Türk kültürü dünyadaki en eski ve köklü kültürlerden bir. Türk tarihini araştıran ilim adamları Türk tarihinin başlangıcını milattan önce on iki bin ile on beş bin yıllarına kadar indirmektedirler.
En net bilgiler ışığında tarihte Türk milletinin kurduğu ilk devlet İskitlerdir. İskitlerden itibaren Türk milleti son değerlendirmelere göre 18 tane büyük devlet kurmuştur. Büyük okyanustan Atlas okyanusuna kadarki orta kuşağın tamamına hâkim olmuşlar ve hâkimiyeti altında bulunan milletlere adaletle hükmetmişlerdir. Bu bilgiler Türk tarihini araştıran gerek Batılı gerekse Doğulu bütün Türkologlar tarafından net bir şekilde bilinip kabul görmektedir.
Peki, binlerce yıl Türk milletine dünya hâkimiyetini sağlayan güç, unsur veya vasıf nedir? Nasıl oluyor da Memluküler Devletinin kurucusu Bey Bars örneğinde olduğu gibi bu milletin bir ferdi yabancı bir memlekete köle olarak bile gitse kısa sürede orada kölelikten azat olup bir askeri deha şeklinde ortaya çıkıyor, akabinde güçlü bir devlet kurabiliyor. Bu başarıların sırrı için birçok sebep sayılabilir. Mesela; teşkilatçılık, asker millet olma, cesaret, adalet, ileri görüşlülük, soya çekim vb. birçok vasıf söylenebilir. Evet, bu saydığımız vasıflar ve daha fazlası tarih boyunca Türk milletinin devlet kurmadaki başarısının sırları içerisinde ifade edilmekte. Lakin Türk milletinin devlet kurma ve cihan hâkimiyetindeki en önemli sır Türk ailesidir.
Tarihteki güçlü Türk devletlerini incelediğimizde temelinde güçlü bir ailenin olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle de devlet baba, vatan ana ve halk devlet babanın evlatları olarak görülmektedir. Bu üç kavram milletin bekasının sacayağı gibidir. Millet denen büyük aileyi ayakta tutan bu uç unsurdan birine halel geldi mi denge bozulur ve millet felakete uğrar. Hangi millet olursa olsun baba, ana ve evlatlardan oluşan aile, milletin bekası için sıkı sıkıya korunması gereken en önemli millet hazinedir.
Ülkemizde son birkaç on yıldan beri Türk aile yapısı büyük tehlike altındadır. Kadın cinayetleri, erkek cinayetleri, aile fertlerinin çocuklarına uyguladıkları şiddet, içtimai hayatta ve aile hayatında muhatapların birbirlerine karşı davranışlarındaki tahammülsüzlük, kâlesizlik, milli ahlaktan yoksunluk daha onlarca olumsuzluğun sebebi bizi biz yapan aile yapımızın çok ciddi yara almış olduğunun açık belirtileridir. Milletimizin temel taşı olan aile yapımızın ivedilikle tedavi edilmesi bekamız için en elzem husustur. Zira aile yapımız bu yaralardan kurtulamazsa en nihayetinde çürüyecektir. Ailenin çürümesi demek milletin sonunu getiren felaketin açık bir şekilde zuhur etmesidir.
Bu nedenle milletimizin bekasını güvence altına almak maksadıyla okullarda “Aile Bilgisi ve Manevi Değerlerimiz” dersi zorunlu olarak okutulmalı. Bu dersin içeriğinde tarih boyunca aile kavramının ne olduğu, sağlıklı bir ailenin vasıfları, Türk aile yapısının temelleri, aileyi aile yapan unsurlar, ailenin millet için önemi, aile fertlerinin birbirlerine ve yaşadığı toplumdaki insanlara karşı sorumlulukları, aileyi birbirine bağlayan maddi ve manevi unsurlar, aile içi edep gibi konular etkili aynı zamanda açık bir şekildeçocuklarımıza anlatılıp sevgi ile öğretilmeli. Bu konular aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işbirliğinde okullarda seminerler düzenlenerek bütünebeveynlere anlatılıp öğretilmeli. Milli Eğitim Bakanlı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işbirliğinde“Aile Akademisi” kurulup bu akademi evlenecek olan çiftlere “Aile Bilgisi ve Manevi Değerlerimiz”semineri sertifikası vermeli. Düğün yardımı sadece Aile Akademilerinden “Aile Bilgisi ve Manevi Değerlerimiz Sertifikası” almaya hak kazanan çiftlere verilmeli. “Aile Bilgisi ve Manevi Değerlerimiz Sertifikası”almak, nikâhta aranan şartlardan biri olmalı. Lakin bu proje “Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz.” düsturu ile uygulanmalı. Aksi halde kaş yaparken göz çıkarılır. Bu da iyi niyetle başlanılan çalışmayı millete zulmeden bir azaba çevir.
Hangi eğitim-öğretim olursa olsun en başarılı olanı sevdirerek eğitmek ve öğretmektir. Sevginin olmadığı yerde nefret başlar. Nefret ateşi her şeyi yakıp kül eder.
Sevginin sıcaklığı çölü, en çorak toprağı gül bahçesine dönüştürür.
Millet olarak geleceğimiz için bizi biz yapan atalarımızın o başarılı, güçlü, dirayetli, adaletli sevgi ve merhamet kaynağı olan aile ocağımızın köklerine inelim. Gelecek neslimize mutlu bir millet ve devlet bırakmak istiyorsak, aile eğitimimizi milletçe sevgi ile yapmaya mecburuz. Aksi halde büyük masraflarla, şatafatla kurulan aile kurumları kısa süre sonra sudan sebepler gösterilerek nefret tohumlarının ekildiği ayrılıkla neticelenmeye devam edecektir. Eğer çocuklarımıza baba merhameti, anne şefkati ile aile değerlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi öğretmezsek; kalplerini, gönüllerini manevi mücevherlerle donatıp süslemezsek; sosyal medyanın manevi saldırıları ile bizi biz yapan bütün değerlerimizle birlikte milletimizyok olacak.
Ya geçmişten geleceğe milli ve manevi değerlerimizin kaynağı aynı zamanda devamcısı olan ailemize sahip çıkıp güçlü millet, güçlü devlet yolarak geleceğe sağlam adımlarla yürüyeceğiz; ya da milletimizin, devletimizin manevi enerji kaynağı olan ailenin sönmesi ile yok olacağız. Türk ailesi var oldukça milletimiz ve devletimiz daim olacaktır.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy,
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.”diyerek İstiklal Marşımızda milletimizin bekasını aile ocağının tütmesine bağladığını unutmayalım. Aynı zamanda bu dizeler ailenin varlığını milletimizin varlığı için ne kadar mühim olduğunu en güzel anlatan dizeler desek yerindedir.
Hâsılı kelam milletin bekası ailenin varlığında saklı.
Var olmak istiyorsak ailemizi saklayalım
Dr