Dr. Özcan Kars


Can’ın Özünden-23 / İçsel Bakış-9/ Hiç Ya da Çok Olmak

Hiç Ya da Çok Olmak…



Öğrenmeye Açık Olmak*
“Zengin ve tanınmış bir üniversite Hocası, adından çokça anılan bir bilgeyi ziyarete (onu tartmaya / sınamaya) gitmiş. İçeri girer girmez başlamış kendisini tanıtmaya; bir bir ünvanlarını, neler yaptığını sıralamış. Bilge bir ara misafirinin hatrını sormak için araya girse de Hoca kaldığı yerden kendisinin ne kadar önemli buluşlar yaptığını, hangi dersleri verdiğini anlatmaya devam etmiş. Bilge Hocaya fırsatını bulup, “çay içer misiniz?” diye sorunca (kahve olmadığına üzülüp, çaya burun kıvırarak) zoraki “olur” demiş. Bilge Hocadan yaşça ileri olmasına rağmen çevik hareketle yerinden kalkıp, ocağın üzerindeki porselen demlik ve fincanı getirmiş.  Hoca büyük bir iştahla kendini anlatmayı sürdürürken, Bilge çayı fincana doldurmaya başlamış. Bir gözü Hocada bir gözü fincanda doldururken, çay fincandan taşıp yere dökülmeye başlayınca, Hoca; biraz da gergin bir şekilde; “görmüyor musunuz, fincan doldu taştı, yere dökülüyor” deyince; Bilge cevabı yapıştırmış: Tıpkı senin gibi, yeni bilgiyi koyacak yerin yok. Sana nasıl bir şey öğretebilirim ki?”
(*Cengiz Erşahin, Bilgelik Öyküleri,  Tutku Yayınları, 2013)
Ülkemizde her şeyi çok bilen ne kadar da çok kişi var değil mi?…

Dur, dinlen ve dinle… Etrafında olan biten şeylerin sana göstermek istediği bir şey vardır belki? Wellness Sektöründe Danışmanlık yaptığım Kızılay’daki eğitim ve tanıtım ofisimizin altında bir bilgisayar tamircisi var. Reklam tabelasında şu cümle var: “Bilgisayarınız belki de size bozulmuştur!!!” Çok yaratıcı ve espirili bir yaklaşım… 
...
“21. Yüzyılda “haz ve hız” arasında sıkıştırılmış yaşarken, durmak, nefes almak niye aklımıza gelmez ki? Sadece bilgisayarımız değil belki çevremizde bize bozulan başkaları da vardır. Lütfen etrafınıza karşı duyarlı olun, tebessüm genel yüz ifadeniz içinde çoğunlukla taşıdığınız bir şey olsun. Kaşlarınızı çatıp gezerseniz, oluşacak kırışıklığı gidermek için bir çözümümüz olsa da sizlere böyle gezmenizi önermiyoruz.  

Günlük yaşamınızda kendinizi “daha iyi” hissetmek için ne / neler yapıyorsunuz? Hergün metroya binmek için yürüyorum. Durağa yakın küçük bir park var. Bazı günler orta yaşlarında bir kadın kedilere kuru mama bırakıyor. Bugün yaşça ilerlemiş bir büyüğümüz elindeki 5 litrelik su şişesinden su kaplarına kuşlar ve sokaktaki diğer canlar için su dolduruyordu. Ben mi ne yapıyorum? Ben güzergahımda araba yolundaki cam şişeleri kaldırımdaki ağaç diplerine bırakıyorum. Kafamı kaldırım bayrak direklerindeki Türk Bayraklarına bakıyorum. Uygun koşullarda olmayanlar için telefon ediyorum, gidip yönetimle konuşuyorum. Kaldırımlardaki görme engelli yolunu kapatan elektrikli “martıları” kaldırıp kenara çekiyorum. Engellilerin geçişini engelleyen park etmiş araçların fotoğrafını çekip, kendi sosyal medyamda ifşa ediyorum. Bir çok kişi belki de bana “bırak bu boş işleri” diyor. İçten içe kırılıyorum ama onların bundan haberi yok ki, hatada ısrar ediyorlar. Gel de “ kişisel ve toplumsal iyilik – esenlik halini (wellness)” yüksek tut.  . İnsanın iyilik halini artırmak için spor, yoga, doğa yürüyüşleri, güzellik ve SPA merkezleri, beslenme danışmanlığı, yaşam koçluğu ve daha pek çok girişimi kendisi için yapıyor da, çevresi için daha fazlasını yapmak gerekmez mi?
...
Baştaki hikayemiz aklınızda mı? Unuttuysanız tekrar okuyunuz. Akıl danışmaya giden Hoca ile bir benzerliğiniz var mı? Yaşam içerisinde bizlere o kadar çok söylendi ki; “sen yaparsın, her şey senin için, gemisini kurtaran kaptandır, önce can …” Bu söylenenleri bağlamından koparıp sadece bu kısmına odaklanırsak “egomuz” şişmeye başlar. “Süper egonun” bize söylediklerini kendi kulaklarımız duymaz olur da, “dürtülerle (İD)” tepki vermeye başlarız. 

Bilgisayar oyunları ve programlarında versiyonlar vardır. 1.0’dan başlar devam eder. Endüstride 4.0 / 5.0 konuşulurken, eğitimde niye henüz 2.0’dayız? Sıkı durun, kaç yaşındasınız bilmem, ama yaşadığınız süre boyunca kendinizi “up-grade ettiniz mi? / güncellediniz mi?”. Yoksa “kardeşim ben neysem oyum” diyenlerden misiniz? Kişisel farkındalık konusunda bir öz-değerlendirmeniz var mı? Farkında mısınız, hayat her geçen gün bizi hatırlamak istemediğimiz sona bir adım daha yaklaştırıyor. İmam son soruyu sorduğunda; “nasıl bilirdiniz” diye, neler duymak sizi mutlu ederdi? Bugün bir fırsatın varken kendini güncelle, “fabrika ayarlarına dön” (Sinan Canan Hocanın İFA – İnsanın Fabrika Ayarları konusundaki üçlemesini okuyabilirsiniz). Düne göre bugün daha gelişmiş versiyonunuza ulaştıysanız, bugün dünden farklı ne yapıyorsunuz?   

