Ucanur ATALI


Dağları açın! Honamlı Keçileri Geliyor…

Bu durumda ışık ararken, yüz yıl önce söylenmiş ve günümüze kadar sadece ezbere dayalı eğitim sisteminde okuyup geçtiğimiz sözü bir daha ve bu defa özümseyerek okuyalım; çünkü ışığın anahtarı orada.


Antalya Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal’ın ülkemizin ekonomik kriz yaşadığı şu günlerde önemli ve örnek bir üretime imza atmasını öğrenmemiz odak noktamız oldu. Başkan Ümit Uysal, ülkemizin en hassas olduğu konulara neşter vurdu. Türkiye, eğitim, tarım- hayvancılık yani çiftçilik konusunda yanlış politikaların ya da emperyalist bağımlılıktan kurtulamadı. 

Geldiğimiz noktada herkesin dilinde ‘’Dünyanın en zengin topraklarında yaşayıp fakirleşiyoruz’’ bu yazıma neden olan ve Muratpaşa Belediye Başkanının iftarda 4 bin kişiyle iftar açarak kendi imkânlarıyla belediyenin aş evinden iftar saatinde halka ulaştırılan bu yemeklerdeki en önemli detay, hatta bütün ülkeye her bireye örnek olan kendi ektiğini iftarda komşularına sunuyor olması ve belediyenin üretim konusunu daha detaylı ele alınca gördük ki Başkan sadece tarımla ilgili değil, hayvancılık konusunda da ülkemize örnek bir duruş sergiliyor.

‘’Dağları Çalıştırın.’’ sloganıyla sosyal hesaplarından Honamlı Keçisini tanıtan Başkanın, ulusal çıkarlarımızı, milli çıkarlarımızı düşünen herkese hitap eden şu sözleriyle yankılanarak zihnimize kazındı: ‘’Biz kimiz, Türkiye’yi sevenleriz. Biz kimiz, Torosların Yörükleriyiz. Bizim idealimiz, Maraş’tan Balıkesir’e kadar bütün dağ hattında, bütün Toros ve Ege hattında 5 milyon Honamlı keçisi görmek istiyoruz. Ülkemizi et ithalatı görmek istemiyoruz. Ülkemizde et ithalatına gerek yok! Torosların meşhur Honamlı keçisi adını çok önemli bir Türk boyundan almıştır, Honamlı Yörüklerinden adını alan bu keçiler eğitimli bir gruptur ve çok yüksek et kalitesine sahip, çok ekonomik, çok verimli seviyelere 100 kg’ı aşacak derecede iki yılda o verimliliğe ulaşabilen keçilerdir. Bu dağlarda, bu Honamlı keçilerinin önünü açın, kooperatifçilik yoluyla destekleyin, çobanlık yapanların çocuklarına nitelikli eğitim garantisi verin, onlara destek olun, geleneksel türü koruyun, geliştirin. Bu ülkenin et sıkıntısı falan kalmaz. Gelin bakın, inceleyin dediklerimizi. Yanlışsa dediklerimizi yapmayın, dediklerimizi yapmıyorsanız siz ulusal çıkarlarımızı düşünmüyorsunuz, milli çıkarlarımızı düşünmüyorsunuz, hiç kusura bakmayın.’’ İfadeleri sosyal hesaplarında hâlâ yankılanıyor.

Belediye aşevinin ocağında pişen her gıda ürününü belediye ekiyor, biçiyor, üretiyor ve ya kendi komşularının ürettiği ürünleri değerlendiriyor. ’’Yeşili koru, üret ve kendi kaynaklarını tüket!’’ anlayışının hâkim olduğu bir ortamda Ramazan dışında da 10 yıldan beri belediyenin aşevinde her gün 2 bin 500 ihtiyaç sahibine sıcak yemek desteği kendi ürettiği tarım ürünleriyle sağlanıyor. Ramazan’ın bu paylaşım ruhunu daha da güçlendirerek, oruç tutan, tutmayan, hasta, yaşlı, genç, misafir, herkesle paylaşıyor. Sosyal hesaplarından da yaptığı paylaşımda vermek istediği ana mesajı, Akdeniz’in meltemi ile ılık ılık esip bütün yurda ulaşmasını ve kendi öz değerlerimize, çiftçilerimize, toprağımıza sıkı sıkıya sarılmamızı, bağlanmamızı temenni ediyoruz.

