Tansel GEYİK


CEYLAN DERİLİ KOLTUKLAR

Bugünkü yazımın Konusu; Makamlarına Yapışan, Bir Türlü Bırakmak İstemeyen Koltuk Müptelası Olmuş Şahıslar..


Sayın okurlarım. 
Öncelikle geçen hafta bu köşede yayınlanan ilk yazım, bizzat gazetemizin imtiyaz sahibi tarafından aldığım kutlama ve bilgiye göre okunma sayısında bir  rekora imza atmış. 
En çok okunan köşe yazısı olmuş.
Gösterdiğiniz ilgiden dolayı hepinize teşekkür ederim.  
Yazım ile ilgili değerli düşüncelerini, görüş ve eleştirilerini tarafıma ileten dostlar da var olsun.

Heyecan duyulmadan yapılan hiçbir şey başarılı olamaz. 
Benim isteğimi, heyecanımı yüksek tutan sizlerin bu desteğidir. 
Sağ olun.

Burada mümkün olduğunca siyasetten uzak konuları gündeme getirmeye çalışacağım. Ama ne yazık ki,  zamanımızın çoğu siyaset ve siyasetçileri konuşmakla geçiyor. Hele ki, yerel seçimlere bir aydan az bir süre kalmışken; evde, işte, kahvede, otobüste, dolmuşta, takside, parkta, berberde sürekli gündemimizi bunlar meşgul ediyor. 
Bu yüzden baba oğula, oğul kardeşine, kardeş de komşusuna neredeyse düşman olmuş. Karşımızdaki haklı olsa da, onu dinlemeye tahammülümüz kalmamış. 
Bazen gerçekleri kendimize  söylemeyi  bile göze alamazken,  bir başkasının doğruları yüzümüze söylemesi ağır gelebiliyor.
Oysa insanın kabul etmesi zor da olsa mutlaka bu gerçeklerle yüzleşmesi gerekir.
Bunu başarabilenler, etrafında olan biteni objektif bir bakışla anında fark eder. 
Farkındalığı yüksek, mevcut durumdan hoşnut olmayan bu insanlar, içinden çıkılmaz hale gelen olumsuz durumdan nasıl kurtulması gerektiğini araştırır, çareler arar.

Kendisini çaresiz görenler ise,  kendilerine biçilmiş rol olan umutsuzluğu peşinen kabul edip, bu durumdan çıkışın mümkün olmadığını düşünürek, yalnızca oturup bir başkasının gelip kendisini kurtarmasını bekler. 
Ama bunlar daha çoook bekler..

Ben bu genel, çok klişe olmuş konuları değil, herkesin bildiği, gördüğü ancak dile getirmekten çekindiği konuları ele almaya çalışacağım. 
Yani zülfüyâre  dokunacağım. 
Ülkenin hal-i  pür melâli ortadayken; burada kuş, çiçek, böcek yazacak, polyannacılık oynayacak halimiz yok. Suya da dokunacağız, sabuna da..
Kimse kusura bakmasın.

Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere, bugünkü yazımın konusu; makamlarına yapışan, bir türlü bırakmak istemeyen koltuk müptelası olmuş şahıslar..

Yüzünüzdeki  tebessümü sanki görür gibiyim.
Ne kadar yaşanmışlık var değil mi?
Acaba hangisini anlatsak, nereden başlasak?
Elbette isim vermeden, konuya genel olarak ele alacağım.

Hayatı boyunca vergi dairesinin  önünden geçmemiş, bir kişi bile istihdam etmemiş, SGK, Bağkur pirimi ödememiş, maaş bordrosunu gördüğünde lokanta adisyon fişi sanan, sanki bir meslekmiş gibi, zat-ı âlilerine ne iş yaptıkları sorulduğunda siyasetçi! diyen kişilere sözlerim...

Sürekli halkını, vatandaşını düşündüğünü söyleyen ancak inandırıcılıklarını yitirmiş bu arkadaşlar;
*Acaba yanınızda korumalarınız olmadan en son ne zaman  belediye otobüsüne, dolmuşa, taksiye binip bir yere gittiniz ?
*Çarşıya, pazara en son ne zaman çıktınız?
Bugüne kadar zamanınız olmadıysa sakın ha, acele etmeyin. 
Şunun şurasında ne kaldı ki genel seçimlere?  
Dört yıl sonra yine gider, pazar esnafıyla, vatandaşla bir iki fotoğraf çektirip sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsınız. 
Oldu, işte bu kadar. Görev yerine getirildi, işlem tamam..

