Bakmak ve Görmek.. Çokça bilinen ama üzerinde az düşündüğümüz konulardan biridir bakmak ve görmek arasındaki fark… Bir ressamın bizim baktığımız yöne bakarak göremediklerimizi çizmesi, bir fotoğrafçının her gün baktığımız bir yerin sıra dışı bir görüntüsünü yakalaması bizi hep şaşırtır.Bir mecliste Mevlana’ya bakmakla görmek arasındaki fark nedir?” diye sual edilince “Senin baktığına herkes bakıyor fakat görebildiğini herkes görebiliyor mu? Diye cevap vererek aradaki farkı veciz bir şekilde anlatmış büyük mütefekkir.. Geçtiğimiz günlerde Dünya tarihinde ilk defa insan ve kadın haklarından bahseden belgeler başlığı altında yayımlanan bir yazıya denk geldim. Magna Carta vb. Tarihi en eski 13.Yy dayanan birkaç belgeyi örnek vererek meselenin ele alınmış olmasına bir hayli şaşırdım doğrusu... Dünya tarihini inceleyip bu hatayı yapmak tam da bahsettiğimiz gibi bakmak ve görmek arasındaki farkı gösteriyor... Kur'an-ı Kerim'de insanın yaratılışından bahseden ayetlerde hz. Adem ve hz. Havva'nın aynı özden yaratıldığı dolayısıyla kulluk ve insanlık açısından erkek ve kadının aynı ve eşit olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de pek çok yerde kadın ve erkeğin birbirine karşı sorumlulukları,miras hakları, mal sahibi olma vb. Temel insan haklarının pek çoğu zikredilmektedir. Hadis-i şeriflerde ise bu kavramlar daha detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu sayede insanlığını kaybetmiş toplumların hakim olduğu bir Dünya'da insan hak ve hürriyetinin korunması İslam medeniyetlerini diğer toplumlardan ayıran en temel özellik olmuştur. Hak kavramının adının bile duyulmadığı, kadın-erkek sınıf ayrımının olduğu, insanın köleleştirildiği, kadınların özel zamanlarında lanetli kabul edilerek evlerden ve sofralardan uzaklaştırıldığı karanlık ve cahil bir Dünya'da 632 yılında son hac ibadeti esnasında tüm ümmetine seslenen hz.peygamber, insan hak ve hürreyitini, köleliğin yanlış olduğunu ve eşlerimizin bizlere Allahın emaneti olduğunu ilan ederek bazılarının görmek istemediği bir şekilde bu konuda öncü olmuştur. Sonuç olarak insanı en şerefli varlık olarak yarattığını beyan eden Cenab-ı Hak insan onuru ve şerefinin varlığını koruyabilmesi için tevhîd dininin esaslarını insanlık tarihinin her döneminde peygamberleri ve onlara verdiği mübarek vahyi ile desteklemiştir. Hak ve hürriyetin son birkaç asırda Dünya'da batıl zihniyetlerle ilk defa ortaya çıktığını zannetmek Dünya tarihine bakıp doğruları görmemektir. Herdaim hakkı ve hakikati görmek ümidiyle.. Selâm ve muhabbetlerimle... Mustafa Taha Çıtlık