Başkan Av. Ümit Uysal’ın dile getirdiği mesajı şöyle: ‘’Ülkemiz, memleketimiz ve tüm dünya çeşitli badirelerden geçiyor. Ayrışma her yerde. Ötekileşme her yerde. Savaşlar her yerde. Çatışmalar, çelişkiler hayatı sarıyor. Ama bizim Muratpaşa’mızla ortaya koyduğumuz ortak yaşam kültürü, dayanışma kültürü, ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ anlayışı, ihtiyacı olan ve elini uzatan hiç kimsenin elinin havada kalmaması anlayışı, ekonomik krize, sosyal çelişkilere, toplumu ayrıştıran siyaset tablosuna rağmen bütün gücüyle varlığını sürdürüyor.’’ 

Ve Başkan Ümit Uysal’ın tarımla ilgili mesajı:

‘’Tarım, bir ulusal güvenlik problemi, bildiğiniz gibi. Bir ülke tarım topraklarını ekemiyorsa, dikemiyorsa, o ülkenin geleceğiyle ilgili kaygılanmak gerekir. Üretici birliklerimizi kuramadık. Her şey yalnız yapılır; tarım yalnız yapılmaz. Üretici birlikleri, birlikte satın almak, birlikte satmak, birlikte hayal kurmak, birlikte geliştirmek demek. Bu birlikle maliyetlerimizin yüzde 50 düşeceği açık. Biz tarımsal maliyetlerimizi düşüremedik. Mazotumuzu çiftçimize ucuz veremedik. Yenilenebilir enerji yatırımlarını yapamadık. Çiftçimizi bu alanda teşvik edemedik. Verimlilik sağlayamadık. Öyle olunca dünya ile rekabet edemedik.’’

Bu sözleri duyunca günlerdir araştırma yapıyorum. Neden et ithalatı yapmaya gerek duyduk? İthal etmek işin kolay tarafı mı? Gübre ve yem, mazot dışa bağımlı olunca, eti de dışarıdan almak daha ucuza mı geldi? Neden kendi topraklarımızı yeterince verimli kullanamıyoruz? ‘’Tarım ve Orman Bakanlığının kurduğu Çiftçi Kooperatifleri’’ neden yeterli gelemiyor? Ve Başkanın çözüm önerilerinden yola çıkarak neler yapılması gerekiyor? Neden yapamıyoruz?

Bütün sorularımıza ve Başkan Ümit Uysal’ın neşter vurduğu kanayan yaraya merhem sürmek ve ameliyatı yapacak olanlara yetişmese Türk’ün sesi, bir kişi bile okusa, üretmeye başlasa, bu kadar emek boşa gitmeyecek gayesiyle işte öncelikle çiftçiler neden küsüyor, tarım ve hayvancılığın yolundaki engeller neler ve paralelinde cebimizi yakan gıda fiyatlarının artışındaki gerçek nedenler? Ve devamında çözüm için yapılması gereken öneriler… Bu önerileri bilim söylüyor, ben sadece yazıyorum. Bu yazının devamında çok ilginç bir sonla karşılaşacaksınız.

Üstün bir deha ve ışık…!

Türkiye tarımsal üretim açısından oldukça verimli ve en zengin topraklara sahip. Ancak, bu toprakların tam anlamıyla işlenememesi ve tarımsal üretimin beklenen seviyede olmamasının temel sebeplerinin başında ‘’Tarım Politikalarının Yetersizliği’’ geliyor. Çiftçilere yönelik destekler her fırsatta sunulsa da düzensiz ve yetersiz olması, üreticilerin sürdürülebilir tarım yapmasını zorlaştırıyor. Tarım planlamasının eksik olması, hangi ürünlerin nerede yetiştirilmesi gerektiği konusunda daha bilinçli olmak gerekiyor. Dışarıya bağımlı olan maliyetlerinin yüksekliği, ‘’Mazot, gübre, tohum ve ilaç gibi girdiler büyük oranda ithal ediliyor ve döviz kurlarına bağlı olarak fiyatları sürekli artıyor.’’ Çiftçi yüksek maliyetlerle baş edemediği için tarımdan çekiliyor ya da sadece kendi geçimini sağlayacak üretimle yetiniyor. Tarım arazileri miras yoluyla bölünmesi, küçük ölçekli ve verimsiz işletmelere yol açıyor. Bu durum, büyük ölçekli ve modern tarım yapmaya uygun araziler oluşturulamamasına vesile oluyor. Birçok bölgede su kaynakları verimli kullanılamıyor ve sulama
sorunlarıyla kurak topraklara dönüşüyor. Tabii küresel iklim değişikliği nedeniyle yağış düzeninin değişmesi, üretimi olumsuz etkiliyor.