Sizler hiç;
*Halk ekmek büfelerinin önünde sırada bekleyip ekmek aldınız mı?
Ya da mecburen  "askıda ekmek var"  kağıdı yazılı bir fırın aradığınız oldu mu?

*Henüz gün aydınlanmadan,  karanlıkta sıcacık yatağınızdan kalkıp yarım kilo et alabilmek icin kuyrukta saatlerce sıra beklediniz mi?

*Özellikle belediye başkanları, seçim dönemleri hariç, ne zaman gidip bir fakirin, garibin evini ziyaret ettiniz, derdiyle dertlendiniz?

Yanıtını hemen vereyim: 
Yerel seçimler yaklaşınca gidip yer sofrasındaki garibanın çorbasına iki kaşık sallarken basındaki fotoğraflardan, haberlerden görürüz, hepsi o kadar. 
O böylece görevini yerine getirmiş olur. 
İnanın ertesi gün, birgün önce gidip ziyaret ettiği o evi bul deseniz, bulamaz. 
Birgün önce gidip sofrasına oturduğu o evde yaşayanların isimlerini söyle deseniz, hiçbirini hatırlamaz. 
Onun sadece amacı orada, o yer sofrasında görünmektir, o kadar.
Evin adresini yazıp eline verseniz, navigasyon kullanmadan belediye başkanlığı yaptığı şehirde, ilçede o evi bulamaz, kaybolur. 
Yani samimiyetten uzak bütün o büyük gösterinin, şovun amacı; sadece ve sadece o seçimi kazanmak içindir.
İnsanların gönlüne girmek için değil.

Yukarıdaki sorularıma olumlu yanıt verebilecek kaç kişi çıkar sizce? 
Bir elin parmaklarını geçeceğini hiç sanmıyorum.

Peki, daha öncesini çok iyi bildiğimiz, tanıdığımız insanların belli görevlere, makamlara  gelince ekonomik anlamda hayatlarının nasıl bir anda değiştiğine şahit olmadık mı? 
Olduk elbette, hem de çok.

Yalnızca maaşımın dışında hiçbir gelirim yok diyen bu kişilerin  bu gelirleriyle böyle bir yaşantı sürmesi mümkün olabilir mi? Elbette hayır!

Piyangodan büyük ikramiye çıksa bile böyle bir yaşam tarzının olması mümkün değil.
Herkes olup biten her şeyi bildiği halde, sanki haberi yokmuş gibi davranıyor olması da işin en berbat, en tiksinti veren  kısmı.

İşin daha şeytanca olan kısmı ise, bu şahıslar bizim her şeyi bildiğimizi bildikleri halde sanki gözümüzün içine sokarcasına her  konuşmalarında dürüstlükten, doğruluktan ve liyakattan dem vurmaları.

Pes! Bu ne pişkinliktir!
Yahu bari bunu yapmayın. 
Biz sizin yüzünüze karşı her şeyi söylüyor muyuz? 
Hayır!

Tek ayak üstünde yalanları sıralarken, "Doğruluktan ayrılmayacağız!" derken biz size "yalancı" diye bağırıyor muyuz? 
Hayır!

Dürüstlüğü hiç kimseye bırakmazken,  biz yüzünüze karşı kahkahalarla gülüyor muyuz? 
Hayır!

İşe kimleri, nasıl aldığınızı bildiğimiz halde, sürekli ağzınıza pelesenk olmuş "liyakat" sözcüğüne itiraz ediyor muyuz? 
Hayır!

Hele hele bazı adaylar var ki, eyvah ki eyvah!
Adamların hayatındaki fırıldaklıklar üzerine neredeyse ansiklopediler yazılır. 
Utanmadan bir de kalkıp;
"Oylarınız emin ellerde.Çalmamak, çaldırmamak için oylarınıza talibiz."  diyecek kadar arsız olabiliyorlar..
Allah korusun, bunlar seçildikleri gün,  belediye binasını bile satarlar!

Yalnız hakkınızı vermem lazım. 
Bu kadar yalanı söyledikten sonra nasıl rahat uyuduğunuzu gerçekten çok merak ediyorum. 
Bana sakın  "uykularım kaçıyor" demeyin. 
Çünkü televizyonlarda, miting alanlarında hiç uykularınız kaçmış gibi durmuyorsunuz. 
Maşallahınız var.
Eminim; sizlerin uykusunu yaşanan bu haksızlıklar, söylediğiniz onca yalanlar kaçırmaz. 
Kaçırsa kaçırsa yalnızca seçimi kaybetme korkusu kaçırır!

