MHP, parti ismi değişikliği ile rekor kıran DEM Parti ile ilk kez bayramlaştı. MHP genel merkezinde gerçekleşen bu görüşmede *“değerli”* konuklara ikram edilen demli çayın yanında fıstıklı baklava eşlik etti. Hemen yanlış anlamayın. “Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” babında...
Rüyamızda görsek inanamayacağımız olayları birer birer yaşıyoruz.
Ama eskisi gibi hayrete düşmüyoruz artık.
Sanırım toplum refleksimiz de bizler gibi dokuz günlük bayram tatilinde!
Doğal olarak bu önemli (!) bayramlaşma tüm basında sürmanşet yerini aldı.
Servis edilen o fotoğrafları görünce benim de aklıma bir hikâye geldi...
. . . . . .
Hikâye bu ya...
Zamanın birinde zalimliğiyle ünlü bir kral, idam cezası verdiği iki mahkumdan birinin canını kendisini çok eğlendirecek bir yolla bağışlamak ister.
İki darağacı kurdurur.
Mahkumlardan ikisine de, omuzlarına basacakları ve güvenebilecekleri birer kişi çağırmalarını ister.
Bir taraftan da herkesin saygı duyduğu, ülkenin Aksaçlı Bilge'den de kurtulmak ister.
Bu yüzden her şey hazır olduğunda yanıbaşına oturtur Aksaçlı 'yı...
Sonrasında mahkumlar kendi seçimleri ve istekleriyle çağırdıkları kişilerin omuzlarına basar ve boyunlarına ipler geçirilir...
Mahkumkardan biri çok güçlü kuvvetli birini getirmiştir. Diğeri ise kendisinden daha cılız olan arkadaşını çağırmıştır ve onun omuzlarına basmaktadır.
Kral tam o anda sorar Aksaçlı 'ya.
–Hadi şimdi göster hünerini. Sence önce kim yıkılacak? Güçlü olan mı, yoksa şu cılız olan mı? Ha, bilemezsen Bilge olmadığın anlaşılır, beni ve halkı kandırdığın için seni burada sallandırırım!
Aksaçlı bilge kendinden emin cevap verir.
–Güçlü olan çok sürmez yıkılır efendim. Diğer cılız olan ise ölse yıkılmaz. Cılız olanın omuzlarına basan mahkûm canını rahatça kurtarır!...
Kral bu cevap karşısında şaşırır ama sabırla bekler. Bir taşla iki kuş vuracak, bilgeden de kurtulmuş olacaktır.
İki saatlik çok çekişmeli geçen ölüm kalım savaşında, güçlü adam yıkılıverir en sonunda. Ve onun omuzlarına basan mahkum darağacında can verir.
Kral gözleri yerinden çıkacakmış bir halde sorar Aksaçlı Bilge 'ye.
–Nasıl oldu da şu cılız adamın galip geleceğini bildin? Sen gerçek bir bilgesin!. Şimdi anlat bakalım, nasıl bildin?
Aksaçlı yerinden kalkmış sevinç içinde arkadaşına sarılan ve canını kurtaran mahkuma bakar ve krala şöyle der.
–Bunu bilmemin bilge olmakla alakası yok Kralım. İki mahkum darağacına çıkarılmadan önce onları dikkatle izledim. Kendi istekleriyle çağırdıkları adamlar yanlarına geldiler. Biri çağırdığı güçlü adama bir kese altın verdi. Belli ki parasıyla tutmuştu onu, canını kurtarabilmek için. Bunun için o adamın güçlü vücudunun kâfi geleceğini düşünüyordu. Diğeri ise uzun uzun sarıldı arkadaşına. Birlikte gözyaşı döktüler. Sonra o cılız adam yeminler etti arkadaşına. “Ölsem yıkılmam!” diye. Gerçek birer arkadaş olduklarını anladım o anda. Ben sadece menfaat üzerine kurulan her şeyin çok uzun sürmeyeceğini bildim efendim!...
Aksaçlı Bilge derin bir nefes aldıktan sonra devam eder:
–Sayın kralım; *Menfaat üzerine kurulan her şey, yıkılmaya mahkumdur!..*
. . . . . .
MHP DEM Parti ile hangi çıkar, ne tür menfaatler doğrultusunda bir araya geldiğini çok yakında lastik gümleyince anlarız!
Bunun için Bilge falan olmaya gerek yok.
Çünkü menfaat üzerine kurulan her şeyin yıkılmaya mahkûm olduğu gerçeğinden kimse kaçamaz.
Ayrıca emin olduğum bir şey varsa, o da; ne yazık ki bu bayramlaşmanın kesinlikle *“Millî Menfaat”* içermediğidir!.
(Unutmadan; hikâyedeki Aksaçlı kişi, gerçek bir Bilge'dir. Aman ha, sahtelerinden sakının, onlarla karıştırmayın! Kendisini telefonda *“bilge”* diye tanıtan hiç kimseye de itibar etmeyin!...)
Sağlıcakla kalın.
