Hayrettin ÇAKMAK


Dilini kaybeden kimliksiz kalır

Dilini kaybeden bir millet hafızasını kaybeder, benliğini kaybeder, hatta ve hatta inancını kaybeder. (Recep Tayyip Erdoğan)


Başlık çok sert mi oldu? birçok insan Harf inkılâbı (devrimi) ile Dil inkılâbının aynı olduğunu zannediyor. Kabaca: Birincisi alfabe ikincisi kelimelerle ilgilidir.

Harf devrimi Osmanlı döneminde de (Abdülhamit dönemi dahil) tartışılmıştır. Namık Kemal “Latince alfabesi Türkçe kelimeleri, sesleri karşılamaz diyerek karşı çıkmış, alfabedeki harflerin ıslahı taraftarı olmuştur”

Enver Paşanın harp zamanı yaptığı değişiklikler vardır ama tutmamıştır.

Çünkü: “Harp zamanıdır, harf zamanı değil” diye tenkit edilmiştir.

Lafı eğip bükmeden söylemek gerekirse; harf inkılabı ile 1071’den 1928 yılına kadar bu topraklarda Selçuklu dönemi olsun Osmanlı dönemi olsun bütün birikimimizin üstüne beton dökülmüştür. Eski ile olan bağımızın kesilmiştir.

Harf inkılabı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. Okuma yazma kolaylığı Enver Paşa’yı tahrik eden sebeptir. Ama, harf inkılabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. (İsmet İnönü)

Türk milletine Arap alfabesini unutturmakla iftihar eden İsmet İnönü kızı Özden Toker’in anlattığına göre ölüm döşeğinde ailesini Yunan alfabesinden adeta sınava çekmiştir. Yunan alfabesi kaç harftir, nasıl başlıyor vb.

Dönemin dilbilimcilerinden İbrahim Necmi (Dilmen) Cumhuriyet'in 1934 Almanağında şunu yazmıştır. “Büyük şefin yüksek hamlelerinden biri ile tahakkuk eden Harf İnkılabı, Türk millî bünyesinin içine karıştırılmış olan Şark ve İslâm varlıklarının bağını kırmıştır.

Dilini kaybeden bir millet hafızasını kaybeder, benliğini kaybeder, hatta ve hatta inancını kaybeder. (Recep Tayyip Erdoğan)

Peyami Safa: Dilini kaybeden bir millet her şeyini kaybetmiştir. Demiştir.

Bu sebeple “Dil” bir milletin hafızasıdır. Din, tarih, edebiyat, güzel sanatlar, gelenek ve görenekler dille muhafaza edilir.

Türkiye ve İsrail harf devrimi yapmıştır. “İsrail bütün vatandaşlarının Latin alfabesini bilmesine rağmen iki bin yıllık eski alfabesi İbranice yazı sistemine geçti. Biz de yaklaşık 9 asırlık köklü bir medeniyet geleneğimizi bırakıp Latin Alfabesine geçtik.”

Bizim sözünü ettiğimiz şudur: Latin alfabesi alınınca; Eski alfabenin yasaklanması bizim tarihle olan bağımızı kesmiştir. Kütüphanelerimiz artık taşlaşmıştır. Örümcek bağlamıştır. Sonuçta geçmişi unutmuş Alzheimer bir toplum olduk.

Nazilerden kaçıp Türkiye’de hocalık yapmış olan Prof. Numark; Avrupalı, Türkleri niçin sevmez? Sorusuna: “Müslüman olduğunuz için sevmez. Ama Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam ederler. Sizler farkında değilsiniz ama onlar şu gerçeğin farkındalar: Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir. Sizler gerçek hüviyetinize döndüğünüz an, Avrupa’nın refahı ve medeniyeti yıkılır.

Numark haklı. Çünkü biz Osmanlı alfabesinin yasaklanmasıyla arşivini okuyamayan bir ülke olduk maalesef. Cemil Meriç bu durumda şu tespiti yapar: “Haçlıların en büyük zaferi tarih kitaplarımızdır” Kitaplar Moiz Kohen (Munis Tekinalp) gibi haham

Çocuğu tiplerin elinden çıkmıştır. Meriç’in tespiti çok isabetli bir tespittir.

