Dr. Özcan Kars

Tarih: 26.11.2024 09:19

Can’ın Özünden8-2 / Sosyal Bakış-10/ Sosyal Aile

Facebook Twitter Linked-in

ev*
evlerin de bir kalbi vardır
onlar da nefes alır
onlar da mutlu olur
onlar da ağlar
duvarları konuşur
kapıları kızar
yerleri üşür
pencereleri üzülür
evlerin de kalpleri vardır
içindekiler gibi
içinden geldiği gibi
Mehmet Fatih Koşan
(Bir Şiir Gibisin, Sinada Yayınevi, 2022, Değerli Şair dostum M.F. Koşan’a paylaşım izni için teşekkür ederim)

Devletler ve toplumlar için ailenin önemi, başta anayasa ve yasalar olmak üzere hem yasal düzenlemelerinden hem de toplum içerisindeki uygulamalardan kolayca anlaşılabilir. Devletler Anayasalarında, Medeni Kanunlarında, doğrudan ailenin korunmasına ilişkin yasalarda, ceza kanunlarında ve diğer yasal düzenlemelerde konuyu ele almış durumdadırlar (Bu yazının en alt kısmında ülkemizdeki yasal düzenlemelere ilişkin kısa bir bilgi bulabilirsiniz).

Aile olmak, aile bağları, sel gider kum kalır misali…
Aile bir yandan önemi korurken, günümüzde kamuoyuna yansıyan şiddet ve cinayet haberleriyle birlikte, “aile ortamının bireyler ve toplum açısından” yeniden aslında sürekli gözden geçirilmesi gereken dinamik bir gündem olduğu da ortaya çıkmış oldu. 

“Aile Yaşam Döngüsü” denilen sürecin aşamalarının her hangi bir yerinde / döneminde sorunlar yaşanabilir. İşte bu kriz ya da risk durumlarında bir bütün olarak aileye ve aile içindeki bireylere kimler, hangi kurumsal yapılar ne oranda destek verebiliyorlar?
- Anne – babanın evlenmesi
- Anne ve babanın çalışma hayatı içindeki yeri
- Eşlerin aile yaşantısı
- Doğum (herkes bir aile ortamında dünyaya gelemeyebiliyor.)
- Bebeklik ve çocukluk dönemi
- Okul öncesi ve okul dönemi
- Hastalık, uzun süreli tedaviler, ayrılıklar
- Kardeşin / kardeşlerin doğması (tek çocuklu aileler de mevcut)
- Ergenlik dönemi
- Üniversite eğitimi
- İşe girip kendi düzenini kurma
- Çocukların evlenerek kendi çekirdek ailelerini kurmaları
- Anne ve babaların yeniden çekirdek hale dönmesi
- Hastalıklar
- Eşlerden birinin ölümü
- Yalnız yaşayan kişiler ve sosyal destek sistemi
- Ölüm ve ailenin dağılması 
Bu döngünün herhangi bir yerinde yaşanan riskler, krizler, ayrılıklar, göç, savaş, deprem, sel gibi olağan üstü durumlar sonrasında ailede dağılma, boşanma, madde bağımlılığı, suç ve sonrasındaki sosyal tedavi aşamaları…
Demem o ki, aile tek düze sıradan bir yaşam değil, yaşamın kendisi gibi sürprizlerle dolu dinamik bir süreç.

Şimdi sizlerden ricam önce kendi çekirdek ailenizi düşünün, sonra içine doğduğunuz sonra içinde büyüdüğünüz ailenizi düşünün, lütfen. Aileniz ne kadar “sosyal”di? Sosyal yani etrafıyla ilgili, aile üyelerine, akrabalarına, çevresine ne kadar “hayırlı” ve “ilgili” bir aileydi? Bir ailenin sosyal durumu şüphesiz içindeki aile üyelerinin sosyalleşmesinden bağımsız değildir. Ancak tek tek her bir ailenin sosyalleşme durumuna bakıp aile hakkında genel bir yargıya da varamayız. Demem o ki dostlar, ailelerimiz bizi sosyalleştiren ya da sosyalleşmemizde en temel faktörlerin başında gelir.