Çünkü o seçimi kazanamadığınız,  koltukları kaybettiğiniz gün size olan ilginin, alâkanın sonlanacağını  çok iyi biliyorsunuz. 
Gösterilen saygının, hürmetin şahsınıza yapılmadığını, o ceylan derisi koltuklara yapıldığını çok iyi biliyorsunuz. 
Bu yüzden de o koltuğu kaybetmemek için her şeyi yapıyorsunuz, ama her şeyi..

Eyy, mühür elinde olan seçmen kardeş; izninle sana da birkaç hatırlatma yapmak istiyorum:

Bu seçilmiş arkadaşları hastane köşelerinde sıra beklerken asla  göremezsiniz. 
Zavallı Ali Rıza bey amca, Ayşe hanım teyze bir MR çektirmek için aylarca randevu beklerken, onlar beş yıldızlı otel konforundaki özel hastanelerde tedavilerini güzelce  yaptırır.

Onlar, her yıl tatil köylerinde ailece güneşlenirken, benim zavallı Ali Rıza amcam, Ayşe teyzem kalkıp köyüne dahi gidemez.

Peki bu işte bir yanlışlık yok mu? 
Vekâleti  alanlar,  asıl olanlardan nasıl oluyor da daha iyi yaşıyor? 
Vekâlet alanlar, vekâletini verenlerden nasıl oluyor da kat be kat emekli aylığı alabiliyor?
Bunca adaletsizlik, haksızlık yaşanırken, bizi umursamayan bu insanlar için bizler de birbirimizi neden kırıyor, üzüyoruz?  Bunlar için mi?

Bunların tek bir derdi var, o da seçilmek. 
Makamları dışında hiçbir şeyi gözleri görmez olmuş. 
Hırslarına, nefislerine teslim olan bu şahıslar; seçildikleri zaman ziyaretine gelen taa ilkokul, ortaokul arkadaşlarını bile geri çevirmekten ne yazık ki rahatsızlık duymuyor...
Seçildikten sonra çocukluk arkadaşlarını bile tanımayan, kabul etmeyen bu adamın,  bizi yalnızca seçimden seçime hatırlaması gayet normal değil mi?

Hafızalarımızı biraz zorlayalım.
Seçimi kazanıp makamlarına oturduktan sonra kendilerine ulaşmak mümkün oluyor mu? 
Hayır. 
Randevu alıp görüşmek de ne mümkün. 
Hadi bir deneyin. 
Kapılar tek tek yüzünüze kapanıyor.
Daha ilk girişteki danışma memurlarında takılıp kalıyorsunuz.
Bir kat yukarı çıkmanıza dahi  izin vermiyorlar.
O çok çok özel kalemlerine ulaşabilene ise vallahi aşk olsun!

Ey seçmen kardeşim;
Unutmayalım, bizler ASIL' ız. 
Onlar ise ülkeyi, yaşadığımız şehri, ilçeyi yönetmeye talip olan, BİZİM oylarımızla oralara gelen, yine BİZİM seçtiğimiz adaylar.

Elbette unutmadık;
Seçilmeden, göreve başlamadan önce sizi sürekli arayan, hiçbir cuma gününü atlamayan, muhteşem mesajlar gönderen bu adaylar, seçildiği günün hemen ertesinde ilk yaptıkları şey, telefon numaralarını değiştirmek oluyor. Değiştirmeyenlerin  telefonlarını ise  tanımadığımız birileri açıyor.
Hadi, kendini tanıt tanitabilirsen, ulaş ulaşabilirsen, derdini anlat anlatabilirsen.
Sorarım; bir belediye başkanı, beş yılda tam sekiz kez telefon numarasını değiştirir mi? 
Değiştirir, inanın. Örnekleri mevcut.

Ama merak etmeyin seçimlere çok az bir sure kala, şimdi yaptıkları gibi yine sizi ararlar, desteğinizi isterler. 
Siz de o falanca aday beni aradı diye mutlu olursunuz. 
Seçildiği zaman  yine ulaşamayacağınız aklınızdan hemen çıkıverir.
Aynı filmi izlersiniz bıkmadan, defalarca. 
Hem de sonunu bile bile...

Değerli okurlar,
Toplum olarak yaşadığımız, şikâyet ettiğimiz bu olaylarda bizlerin de hiç suçu, günahı yok mu? 
Düşünün..
Elbette, var değil mi?

