“TESLİMİYETÇİ SİYASİLER”DÖNEMİNDE…ADI BİLİNMEYEN O KADAR ÇOK VATANSEVER BEDEL ÖDEMİŞTİR Kİ.
CENAZELERDE… “ALKIŞLI UĞURLAMA” ALKIŞKANLIĞININ BAŞLAMA KAYNAĞI…
Bir zamanlar “millet-i sadıka” dediğimiz Ermeniler, işgalci Rus ordusuyla işbirliği yapması sonucu, ilk Ermeni isyanı Sason’da meydana geldi ve masum Anadolu Türk halkına katliam yapmaya başladılar..
Osmanlı Hükümeti harp döneminde alınabilecek “barışcı tedbirlerden” biri olan geçici sevk ve iskan kanunu’nu (tehcir) çıkarır.
Bunun üzerine bir kısım Ermeniler, ülkenin güvenli bölgelerine özellikle Suriye/Lazkiye ve Lübnan/Beyrut’a gönderilir
Bu kanunun gereğini uygulayan Türk yöneticileri mahkemeye verilir, önce suçsuz bulunurlar.
Ancak İstanbul’un işgal edildiği, Damat Ferit Paşa’nın işbaşında bulunduğu bir ortamda, İngilizlerin baskısıyla uygulanan “kurban arama” sonucunda, Türk yöneticileri hakkında yeniden soruçturma açılır.
İtilaf devletlerinin kontrolündeki İstanbul’da Ermenileri göç ettirmeye zorlama suçu bahane edilerek vatanseverler her yerde aranır. Yargılamalar bir “Ermeni intikam hareketine” dönüşür.
Daha sonra Atatürk ve silah arkadaşları hakkında da idam kararı verecek olan NEMRUT MUSTAFA Divan-ı Harbi, Ermeni “yalancı şahitlerin” delaletiyle Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey hakkında İDAM kararı verir.
Bu İngiliz uşağı Nemrut Mustafa Divan-ı harbi bana hep Yassıada ve Mamak’taki ABD ve AB uşağı mahkeme heyetini hatırlatıyor.!
Biz konumuza dönersek verilen hüküm Beyazıt Meydanında yerine getirilir. Kemal Bey idam sehbasında son sözlerini söyler, etkileyici bir konuşma yapar, yazılı vasiyetinide rahmetli ülkü şehidimiz Mustafa Pehlivanlıoğlu gibi yetkililere teslim eder.
Rabbimin babalara ve annelere verdiği “MERHAMETLE” evlatlarını düşünür;
“ÇOCUKLARIMI ASİL TÜRK MİLLETİNE EMANET EDİYORUM…EMİNİM BU KAHRAMAN MİLLET GEREĞİNİ YAPACAKTIR.” der ve haykırarak devam eder…Der ki; “ECNEBİ DEVLETLERE YARANMAK İÇİN BENİ ASIYORLAR… BÖYLE ADALET OLMAZ.!
Şehidimizin idam edilmeden önce davudi ses tonuyla ve duygusal bir şekil de milletine seslenmesi haykırması halkı hıçkıra hıçkıra ağlatır.!
Bu durum Beyazıt meydanını bir matem havasına büründürür amma şehidimizin haksız idamı Ermenilerin idam karşısında ALKIŞ tutmaları Kemal Bey’i “MİLLET KAHRAMANI” mertebesine yükseltir. Şehidimizin cenazesi Türk gençlerinin muhabbetli kollarına bırakılır. İntikam yemini edilir.!
Kemal Bey'in idamı milletin uyanışında büyük bir adım olmuştu.
Cenazesine katılan binlerce kişi İtilaf Devletleri ile antlaşmanın mümkün olmayacağına ve tek çarenin bir İSTİKLAL HARBİ olduğuna inanmışlardı.
Yıllar önce TERCÜMAN Gazetesinde rahmetli Ahmet KABAKLI Hoca’dan okumuştum…Türk halkı cenazeye ağlarken…Ermeniler idam sonrası İstanbul Hükümetini alkışlamışlardır. Takdir ve sevinçten.! Bu ilk davranış daha sonra Ermeni cenazelerinde gelenek adet olmuştur.
Dini ve milli geleneğimizde cenazeye
alkış yoktur! Son yıllarda ortaya çıktı.