‘’Köyden Kente Göç’’ konusunda yeterli adımlar atılamadığı için göçler çiftçi sayısının azalmasına ve köylerde köylü şık evler yapıp turist ziyareti gibi köyleri tatil zamanında temiz hava, eş dost görmek, ziyaret amaçlı kullanmaya başlıyor. Tarım sektörü zor ve düşük gelirli görüldüğü için genç nüfus çiftçiliği tercih etmiyor. Köyden kente göç arttıkça tarımda çalışan nüfus azalıyor, üretim düşüyor. Çiftçinin küskünlüğünü tetikleyen ise aracıların çokluğu; çiftçi, tüketiciye hiç ulaşamıyor, doğrudan pazara ulaşamadığı için hak ettiği kazancı elde edemiyor. Bu bilgilere her türlü zor koşullara rağmen köylerini terk etmeyerek Erzurum’da çiftçilik yapan Adem ve Harun Bingöl kardeşlerimden ve köydeki çiftçi komşularımızı çocukluğumdan beri gözlemleyerek ulaştım. Erzurum demişken, ‘’Şeker Pancarı’’ çiftçiler artık üretmiyor, neden? Hatırlıyorum 7 kardeş sıraya dizilir, küçük çapa aletlerini omuzumuza atar çapaya giderdik. Tandırda közlenen şeker pancarları ödülümüz olurdu. Hatırlıyorum kooperatiflere istiflenen pancarlardan aylar sora 1-2 çuval şeker omzuna vurur gelirdi babam. Ödemeler geç ve az olurdu çiftçi küstü. Bu konuya daha sonra detaylı değinmek üzere şimdilik durduğu tozlu raflara bırakalım.

Son yıllarda çiftçiler ve hayvancılıkla uğraşan üreticiler giderek üretimden uzaklaşmasıyla, tarım ve hayvancılık sektörleri küçülüyor. Yüksek üretim maliyetleri, yanlış tarım politikaları, ithalata bağımlılık ve desteklerin yetersizliği gibi faktörler, sektörün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Türkiye’de Tarım ve Hayvancılığın Gerileme Sebeplerinin başında, ‘’Mazot, gübre, yem, ilaç ve tohum gibi temel tarımsal girdiler büyük oranda ithal edilmesi, döviz kurlarındaki artış, bu ürünlerin maliyetlerini artırarak çiftçiyi zor duruma sokmaya ve yerli üreticinin maliyetleri karşılayamaması, birçok çiftçinin üretimi bırakmasına sebep olmaya devam ediyor. Daha önce ‘’Atatürk’ün ilk İşaretleri: Eğitim, Asker ve Çiftçi’’ başlıklı yazımın ana konusu asker ve eğitimdi, çiftçi konusunu şimdi ilk defa detaylı yazmama Başkan Av. Ümit Uysal’ın değerli sözleri vesile oldu.

Atatürk’ün kurduğu tarım enstitüleri, ziraat okulları ve devlet üretme çiftlikleri, çiftçilere eğitim ve destek sağlamada kritik bir rol oynuyordu. Ancak zaman içinde bu kurumların büyük bir kısmı kapatıldı veya işlevsiz hale getirildi. Çiftçiye verilen desteklerin düzensiz olması, kredilerin yetersizliği ve teşviklerin uzun vadeli bir plan çerçevesinde sunulmaması, tarım ve hayvancılığı uzunca yıllar olumsuz etkiledi ve şimdiki tablo ortaya çıktı. Umut veren ise Tarım ve Orman Bakanlığının Kurduğu Çiftçi Kooperatifleri şu an çok yeterli projeler geliştirmediklerini ya da bu projelerin henüz tam olarak yerini bulmadığını çiftçinin doğrudan tüketiciye ulaşamamasından anlıyoruz. Türkiye’de üretilen tarım ve hayvancılık ürünleri, üreticiden tüketiciye ulaşana kadar birçok aracının elinden geçiyor. Bu süreçte üretici düşük fiyata ürününü satmak zorunda kalırken, tüketici ise çok yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalıyor ve alması gereken temel ihtiyaç maddelerinin yarısını market poşetine doldurup kara kara düşünerek evinin yolunu tutuyor. Tarım ve hayvancılık konusunun gıda ürünlerindeki artışları sağlayacağını bilmek için de dahi olmaya gerek yok! Çünkü
asıl üreten piyasada yok.

Her seferinde hangi siyasi parti lideri olursa olsun, tekrarla ısrarla soruyorum: “Türk lirasına ne olacak? Değeri nasıl bilinecek?” Bu defa bu sorumun kaynağını araştırdım. Dilerim bir gün cevap veren bir siyasi parti lideri olur ve sunduğu çözümü de hayata geçirir. 

Türkiye’de gıda fiyatlarının artmasının temel sebepleri, enflasyon ve kurun artışlarıdır. Türk lirasının değeri kaybettikçe, ithal edilen tarım girdilerinin (gübre, ilaç, tohum, yem) maliyetleri artmaktadır. Bu da üretim maliyetlerini yükseltir. Çiftçinin belini büken, akaryakıt, enerji, işçilik ve nakliye maliyetlerindeki artış, çiftçilerin ve gıda üreticilerinin maliyetlerini artırıyor. Kuraklık, doğal afetler ve iklim değişikliği, üretimi düşürerek arzı kısıtlıyor ve fiyatları yükseltiyor. Üreticiden tüketiciye uzanan süreçte birçok aracı bulunuyor. Ayrıca, bazı stokçular fiyatların daha da yükselmesini bekleyerek malları piyasaya sürmeyebiliyor. Tarımsal desteklerin yetersizliği, çiftçilerin üretimden çekilmesine neden olabiliyor. Ekilebilir arazilerin azalması, dışa bağımlılığı artırıyor. Türkiye, bazı temel tarım ürünlerinde (buğday, ayçiçek yağı, gübre vb.) ithalata bağımlı. Küresel fiyat artışları Türkiye’de doğrudan fiyatlara yansıyor. Turizm, ihracat ve değişen tüketim alışkanlıkları da gıda fiyatlarının artmasına katkı sağlıyor. Kısacası, ekonomik, politik ve çevresel faktörlerin birleşimi gıda fiyatlarını yükseltiyor.

Bu durumda ışık ararken, yüz yıl önce söylenmiş ve günümüze kadar sadece ezbere dayalı eğitim sisteminde okuyup geçtiğimiz sözü bir daha ve bu defa özümseyerek okuyalım; çünkü ışığın anahtarı orada. Ne demişti Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk?

‘’Köylü milletin efendisidir!’’

Işığımız hiç kapanmasın. Bir çift mavi gözün ışığında olmak dileği ile…

Trump'tan Zelenskiy yorumu: 'Bu adam barış olmasını istemiyor'

İngiltere Başbakanı Starmer: Ukrayna’ya asker gönderilmesinden yanayız

AB'DEN SİLAHLANMA PLANI

İSRAİL SURİYE'Yİ VURMAKLA TEHDİT ETTİ

Vatikan duyurdu: Papa kriz geçirdi, durumu kritik

Mesud Barzani: Türkiye'deki barış sürecini destekliyoruz

BAĞDAT VE ERBİL ANLAŞTI

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DUYURDU : VATANDAŞLIK MAAŞI

Zelenskiy: Ukrayna’da barış ya da NATO üyeliği karşılığında görevi bırakmaya hazırım

Malcolm X'in ailesi Trump'tan, suikast dosyasının gizliliğinin kaldırılmasını istedi

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 25 20 0 5 36 65
2.Fenerbahçe 25 19 2 4 40 61
3.Samsunspor 25 14 6 5 13 47
4.Beşiktaş 24 12 4 8 15 44
5.Eyüpspor 25 11 7 7 10 40
6.Göztepe 24 10 8 6 12 36
7.İstanbul Başakşehir 24 10 8 6 9 36
8.Rizespor 25 10 12 3 -9 33
9.Trabzonspor 24 8 8 8 10 32
10.Gazişehir Gaziantep 24 9 10 5 -1 32
11.Kasımpaşa 25 7 7 11 -5 32
12.Alanyaspor 25 8 10 7 -7 31
13.Antalyaspor 25 8 11 6 -18 30
14.Konyaspor 25 7 11 7 -7 28
15.Bodrum FK 25 6 13 6 -12 24
16.Sivasspor 25 6 13 6 -13 24
17.Kayserispor 24 5 10 9 -20 24
18.Hatayspor 24 2 15 7 -19 13
19.Adana Demirspor 25 2 19 4 -34

YAZARLAR