Daron Acemoğlu, günümüzde dünya çapında en tanınmış ekonomistlerden biri ve 2024 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanarak bu başarısını bir kez daha taçlandırdı. Peki, Acemoğlu’nu bu kadar özel kılan neydi? Cevap, ülkelerin ekonomik gelişimi üzerine getirdiği yepyeni bakış açısında gizli: kurumlar.
Ekonominin Temel Taşı: Kurumlar
Acemoğlu’nun en büyük katkılarından biri, ekonomik kalkınmayı açıklarken coğrafya, kültür ya da doğal kaynaklar gibi geleneksel faktörlere fazla önem verilmesinin yanlış olduğunu öne sürmesi. Ona göre, bir ülkenin zengin ya da fakir olmasının asıl sebebi, sahip olduğu kurumlardır. Eğer bir ülkede kapsayıcı kurumlar varsa, yani insanlar ekonomik ve siyasi hayata eşit şekilde katılabiliyor, mülkiyet hakları korunuyor ve hukuk sistemi sağlam işliyorsa, o ülkenin ekonomik kalkınma şansı çok yüksektir. Ancak, dışlayıcı kurumlara sahip ülkelerde, ekonomik güç ve fırsatlar sadece küçük bir azınlığın elindeyse, bu ülkenin gelişmesi mümkün değildir .
Tarihin Etkisi ve Gelecek
Acemoğlu’nun bir diğer önemli katkısı, kurumların tarihsel süreçlerle şekillendiğini savunmasıdır. Koloni döneminden savaşlara, birçok tarihi olay, ülkelerin bugün sahip oldukları kurumların niteliğini belirler. Örneğin, sömürgecilik döneminde sömürgeleştirilen bazı ülkeler, kaynaklarını yalnızca dış güçlerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanan dışlayıcı kurumlar geliştirmiştir. Bu tür ülkeler, uzun vadede ekonomik kalkınmada geride kalmıştır .
Teknoloji ve Geleceğin Ekonomisi
Son dönemde Acemoğlu, teknolojik gelişmelerin ve yapay zekanın ekonomi üzerindeki etkilerini incelemeye yöneldi. Otomasyon ve yapay zekanın hızla geliştiği bir dünyada, bu yeniliklerin doğru yönetilmesi gerektiğini savunuyor. Eğer bu teknolojiler, kapsayıcı kurumlar aracılığıyla yönetilirse, geniş kitlelere fayda sağlayabilir. Aksi takdirde, gelir eşitsizlikleri derinleşebilir ve sadece küçük bir elit bu teknolojilerden fayda sağlayabilir .
Sonuç olarak, Daron Acemoğlu, kurumların ekonomideki belirleyici rolünü vurgulayan çalışmalarıyla, küresel ekonomiyi anlamamıza yeni bir perspektif kazandırdı. Onun görüşleri, ülkelerin ekonomik kalkınma yolculuğunda adaletli ve kapsayıcı politikalar geliştirmenin ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor. Nobel ödülü, bu büyük katkılarının sadece bir onayı niteliğindedir.