Alkış sevinç tezahürüdür. Cenazeyle bağdaşmıyor. Cenazeyle çelişiyor.
Şimdi de özellikle Nişantaşı’nda Teşvikiye Camii’nden kaldırılan cenazelerde bu adet nedense devam etmektedir. Sessizce fatiha okumak ve tekbirle cenazeyi götürmek zormu.?!
Bu nasıl müslümanlık efendiler.!
İngilizlere hoş görünmek, yaranmak maksadıyla gerçekleştirilen idam;kamu vicdanını derinden yaralar ama çok önemli sonuçları da beraberinde getirir.
Boğazlıyan kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in idamı müterake döneminde İstanbul’da ortaya çıkan ilk protesto gösterisi, idam sehbasındaki siyasi vasiyeti niteliğindeki son sözleri de “milli bilincin kıvılcımı” olur ki Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK her zaman şehidimizi rahmetle ve takdirle andığı gibi çocuklarına TBMM’inde çıkardığı kanunla şehidimizin evlatlarını MUHANNETE MUHTAÇ ETMEMİŞTİR.!
“FERTLER ÖLÜR,TÜRK MİLLETİ YAŞAR.!” diye darağacından haykıran Boğazlıyan kaymakamı Şehit Kemal Beyin kabri nur, ruhu şad, mekanı cennet olsun inşaallah.
Şehidimizin asılmasında önemli rol oynayan ve 2.Dünya Savaşı’ndan sonra “süper devlet” olma özelliğini kaybedip küçülen İngiltere payidar olmasın ve “İngilizlerin köpeği” Yargıç Nemrut Mustafa’ya ve “adından” dolayı din adamı sanılan aslında Adliye Nazırlığı müsteşarı olan, İngiliz ajanı Kuva-i milliye karşıtı, Ömer Seyfettin’in dediği gibi “PİÇ” Sait Molla gibi ecnebi devletlere yaranmak için “Vatanın Has Evlatlarına” kıyan vatansızlar cennet yüzü görmesinler inşallah.
“TESLİMİYETÇİ SİYASİLER”döneminde adı bilinmeyen o kadar çok vatansever bedel ödemiştir ki.
O gün İngiliz hizmetkarları olanlar bugün ABD ve AB hizmetkarları olarak vatanımızda halen mevcutturlar.
Atatürk’ün “Hangi İstiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin.? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.” diye başlayan ifadelerinden ders ve ibret almak gerekir.
ABD İle “dostluk” yapılabileceğini sananlar tarihe, geçmişe dikkatli bir göz atmalılar. İttifak belgelerinde yer alan “ebedi ve sarsılmaz dostluk” cümleleri son yıllarda ne kadar geçersiz olduğunu muamma değildir.
ABD yönetiminde ister Cumhuriyetçiler olsun ister Demokratlar olsun 100 yıla yakındır Başkan Wilson’dan beri ABD’li yetkililerin devlet politakası;
Türkiyenin kalbinden M.Kemal Atatürk’ün İstiklal savaşında yaktığı “KUVAY-İ MİLLİYE RUHUNUN” silinmesini istemektedirler.!
Şahsi istikballerini, Milletimizin yüce istikbali önünde tutanlara YAZIKLAR OLSUN.!
Güçlü bir milli İrade varken çözüm yollarını Londra’da, Washington’da, Tel-Aviv’de arayanlarada YAZIKLAR OLSUN.!
Dün İngiltere ve Haçlı Avrupa Atatürk’ü Türk Milletinin gözünden düşürmek için her türlü iftirayı atarken bugün ABD ve AB “milli ve yerli” olan değerli insanlara ve kurumlara cephe almış durumdadır.
Dünyanın kilit taşının üzerinde oturuyoruz. Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.
ABD ve AB kemiğini yalayanlar
bilsinler ki…
ARTIK ANADOLU TÜRK’E
DAR GELİYOR.
Aziz Türk Milletinin Kaymakam Kemal Bey misali;
“Sofraya yürür gibi sehpaya geçmişte yürüyen ve yürüyecek” yüzbinlerce dava adamları da mevcuttur Allah’ın izniyle.
Yarın 10 Nisan…
Suçsuz yere idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’e/Şehidimize/Ülküdaşımıza Allah rahmet eylesin.
Nezd-ilahi’de makamı âli olsun inşallah.
Gökalp Şentürk