OĞUZ UÇAR

Tarih: 18.03.2025 10:46

ATATÜRK BU MİLLETİN GÖNLÜNDE

Facebook Twitter Linked-in


Bugün 18 Mart…

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 110. Yıldönümü.
Bir başka ifade ile, tarihin yeniden yazıldığı, Türk’ün kaderinin döndüğü gün bugün. 

İşte böyle önemli bir günde, yedi düvele diz çöktüren, bu toprakları bize “vatan” olarak bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnet ile anıyorum. Onların manevi huzurlarında saygı ile eğiliyorum.

* * *
Malumunuz, ramazan ayındayız.
Oruçların tutulduğu, duaların yapıldığı, yardımlaşmanın doruklara ulaştığı bir ay…
Biliyorsunuz ki; Bizim dinimiz komşusu açken, tok yatanları ve gösterişle yardım yapanları ayıplıyor.

Komşu deyince önce ihtiyaç sahibi akrabalarınızın, sonra da diğer yakın komşularınızın karnını doyurun diyor. Yapacağınız yardıma gelince de “Sağ elinizin verdiğinden, sol elinizin haberi olmasın” deniliyor. 

Peki, bizlere sık sık telkinde bulunan din adamlarımız ne yapıyor?

Şimdi sıkı durun!.. 
Yaptıkları yardımların basın aracılığı ile reklamını yapıyor!

İşte basına yansıyan o haberde, “Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), ramazan ayı dolayısıyla Etiyopya'da ihtiyaç sahibi 35 bin kişiye gıda kolisi, iftarlık ve bayramlık kıyafet desteği sağladı” diye yazıyor.

Haberin devamında da şöyle deniliyor:

“Addis Ababa Din Hizmetleri Müşaviri Yaşar Cuhadar da yaklaşık 15 yıldır Etiyopya'da Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV olarak insani ve hayır hizmetlerini yerine getirdiklerini belirtti.

Etiyopya'nın başkenti başta olmak üzere, Beni Şangul, Oromia, Amhara, Afar, ve Tigray bölgelerine yardım yapıldığını anlatan Cuhadar, mülteci kamplarında, yetimhanelerde ve Kur'an kurslarında da 5 bin kişiye iftar desteği sağladıklarını kaydetti.

Ramazan ayı dolayısıyla Etiyopya'da ihtiyaç sahibi 35 bin kişiye gıda kolisi, iftarlık ve bayramlık kıyafet desteği sağlamayı planladıklarını bildiren Cuhadar, ihtiyaç sahibi 5 bin 800 aileye gıda kolisi dağıttıklarını ve 3 bin çocuğa bayramlık kıyafet desteğinde bulunduklarını belirtti.”

Haberi okuduktan sonra aldıkları maaş ile ay sonunu göremeyen, açlık sınırı altında yaşamaya mahkum edilmiş emeklilerimiz ile pazar yerlerinden atık sebze ve meyve toplamaya çalışan  ulaşmaya çalıştıklar gözümün önüne geldi.

Diyanet yetkilileri bindikleri zırhlı makam otolarının siyah camlarından bizim gördüklerimizi görmemiş olacaklar ki, Afrika’ya açılmışlar. Görmüş olsalardı, herhalde onlara da yardım ellerini uzatırlardı(!) Önce kendi insanlarımıza yardım paketlerini ulaştırırlardı.

Neredeyse 3 bakanlığa verilen bir bütçe ile Din Hizmeti (!) verenlerin bu ülkenin fakirinden fukarasını görmeyip, Afrika’ya yardım etmelerini içime sindiremedim. 
Hele hele o yardımların basın aracılığı ile reklamınının yapılması ayrı bir ayıp!

* * *
Bu ülkede eskiden mübarek gecelerde okutulan mevlidlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah arkadaşları’da anılır, onlar için de dua edilirdi. Nedense(!) son yıllarda bundan da uzaklaşıldı. Atatürk ve Silah arkadaşları adeta görmezliğe gelinmeye başlandı.

İşte Atatürk’ü görmezden gelmeye çalışan o kafalara, Orgeneral Asım Gündüz’ün Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir hatırasını aktarmak istiyorum:

Orgeneral Asım Gündüz, bu hikayeye “Yenmeyen tavuk” ismini vermiş. 
Gündüz Paşa şöyle anlatıyor;

Sakarya Meydan Savaşı'nın yapıldığı son savunma hattı Duatepe’de düşmanı yenmiştik. Hepimiz mutlu ve gururlu şekilde akşam yemeğini bekliyorduk. Kolordu Kurmay Başkanı Hayrullah Fişek,Atatürk ve yanındaki komutanlara akşam yemeği olarak, bir cılız tavuk ile dört beş dilim esmer ekmekten oluşan sofra hazırlatmıştı. 

Komutanlar da askerler gibi bir gün öncesinden beri açtı. 

Atatürk, önlerine getirilen tavuğu görünce, Kazım beye dönüp sordu;
- Erlere yiyecek ne verebildiniz? 

Kazım bey şaşırdı, O da Kurmay Başkanına dönerek;
- Hayrullah bey, erlere ne verebildik? Dedi.
- Efendim, dün sabah tedarik ettiğimiz buğdayı kavurmaları için birliklere dağıtmıştık!..

İşte bu sözleri duyan Mustafa Kemal Paşa’nın mavi gözleri kısıldı, kaşları çatıldı. Yay gibi yerinden fırlayan Atatürk, tavuğa el atmadan yürümeye başlayınca, bizler de kendisini izledik. O gece ne tavuktan, ne de o ekmekten bir dilim yiyemedik. 
Hepimiz aç yattık!

İşte mevlidlerde bir duayı esirgediğiniz Başkomutan Atatürk…
Askerlere de aynı yemek verilemediği için kendisini aç bırakabiliyor. 
Sizler istediğiniz kadar onu ve silah arkadaşlarını mübarek gecelerde “yok” saymaya devam edin! İstediğiniz kadar Ayasofya’dan kılıç sallayın!

Atatürk bu milletin gönlünde, ya siz neredesiniz?


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —