Amerikan Senatosunda ABD Başkanının danışmanına soruyorlar. “Terör Örgütlerine para veriyor musunuz?”.
Cevap, “Evet!”.
Yemen’den Hamas’a kadar bir çok örgütlere para verdiklerini söylüyorlar.
Bu Pazar nasıl dönüyor, biliyor musunuz?
ABD vatandaşının ve şirketlerin verdiği parayı Trump bütçeden alıyor, terör örgütlerine veriyor. O para yine ABD’ye geliyor. Çünkü örgütler aldıkları para ile ABD’deki silah sektöründen satın alıyor. Paralar gidiyor, geliyor.
Kim kazanıyor? ABD kazanıyor.
Şimdi ABD’den para alan terör örgütü bombasını Rusya, Çin ya da başka bir ülkeden almıyor. Hele alsın bakayım! Terör örgütü orda imha olur.
PKK’ya yapılan maddi yardım kimin işine yarıyor? Tabi ki Amerikalı biraderler. Adnan Menderes ne demişti, “Küçük Amerika olacağız”. Olduk mu olamadık mı takdir sizin dostlar.
“Parayla saadet olmaz” derler ya, inanmayın!..
AB, Türkmen memleketlerine parayı bastırıyor. Onlar da Kıbrıs Rum Kesimini devlet olarak kabul ediyor, güneyde Büyükelçilikler kuruyorlar.
“Türk’ün Türk’ten Başka Dostu Yoktur!” derler ya! Kimin kimle dostluğunu görüyoruz. Parayı alan, düdüğünü çalar bu dünyada.
Bir de iktidar, arada bir yabancı güçler deyip durdu. Yabancı güçler ABD olmuyor mu? Türkiye’den ithal yapan, parasını veren AB olmuyor mu? Malını alırım, istediğimi yaparım diyorlar.
Bana Azerbaycan Ermenistan savaşında aç kalan Ermenilere Başbakan Tansu Çiller’in Erivan’a gönderdiği o dönem Milletvekili bile olmayan rahmetli Alparslan Türkeş sayesinde yardım yapmamış mıydı?
O dönem Türkiye güçlü idi. Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kapıkule’nin batısındaki Müslümanların sanki lideri değil miydi?
Rahmetli Süleyman Demirel ne derdi; “Dün, dündür. Bu gün, bu gündür”. Bu prensip hep sürüyor sanki.
İstikrarlı politikada, şu anda neredeyiz? Bilemiyorum dostlar!
ABD’nin II. Dünya Savaşına girmesi, “Pearl Harbor” Amerikan üssünü Japon uçakları tarafından bombalandı.
Daha sonra ABD Başkanı olan “Aik lakaplı ” kitabında, “Bizim savaşa girmek gibi bir isteğimiz yoktu. Ama İngiltere Başbakanı Winston Churchill askeri stratejimizi Japon üssüne vererek bombalanmasını ve savaşa girmemize sebep oldu. Bizim rakibimiz Hitler değildir. Rakibimiz Churchill’dir” demişti.
Amerika kıtasında yaşayanlar, İngilizlerle savaşarak ABD’yi kurdular. Unutmamak gerekir.
Bir zamanlar, STAR Gazetesinde yazar iken, Başbakanlık Kıbrıs Rum Kesiminin AB’ye tam üyelik konusu gündemde, ne düşünüyorsunuz diye özel kalemden bir mektupla bana sormuşlardı.
Cevaplarımı verdim. Uygulayan çıkmadı.
Şimdi Kıbrıs Rum Kesimi NATO’ya tam üye olacak. Türkiye Cumhuriyeti Rum kesiminin tam üye olmasına ne diyecek? İmzayı atacak mı, yoksa 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin iki toplumun bir arada birleşmesi halinde ancak o zaman imza atacağım mı diyecek?
“Bir münasip zamanda, mesela saat 10’da, buluşalım Lefkoşe’de. Der gibi geldi bana!
Ne olursa olsun, gözaltına alınan, tutuklanan gençler hapishanedeler.
Gençleri içeriye atmak iktidarın politikasına destek verecek mi, bilmiyorum. 68 kuşağı ile başlayan demokrasi, hukuk, adalet denildiği zaman hapishaneler gönderilen son yer.
Bu çocuklarımız geleceklerinde bu izi taşıyarak geleceğe nasıl bakacak.
Ben 66 yaşındayım. Hapishaneden çıkan gençlerin karşısında söyleyecek tek sözüm yok. Gözlerimi aşağıya indirerek, içimden geçenler boğazımda kilitlenecek. Yapmayın dostlar. Atatürk ne dedi, “Ey Türk Gençliği”. Geleceklerini yemeyelim. Gurur duyalım.
Aynısını bir daha yaşamayalım!
Okurlarım, sevgiyle kalın. Hoşça kalın!