Dr. Özcan Kars

Tarih: 05.12.2024 10:28

Can’ın Özünden-29 / İçsel Bakış-12/ Kendin Olmak

Facebook Twitter Linked-in


iz*
izi takip etmek
iz bırakmaktan kolay gelir
(Gerisini sen tamamla)



Mehmet Fatih KOŞAN
(Bir Yemin Gibisin, Sinada Yayınevi, 2022. Değerli dostum Fatih beye paylaşım izni için teşekkür ediyorum. Şiir kitabının sonunda şair dostum, okuruyla etkileşime geçmek için böyle bir yol bulmuş. Çok “kendi olmuş” bence…)  
...
Bir önceki yazımızda; “Ne kadar özgünsün? Senden başka yok. Biriciksin, tıpkı parmak izin gibi… Özgün olmak, yaşamı anlamak için ölümü de anlamak gerekir.” demişiz.
Bu yazıyı kafamda yazmaya başlarken Tarkan’ın bir şarkısı zihnimde çalmaya başladı:
“Başkası olma kendin ol
Böyle çok daha güzelsin

Ah yanar döner, a acayipsin”

İnsanın kendisi hakkında düşünceleri, etrafındakilerin kendisi hakkındaki tutum, davranış ve sözlerinin toplamından oluşsa da, insan yine de “bir durup, bunları süzgeçten geçirmeli”, günlük yaşamda, “güç zehirlenmesi” yaşayan, yaşadıklarından “başı dönüp”, “durdurun dünyayı inecek var” diyemeyecek kadar, “bahtının rüzgarına kapılıp giden” nice insanlar gördüm… 

İnsan yaşarken kendisine “sadece ismiyle hitap edebilen” dostlara sahip olabilmeli çünkü, sadece onların sözleri seni uçurumun kenarından geri döndürebilir ve seni durdurabilir. 
Yaşam döngüsü içerisinde girdiğimiz ortamlara göre arkadaşlarımız da değişir. Önceki dönemlerde “dost bildiklerinden” gördüğün darbeler seni daha bir katılaştırır ve seni kendinden bile uzaklaştırabilir. Öncekilere kesemediğin faturaların bedelini yeni yolunda karşındakilere kesmesen de “otomatik olarak korumaya alırsın kendini”… Bu sefer daha ulaşılmaz olmaya başlarsın, yeniden üzülmemek için zaman zaman şu cümleyi kendi kendine kurduğunun bile farkına varmazsın: “aslında ben insan da sevmiyorum galiba”. Hani yaygın bir söylemdir ya; “insan insanın kurdudur” diye, insandan insanlığı çıkarırsan geriye ne kalır? İnsan duygusal bir varlıktır esasında. Ama etrafınızda duyularıyla yaşayan insanlar kınanır, “naif olmakla” adeta “suçlanır”. “Ama canım, hangi çağda yaşıyoruz, bu kadar saf olunur mu?”. Bugün bir haber izledim. Seksen yaşlarında emekli bir Hocamız dolandırılmış, hem de neredeyse hergün tanık olduğumuz bilinen yöntemlerle. Ömrünün sonunda bir insanın, bu insanlıktan nasibini almamış, şeytanlaşmış, şeytana bile pabucunu ters giydirecek kadar mahirleşmiş mahluklar, yine el birliğiyle insani değerlerimizi çalarak, “güven duygusunu” da çalmışlar. 
...
Yazmanın ve konuşmanın zorluğu burada demek ki, bir anda dağılabiliyor insan.
Önceki yazılarımda kentlileşmek ya da kentlileşememek konusuna değinmiştik. İnsansın kendini bulması, kendi gibi olması uzun bir yolculuk. 55 olmaya sayılı günler kala ne mutlu ki, bu yolculuğum halen devam ediyor. Yolun sonuna ulaştığımda umarım gördüğüm “ben, beni kendime yabancı hissettirmez”. Umudum var, yarından ümitliyim, kendimden ümidim var. Yaşamda halen arayıp sorduğum dostlarım ve beni arayan dostlarım var (Allah’a şükürler olsun). Seni iş için arayanların dışında, gerçekten sesini duymak halini hatrını sormak için arayanın, takipçin kaç kişi? Sosyal medya hesaplarından takip ettiklerinin ya da seni takip edenlerin kaçını tanıyorsun? Gerçek Dünya ile Sanal Dünya birbirinin alternatifi değil birbirini bütünleyen ve geliştiren olabilmeli… Demem o ki dostlar, sanal dünyada ve gerçek dünyada yaşayan sen misin? Kendi hayatının filminin “baş kahramanı” sen misin? Yaşam çerisinde pek çok maskemiz var da, “maskeli baloda” değiliz ki, be kardeşim?   

Aman zayıflık gösterme, aman kendini ortaya koyma, aman dikkat, orada onu yapma, burada bunu yapma, aman ağzımızın tadı kaçmasın mı?
Kendin olmak cesaret ister, güçlenmek ister. Hatalardan ders alıp yaşama devam etmek lazım. Dağa küsersen inan bundan onun haberi olmaz. Hani Mevlana Hazretlerinin özlü sözü yar ya; “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol”. İki durumda da kendin olabiliyor musun? 

Kendini bulma ve kendin olma macerası, serüveni, zaman zaman bilim kurgu hatta korku filmi boyutunda bile olabilir. Yaşamınızı renklendirmenin en önemli yolu “oyunda olmak” ve “oyunda kalmak”tır. “Game Over” yazana kadar… 
… 
Bu yazıyı kaleme alırken iki kitap baskın olarak aklımdan geçti: Birisi Franz Kafka’nın “Dönüşüm”, diğeri de; Goethe’nin “Faust” eserleri… 

Kuran- Kerim’den İsra Suresi 83. Ayette;
“İnsana bir nimet verdiğimiz zaman kibir ve çalım içinde Allah’ı anmaktan yan çizer, hiç umursamaz olur. Başına bir kötülük geldiğine ise derin bir ümitsizliğe düşer.”

Peygamberimizin (S.A.V.) Hadislerinde;
“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”( Buhârî, Mağâzî, 35.)

Canın Özünden, Can-ı Gönülden … 
   
Dr. Özcan Kars / drozcankars.yenibaskent@gmail.com / @drozcankars
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —