? Kendine mi? Dış minnaklara mı?
…
Kendimizi tanıtan bir kompozisyon yazsak hangi başlıklara yer verirdiniz bilemem. Ama benim size bir önerim var: “O. İlter Akınoğlu, Hiç ya da Çok Kendiniz Olmak (Fide Yayınları, 2011) kitabındaki bazı başlıkları sizlerle paylaşmak istedim. Belki bu başlıklar kendinizle ilgili öz-farkındalık için bir başlangıç noktası olur: Akınoğlu, kitabında “Kendin Hakkında Ne Düşünüyorsun” başlıklı interaktif (katılıma dayalı) başlıklar koymuş ve devamını sizin / bizim getirmemizi önermiş:
- Fiziki yapım, sağlığım ….
- Spor benim için…..
- Ruhsal durumum….
- Günde … saat çalışmak …
- Kendimi stres altında…..
- Hareket etmek….
- İyimserlik bana göre….
- İç huzuru bulmak ….
- Benim başarılı olduğum konu ….
- Disiplin, hayatımda….
- Bağımlılık benim için …..
- Mutluluk …..
- Ben ….. konusunda iyiyim.
- Ben ….. konusunda çok çok iyiyim.
- Ben …. Konusunda kötüyüm.
- Benim hayatım…
- Benim geleceğim…
- Hayallerim…
- Hedeflerim…
- (Listeyi siz geliştirebilirsiniz.)
Bunları lütfen önce yazın ve tamamlayın. Sonra tekrar tekrar okuyun. Adeta elinizdeki bu yazılar başkasına aitmiş gibi. Kendinize dışarıdan bakmayı deneyin. Zor hatta çok zor, biliyorum. Eğer bütün bunları yaptıysanız / yaparsanız, yazdıklarınız / yazacaklarınız sizi memnun etti mi? / memnun eder mi? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Haydi “yiğit düştüğü yerden kalkarmış. Dayan kendine, gücünü topla ve ayağa kalk. Bu hikayenin başkahramanı sensin. Başkalarını değil önce kendini memnun etmek için, sonunda hoşnut olacağın, iyi ki bu dünyaya gelmişim diyeceğin bir yaşamı yeniden kurmak ve yaşamak için “HEMEN ŞİMDİ BAŞLA, YAŞAMAK İÇİN SADECE SOLUK ALIP VERMEN YETMEZ”…
Ömür dediğin geçip gitmeden iyilikler yap, iyilere karış ve kendine bir iyilik yap, gülümse ve yola çık… İyi yolculuklar….
…
Kuran- Kerim’den İnsan Suresi 2. Ayette;
“Doğrusu biz insanı baba ve anneden gelip birleşen karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan etmek istiyoruz; bu sebeple kendisini işiten ve gören bir varlık kıldık.”
Peygamberimizin (S.A.V.) Hadislerinde;
“Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında ‘doğru/sıddîk’ olarak tescillenir. Yalandan sakının! Çünkü yalan kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında ‘yalancı’ olarak tescillenir.”(Müslim, Birr, 105)
Canın Özünden, Can-ı Gönülden …
Sağlıklı ve topluma faydalı afiyet içinde günler geçirmeniz dileğiyle, saygı ve selamlarımla...
Dr. Özcan Kars / drozcankars.yenibaskent@gmail.com / @drozcankars