Değişmesini istediğimiz kişilerin yerlerine gelenlerin yalnızca isimleri değişiyor, o kadar. 
Düşünce yine aynı. 
Sistem yine onların istediği gibi işliyor. 
Ülkemiz için, bizler için yalnızca zaman kaybı ve moral bozukluğundan öteye de geçemiyor.

O zaman ne yapacağız? 
Madem onlar değişmiyor, bizler değişeceğiz. 
Nasıl mı?
Futbol takımı tutar gibi partiye, lidere ve  adaya  biat etmeyeceğiz. 
Sırf karşı olduğumuz birisi seçilmesin de kim seçilirse seçilsin sarmalından bir an önce kurtulup, gerçekten bu görevi layıkıyla yerine getirebilecek, yapabilecek liyakatli ve samimi insanları destekleyeceğiz.

"Canım, o aday gerçekten çok iyi ama onun seçilme şansı yok" dediğinizi duyar gibiyim. 
O zaman baştan kaybettiniz, geçmiş olsun.
Unutmayın, patron biziz. 
Biz kimi istersek, onu seçeriz. 
Hiç kimsenin dayatmasına, yönlendirmesine ihtiyacımız yok.
Aksi halde değişen sadece ceylan derili koltuklarda oturanların isimleri olur, o kadar. Bu berbat, dayanılmaz durum devam eder gider.

Evet, mühür kimdeyse patron odur. 
Şimdi patron biziz. 
Bu güçlü iradeyi göstermemiz gerekiyor.
Aksi halde değişmesi gereken, açmakta zorlandığımız bu pas tutmuş sistem ve düşünce yapısı değişmeyecek.

Bizler de yalnızca ah vah edip yakınmakla,  yakınlarımızı, dostlarımızı kırmakla kalacağız.

Biliyorsunuz, yerel seçimlere çok az bir süre kaldı.

Lütfen biraz düşünün.

O ceylan derili koltukları gerçekten  kimlerin hak ettiğini araştırın ve  kararınızı ona göre verin.

Son söz:
Gelin, birlikte önümüzdeki yerel seçimlerde aşağıdaki sözün sahibi sosyolog yazar Ali Şeriatı'yi yanıltalım,  bu kez haklı çıkarmayalım..

*"Demokrasilerde yüz binlerce fakir sandığa gider, sonuçta da o sandığın içinden bir tane zengin çıkar."*

Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.

*Tansel GEYİK*

FİLİPİNLER'DE FELAKET

UKRAYNA ORDUSUNDA FİRAR REKORU

MISIR BATI SAHRA'DA YENİ BİR GAZ KEŞFEDLDİĞİNİ DUYURDU

DIŞ POLİTİKA ABD'YE DEVREDİLMEMELİ

KARABAĞ ZAFERİNİN 5.YILI BAKÜ'DE GÖRKEMLİ TÖRENLE KUTLANDI

ABD, BM İNSAN HAKLARI KONSEYİ'NE İNSAN HAKLARI RAPORUNU SUNMADI

ABD ŞARA'YI ÖZEL OLARAK BELİRLENEN KÜRESEL TERÖRİST LİSTESİNDEN ÇIKARDI

NATO 800 BİN ASKERİ RUSYA SINIRINA SEVK ETMEYİ PLANLIYOR

KOCA ÜLKE BENZİN VE DİZEL KRİZİ YAŞIYOR

AB ÇOK GİRİŞLİ VİZELERİN KİMLERE VERİLECEĞİNİ AÇIKLADI

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 12 9 1 2 19 29
2.FENERBAHÇE A.Ş. 12 8 0 4 15 28
3.TRABZONSPOR A.Ş. 12 7 1 4 10 25
4.SAMSUNSPOR A.Ş. 12 6 1 5 7 23
5.GÖZTEPE A.Ş. 12 6 2 4 9 22
6.BEŞİKTAŞ A.Ş. 12 6 4 2 5 20
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 12 5 3 4 -3 19
8.CORENDON ALANYASPOR 12 3 3 6 0 15
9.TÜMOSAN KONYASPOR 12 4 6 2 -2 14
10.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 12 3 4 5 -2 14
11.KOCAELİSPOR 12 4 6 2 -4 14
12.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 12 3 5 4 2 13
13.HESAP.COM ANTALYASPOR 12 4 7 1 -10 13
14.GENÇLERBİRLİĞİ 12 3 7 2 -5 11
15.KASIMPAŞA A.Ş. 12 2 6 4 -6 10
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 12 1 5 6 -15 9
17.İKAS EYÜPSPOR 12 2 8 2 -9 8
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 12 2 9 1 -11 7

YAZARLAR