Kendimiz olmak çok kolay değil. Tarz sahibi olmak, biz diğerlerinden ayıran özelliklerimizle toplumdan yer sahibi olmak çok kolay değil. Herkes bir diğerine benzemeye çalışırken, “idol / örnek / rol-model” aldığımız kişiye benzemeye çalışırken, kendimiz bile olamamak, sahicilikten yapmacıklığa kaymak. İnsan kendisine bile tahammül edemez… İlerleyen yazılarımızda belki daha derinlemesine girerim bu konuya. Sizin de ilginizi çeker belki, kütüphanemde olan bir kitabı sizlere önereyim: “O. İlter Akınoğlu, Hiç ya da Çok Kendiniz Olmak, Fide Yayınları, 2011”.  
Hiçlik tasavvufta yüce bir makam olmakla birlikte, Yunus Emre Hazretleri gibi kadılığı bırakıp, ormandan odun çekerek hiçliğe ererek, bugün bizlere kadar ulaşan dizeler yoldaşınız olsun… Varlık alemine girmeden yokluk / hiçlik aleminde hiç olmayı başaran kişileri çevrenizde ararsanız, onların sizlerden çok da uzak olmadığını görürsünüz… 

Değerli dostum Şair Mehmet Fatih Koşan beyin dizeleriyle devam edelim;
senin gözünden sen*
bazen geri çekilmeli insan
dışarıdan bakmalı dünyaya
ve hatta önce kendine
boğulmamak için nefeslenmeli
dinlemek için susmalı
dinlenmek için durmalı
görmek için bakmalı
bazen bir tepenin üstünden seyretmeli dünyayı,
açmalı semaya avuçları
gözler kapanmalı
yüreğiyle konuşmalı 
(*Bir Yemin Gibisin, Sinada Yayınevi, 2022)
…   
Kuran- Kerim’den Maide Suresi 105. Ayette;
“Ey iman edenler! Siz kendi halinizi düzeltmeye çalışın! Zira siz doğru yol üzere olduğunuz sürece sapıklığa düşenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüşü yalnızca Allah’a olacak ve O, yaptıklarınızı size bir bir haber verecektir..”
Peygamberimizin (S.A.V.) Hadislerinde;
Kibir insanı zalimler arasına sokar (Tirmizî, “Birr”, 61); cehennemliklere mahsus başlıca kötü huylardan biridir (Buhârî, “Edeb”, 61; Müslim, “Cennet”, 47). Kıyamet gününde kendini beğenmiş kimseler Hz. Peygamber’den uzak kalacaklar (Tirmizî, “Birr”, 71), böbürlenip çalım satanlar Allah’ın ilgi ve merhametini kaybedeceklerdir (Buhârî, “Libâs”, 1, 2, 5; Müslim, “Libâs”, 42-48). Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremeyecektir (Müslim, “Îmân”, 147; Ebû Dâvûd, “Libâs”, 26) https://islamansiklopedisi.org.tr

Canın Özünden, Can-ı Gönülden … 
Sağlıklı ve topluma faydalı afiyet içinde günler geçirmeniz dileğiyle, saygı ve selamlarımla...
   
Dr. Özcan Kars / drozcankars.yenibaskent@gmail.com / @drozcankars
 

BATI ÜLKELERİNDEN NETANYAHU İÇİN TUTUKLARIZ AÇIKLAMASI

ULUSLARASI CEZA MAHKEMESNDEN NETANYAHU İÇİN TUTUKLAMA KARARI

RUSYA NÜKLEER DOKTRİNİNİ GÜNCELLEDİ

BAŞKAN ERDOĞAN'DAN G-20 DE GAZZE MESAJI

İRAN'DA TÜRKİYE VE SURİYE'NİN NORMALLEŞMESİ UMUDU

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BEN HALA ESED' DEN UMUTLUYUM

ABD'YE SOYKIRIM KINAMASI

COP 29 İKLİM KONFERANSINDAN START

KREMLİN'DEN YALANLAMA

DIŞİŞERİ BAKANI FİDAN: UNRWA'YA DESTEK İÇİN BİR KAMPANYA BAŞLATMALIYIZ

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 11 10 0 1 21 31
2.Fenerbahçe 11 8 1 2 18 26
3.Samsunspor 12 8 3 1 11 25
4.Eyüpspor 12 6 2 4 7 22
5.Beşiktaş 11 6 2 3 9 21
6.Göztepe 11 5 3 3 6 18
7.Sivasspor 12 5 5 2 -3 17
8.İstanbul Başakşehir 11 4 3 4 3 16
9.Kasımpaşa 12 3 4 5 -3 14
10.Konyaspor 12 4 6 2 -6 14
11.Antalyaspor 12 4 6 2 -9 14
12.Rizespor 11 4 6 1 -9 13
13.Trabzonspor 11 2 3 6 -2 12
14.Gazişehir Gaziantep 11 3 5 3 -3 12
15.Kayserispor 11 2 3 6 -5 12
16.Bodrum FK 12 3 7 2 -6 11
17.Alanyaspor 11 2 5 4 -5 10
18.Hatayspor 11 1 7 3 -8 6
19.Adana Demirspor 11 0 9 2 -16 2

YAZARLAR