Dil İnkılâbı hakkında da Cemil Meriç’in yakınmasını tercüme edersek “Namus olan kamusa dokunulmuştur

Fransız devriminde Robes Pierre (terör dönemi yöneticisi): Haftayı 10 güne çıkardı. Pazar gününü dini bir gün olduğu için kaldırdı. Ayların isimlerini pozitivist takvime göre koydu. Bir şeye dokunmadı “Fransız diline dokunmadı” Cumhuriyet inkılapları içinde en sakatı, en yanlışı harf inkılabıdır. Bütün camileri mescitleri yıksalardı yeniden yapabilirdik. Ama Elif-Ba’nın değiştirilmesinin zararını Türkiye henüz telafi etmiş değildir. (1983-1984 yılında Ankara ve Hacettepe üniversitelerinde Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi dersleri veren siyaset bilimci Merhum Dr. Mustafa Çalık)

Atatürk dil inkılâbının zararını görmüş vazgeçmiş ama İnönü döneminde, dil âlimi değil, dil katli kişilerle dilimiz uydurukça ile hançerlenmiştir.

Uydurukça deyince; Merhum Yavuz Bülent Bakiler İngiltere’de bir kaptanla olan konuşmasını anlatmıştı: Şekspir’i okudun mu dedim? Okumaz olur muyum Şekspir’i okumayan bir İngiliz ikinci sınıf bir vatandaş bile değildir. Lisede okuyan kızınız da Şekspir’i okuyup anlıyor mu? Kızıma Şekspir İngilizcesini anlaması için öğretmen tuttum, üniversiteye gittiğinde zengin bir İngilizce ile başlasın. İngilizce de bulunan birçok kelime Fransızca ve Latinceden geçme, siz bu kelimeleri atıp ÖZ İNGİLİZCE meyana getirmek istemiyor musunuz? (Bizdeki Öz Türkçe/uydurukça gibi) Dilimize girip yerleşen bu kelimeleri niçin atalım, böyle bir yola girmek Şekspirle beraber bütün yazarlarımızı okunmaz hale getirmektir. Bu çılgınlığa hiçbir İngiliz aydını evet demez

Bugün İngiliz aydınları 400 yıl önce yaşayan Şekspir’i okuyor ve anlıyor. Biz ise 50 yıl önceki Cumhuriyet edebiyatını gençlerimize okutup anlatamıyoruz. Her şey bir yana Nutuk’u kaç kişi orijinal halinden okuyup anlayabilir. Anlamazlar çünkü Nutukta 20 bin civarında Arapça ve Farsça kelime vardır.

Bizim dilimiz İmparatorluk dilidir. Kelime vermiş kelime almıştır. Devrimleri yapıyoruz diye yerleşik kelimeleri atarak dilimiz lâl oldu. Bugün ise ne idüğü belirsiz kimliksiz kelimeler deyim yerindeyse; vizesiz pasaportsuz olarak dilimize girmekte.

Dil devriminde nasıl uydurma kelimeler bulmuşuz? F. Rıfkı Atay anlatır: “Ticaret” kelimesi Arapça olduğu için Türkçe karşılık aranıyor. Bende etraftaki dalkavukların buldukları karşılıkları beğenmedim, muhalefet etmekten de sıkıldım önümdeki kâğıda Arapça (T ve cim) harfleri çiziyorum. Paşa seslendi: “Ne yapıyorsun çocuk” (Belli ki paşanın sesi heyecan vermiş) gayri ihtiyari “Tecim!” dedim. (Yani T ve Cim harfleri) O zaman paşa, masaya vurarak dedi ki: Tamam “Ticaret” kelimesinin karşılığı bulunmuştur “tecim”. Tüccar da “Tecimer” olacak!

(Metin Acıpayam 150 yıllık Türkçe kavgası 2.baskı S: 336) Yaşı müsait olanlar Tecimevi (Ticarethane) levhalarını mutlaka görmüştür.

Gazi “dilde tabii hale döneceğiz” dediğinde, düzenlediği bir toplantıda Yahya Kemal’den şiir okumasını istemiş, çok etkilenip “işte Türkçe bu” demişti. Gerçekten Şairimizin şiirlerinin tesirinde kalmamak mümkün mü?

26 Ağustos 1922 Şiiri

Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi, 

Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,

Ta ki, yükselsin ezanlarla müeyyed namın Galib et, çünkü bu son ordusudur İslamın

(26 Ağustos: Başkomutanlık meydan muharebesinin başladığı tarihtir)

 

Türkiye Gazetesi yazarlarından Rahim Er bir makalesinde ibretlik bir hatıra nakleder.

Eski büyükelçilerimizden Oğuz Gökmen anlatıyor; Tahran'da büyükelçiyim. Fahri Korutürk Cumhurbaşkanı olarak İran’a bir resmi ziyaret için gelmişti. Dışişleri Bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil de Cumhurbaşkanına refakat etmekte.

Ziyaretler yapıldı. Müzakereler oldu. Seyahatin resmî tarafı bitti. Cumhurbaşkanı ve refakat eden heyeti, gezilip, görülmeye değer yerlere götürdük. Gittiğimiz yerlerden biri, İran'ın büyük şairlerinden Hâfız-ı Şîrâzî'nin. (Sadi Şirazi) kabriydi. Kabrin başına gelince İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhurbaşkanı Korutürk'e " bir Fatiha okuyabilir miyiz? Sayın Cumhurbaşkanım, " diye arz etti. Tam adı Esseyit Hasan Fahri Korutürk olan CB cevap verdi: "Olmaz! Biz laik devletiz!" Aldığı bu menfi (olumsuz) cevap üzerine Çağlayangil, Yahya Kemal Beyatlı'nın o meşhur "Rindlerin Ölümü" adlı şiirini okudu: (Rind divan edebiyatında örnek alınan kâmil kişi demektir)

 

Rindlerin Ölümü

Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.

Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

(Asude: rahat, dingin, müsterih)

 

Şiir bitirince Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, aynen şunu söyledi: "Sayın Çağlayangil Fatiha'yı ne güzel okudun" Dilimizi konuşurken Korutürk sayesinde dinimize geldik.

Burada ağır basan iki fikir var. Birincisi; bir kabrin başında Fatiha okumayı bile laikliğe aykırı bulacak kadar laiklik cinneti ile karşı karşıyayız.

İkincisi; Cumhurbaşkanlığı mevkiine gelmiş birinin Fatiha Suresinden habersizliği.Bunlar birer ihtimaldir. Diğer ihtimal ise; Korutürk’ün Fatiha ile alay etmiş olmasıdır. 1903 doğumlu olan ve 1 Kasım 1922 tarihine kadar Osmanlı tebaası olarak yaşamış, hemen bütün tahsilini Osmanlı mekteplerinde tedris etmiş bir gencin Fatiha'yı bilmemesi imkânsıza yakındır. Eğer alay etmediyse bu derece dinden bihaber hale gelmesi ağlanacak bir durumdur.

 

Bütün bu ihtimallerin aksine; o gün orada bulunan ve yaşananları aktaran, büyükelçi Oğuz Gökmen’in görüşü çok nettir. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün maalesef okunan Rindlerin ölümü şiirini Fatiha zannettiğidir.

TRUMP'TAN HAMAS'A AÇIK TEHDİT

YEMEN BAE İLE ORTAK SAVUNMA ANLAŞMASINI İPTAL ETTİ

HAMAS EBU UBEYDE VE MUHAMMED SİNVAR'IN ÖLDÜĞÜNÜ AÇIKLADI

TRUMP: UKRAYNA ANLAŞMASINA ÇOK YAKINIZ

ANTARTİKA'DA ÇATLAKLAR ALARM VERİYOR

İSRAİL'DE GERİLİM TIRMANIYOR

MYANMAR'DA DARBE SONRASI İLK GENEL SEÇİM

İRAN CUMHURBAŞKANI ABD İSRAİL VE AVRUPA İLE SAVAŞ HALİNDE OLDUKLARINI SÖYLEDİ

SOMALİLAND KRİZİ BÜYÜYOR

ARAP BİRLİĞİ'NDEN İSRAİL'İN SOMALİLAND KARARINA TEPKİ

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 17 13 1 3 27 42
2.FENERBAHÇE A.Ş. 17 11 0 6 25 39
3.TRABZONSPOR A.Ş. 17 10 2 5 13 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 17 9 3 5 12 32
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 17 8 4 5 8 29
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 17 6 4 7 2 25
7.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 17 6 6 5 9 23
8.KOCAELİSPOR 17 6 6 5 -2 23
9.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 17 6 6 5 -6 23
10.CORENDON ALANYASPOR 17 4 4 9 1 21
11.GENÇLERBİRLİĞİ 17 5 9 3 -3 18
12.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 17 4 7 6 -4 18
13.TÜMOSAN KONYASPOR 17 4 8 5 -8 17
14.KASIMPAŞA A.Ş. 17 3 8 6 -10 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 17 4 10 3 -15 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 17 2 6 9 -17 15
17.İKAS EYÜPSPOR 17 3 10 4 -14 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 17 2 12 3 -18 9

YAZARLAR