Bulgaristan Ulusal Radyosu (BNR) çatısı altında faaliyet gösteren bir programda, gazetecilik kisvesi altında sergilenen ırkçı nefret söylemi, sadece etik dışı bir davranış değil; aynı zamanda kamu vicdanına, birlikte yaşama kültürüne ve demokratik değerlere karşı işlenmiş açık bir suçtur.
"Hristo Botev" programının direktörü Kin Stoyanov'un "Beni Türkler gibi yapamazlar" diyerek sarf ettiği sözler, bireysel bir önyargının ötesinde, açıkça bir halkı aşağılamayı, bir etnik topluluğu tembellikle suçlamayı, tarihsel gerçekleri çarpıtmayı ve nefretin zeminini yayında meşrulaştırmayı amaçlamaktadır.
Bu, bir "anı" değil; toplumlar arası barışa atılmış bir zehirli oktur.
Mikrofonun arkasına saklanarak zehir saçmak, düşünce özgürlüğü değil; nefretin propaganda edilmesidir.
"Çayı kestikleri o elle başka şeyler yaptılar" gibi ifadeler, sadece edepsizlik ve arsızlık değil; halklar arasında düşmanlığı körükleyen, sosyal barışı sabote eden bir zihniyetin dışa vurumudur.
Bu, basit bir gaf ya da kötü bir espri değil, açıkça ırkçılıktır. Üstelik bu laflar, kamu kaynaklarıyla finanse edilen bir yayın organında, halkın vergileriyle maaş alan bir kişinin ağzından çıkmaktadır.
Bu durum, kamu görevi suistimali ve nefret suçunun kamu eliyle yaygınlaştırılması anlamına gelir.
BNR Yönetimi'ne soruyoruz:
Bu aşağılık sözlerin ardından nasıl hâlâ suskun kalabilirsiniz?
Toplumsal barışı dinamitleyen bu şahsiyetin görevine son vermek için daha ne bekliyorsunuz?
Bulgaristan’da kamu yayıncılığı, halkları birbirine düşman eden bir mikrofon mu olacak?
Bu tür ifadeler karşılıksız kaldığında, yarın nefret eylemleri için cesaret kaynağı olur. Bugün bu zehri ekrana taşıyan kişi, yarın linçin önünü açabilir. Bu bir görüş değil, suçtur. Ve bu suça sessiz kalan herkes, onun ortağıdır.
Tarih, bu tür çirkinliklere sessiz kalanları da yazar…
Ya insanlık onurunun, birlikte yaşama ahlakının safında yer alacaksınız ya da utanç verici bir ırkçılığın yanındaki kara leke olarak anılacaksınız.
Unutmayın:
Türkler gibi olamazsınız, çünkü Türkler utanmayı bilir.