Önceki yazılarımda değindiğim gibi, aile pek çok bireysel ve toplumsal ihtiyacın ilk karşılandığı “sosyal / toplumsal kurum”dur. Ailenin kurumsal yapısı “parmak izi” kadar özel ve özgündür (bence). Bir ailede temel / vazgeçilmez fizyolojik ihtiyaçlar karşılanabiliyor mu? Her bir aile bireyi, komşular, yakın çevre aileden yana emin mi? Ya da aile içindeki çocuklar, kadınlar, özel gereksinimli bireyler, yaşlılar her anlamda “güvenlik” içindeler mi? Can ve mal güvenliği sağlanabiliyor mu? (Maalesef Narin cinayeti, Sıla bebeğin ölümü ve İzmir’deki son yangında ölen çocuklar, evlerde işlenen cinayetler …) Aile içinde her bir birey kendisini içinde bulunduğu aileye ne kadar ait hissediyor? Ailede, aidiyet ve sevgi ihtiyacı ne oranda karşılanıyor? Aile üyeleri temel insani değerleri aile içerisinde ne oranda içselleştirebilmişler, özümsemişler ve yaşamlarına aktarabilmişler? Ailenin her üyesi kendisini değerli hissediyor mu? Ve ihtiyaçların zirve noktası: Kendini Gerçekleştir(me)… Aile üyeleri için aile ortamı kişinin kendisini gerçekleştirmesi için yeterli destekleri sunmakta mıdır? 

Doğal Cüceloğlu İletişim Donanımları kitabında; İnsanoğlu varoluşunu bu beş soruyla aile ilişkilerinde, aile üyeleri birbirini;
1) Kaale alıyorlar mı? Umursuyorlar mı? Dikkate alıyor mu?
2) Kabul ediliyorlar mı? Olduğu gibi, yargılamadan kabul ediyorlar mı?
3) Değerli hissettiriyorlar mı? Vazgeçilmez ve eşsiz olarak görüyorlar mı?
4) Yeterli buluyorlar mı? Becerikli, bir şeyler yapabilecek güçte görüp yapabileceğime güveniyorlar mı?
5) Sevilmeye layık görüyorlar mı? Özleyip, birlikte zaman geçirmek istiyorlar mı?
...
Ailelerimiz ne kadar sosyal? Sosyal olmanın gereği zaman ayırmaktır. Emek vermektir. Yep yeni bir kimlik sahibi olabilirsiniz. Adet sıfır km bir yaşam. Ama aile sizi bırakmaz, siz bıraksanız da. Rüyalarda kim zaman kabus kimi zaman iç huzuru olur. Aile, üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak kimin görevi? Ebeveyn sorumluluğu şüphesiz önemli ama her bir aile üyesinin eşit sorumluluğu var. Ailemiz, evimiz, yuvamız nefes aldığımız, huzur bulduğumuz yer mi? İnsanın bu dünyayken cenneti tecrübe ettiği bir yerlerden biri de aile olmalıdır.

Kuran- Kerim’de; Lokman Suresi 14. Ayette;
“Biz insana, anne-babasına mümkün olan en iyi şekilde davranmasını emrettik. Annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşımış; sütten kesilmesi de iki yılı bulmuştur. Onun için, ey insan, bana şükret, ana-babana da teşekkür et. Unutma ki, sonunda bana dönecek ve yaptıklarının hesabını vereceksin.”
Peygamberimizin (S.A.V.)  Hadislerinde;
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizi, Menâkıb, 63)diye buyurmuştur.

Canın Özünden, Can-ı Gönülden … 
Sağlıklı ve topluma faydalı afiyet içinde günler geçirmeniz dileğiyle, saygı ve selamlarımla...

Aile Hakkında Ülkemizdeki temel yasal durum:
Yürürlükte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının üçüncü bölümünde, Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler Ana Başlığındaki, I. Ailenin korunması ve çocuk hakları alt başlığında;
“Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” denilmektedir.

Türk Medeni Kanununda aile ile ilgili çeşitli hükümler yer almaktadır. Hatta evlilik birlikteliğinin önceki evresi olan “nişanlanma” durumu bile yer almıştır. Evlenme, boşanma, ayrılık, nafaka, mal edinme ve mal ayrılığı, aile konutu, soy bağı, evlat edinme, miras gibi hükümlerle, aile yapısının dinamik olduğu ve yaşanan sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin rehber hükümler içermektedir.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarılmıştır. Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

   
Dr. Özcan Kars / drozcankars.yenibaskent@gmail.com / @drozcankars
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —