Betül ÜNLÜ


Doğanın Fısıltısını Tuvallere Taşıyan Adam: Camille Pissarro

Camille Pissarro’nun özel hayatı da onun iç dünyası kadar sakin ama derin izler taşıyordu. Evlerinde hizmetçilik yapan Julie Vellay’a âşık oldu.


Camille Pissarro, empresyonizmin arka planındaki sessiz güçtü. Ne ün peşindeydi ne gösterişli fırça darbelerinin; o sadece doğaya kulak verir, ışığın ve zamanın içten sesini tuvale taşırdı.

1830 yılında St. Thomas Adası’nda dünyaya gelen Pissarro, erken yaşta doğanın farklı tonlarıyla tanıştı. Karayiplerin canlı renkleri onun sanata dair ilk farkındalıklarıydı. Paris’e gelişiyle birlikte sanat eğitimine yöneldi; ancak akademik katılık ona göre değildi. Barbizon Okulu’nun pastoral yaklaşımıyla başlayan arayışı, kısa sürede empresyonizmin öncüsü olacak isimlerle yollarını kesiştirdi.

Pissarro, Fransız ve Yahudi kökenli bir ailenin çocuğuydu. Babası Abraham Gabriel Pissarro, St. Thomas’ta başarılı bir tüccardı; annesi Rachel Manzano-Pomié ise Dominik Cumhuriyeti kökenliydi ve kültürlü, sanata yatkın bir kadındı. Ailesi, özellikle annesi onun resme olan ilgisini küçük yaşlardan itibaren destekledi. Bu çok kültürlü ve açık fikirli aile ortamı, Pissarro’nun hem sanatsal özgürlüğünü hem de insan sevgisini şekillendiren temel zemin oldu.

En yakın dostlarından biri, empresyonizmin isyankâr dahisi Paul Cézanne’dı. Pissarro, Cézanne için yalnızca bir usta değil, bir rehber, bir sığınaktı. Zaman zaman birlikte doğada çalışır, ışığın değişimini izleyerek resim yaparlardı. Cézanne, yıllar sonra Pissarro için şöyle diyecekti: “O benim ikinci babamdı.” Bu söz, aralarındaki bağın ne kadar derin olduğunu gösterir. Paul Gauguin de gençlik yıllarında Pissarro’dan etkilenmiş, onun sade ama güçlü bakışını kendi arayışlarına katmıştır.

Ve bir başka isim… Emile Zola. Her ne kadar bir ressam olmasa da Zola, dönemin sanat çevrelerinde etkili bir figürdü. Pissarro ile olan dostluğu, sanatın ve edebiyatın kesişim noktasında güzel sohbetlere sahne oldu. Empresyonistlerin toplumca dışlandığı, eserlerinin küçümsendiği yıllarda Zola’nın kalemi çoğu zaman onların sesi oldu.

Ancak Pissarro’nun hayatı sadece sanatla değil, acıyla da örülüydü. 1870 yılında Fransa-Prusya Savaşı sırasında evi Prusyalı askerler tarafından işgal edildi. Sadece evini değil, yüzlerce eserini de kaybetti. Bu kayıp onun için maddi bir yıkım değil, ruhsal bir çöküştü. Geçmişe, emeğine ve anılarına dair her şey yok olmuştu. Ama o yeniden başladı. Çünkü onun asıl evi, doğanın kendisiydi.

Camille Pissarro’nun özel hayatı da onun iç dünyası kadar sakin ama derin izler taşıyordu. Evlerinde hizmetçilik yapan Julie Vellay’a âşık oldu. Bu aşk, sınıfsal önyargıların çok yoğun yaşandığı dönemde alışılmadık bir birliktelikti. Ancak Pissarro, gelenekleri değil kalbini dinledi. Julie ile evlenerek birlikte tam yedi çocuk sahibi oldular. Aile yaşantısı, onun hem en büyük huzur kaynağı hem de günlük yaşamın içinden beslenen sanatının arka planı oldu.

Pissarro’nun aile ortamı sıcak, üretken ve destekleyiciydi. Eşi Julie, yalnızca onun duygusal hayatının değil, sanatsal istikrarının da temel taşıydı. Çocuklarının bazıları da sanata ilgi duydu; özellikle oğlu Lucien Pissarro, başarılı bir ressam ve grafik sanatçısı olarak babasının izinden gitti. Aile içindeki bu sanatsal atmosfer, Pissarro’nun doğaya ve insana duyduğu derin bağlılığın canlı bir uzantısıydı.

Sanat kariyerinin son dönemlerinde Pissarro şehir manzaralarına yöneldi. 1897 tarihli “Boulevard Montmartre, Spring” adlı tablosu, bu döneminin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Paris’in kalabalık ve canlı bir caddesini yüksek bir bakış açısıyla resmeden bu eser, empresyonizmin kent yaşamına uyarlanmış bir örneğidir. Pissarro bu tabloda, şehrin devingenliğini ve ışığın o anki titreşimini yakalayarak zamanı adeta dondurur. Bu yönüyle “Boulevard Montmartre, Spring”, onun sadece doğaya değil, modern hayatın ritmine de ne kadar duyarlı bir sanatçı olduğunu gösterir.

Bu eser, 2000–2013 yılları arasında Kudüs’teki İsrail Müzesi’nde sergilendi. Ardından özel bir koleksiyonere geçti ve 2014’te Londra’da yüksek bir bedelle açık artırmada satıldı. Sanat eleştirmenleri tarafından Pissarro’nun şehir yaşamına getirdiği empresyonist bakış nedeniyle övgüyle karşılandı. Her ne kadar resmi bir ödül almasalar da, bu eser yıllar sonra modern sanatın simgelerinden biri haline geldi.

Camille Pissarro’nun en büyük mutluluğu, kalabalıklardan uzakta bir manzaranın sessizliğinde resim yapmaktı. Onun için bir köy yolunun sabah sisi, tarlada çalışan bir kadının yorulmuş elleri ya da gün batımının kızıllığı bir kutlamaydı. Kalabalık sergiler, büyük paralar değil; sabah erken saatlerde doğaya karışmak, günün ilk ışıklarıyla fırça atmak onu gerçekten mutlu ederdi.

Hayatının son dönemlerinde gözleri giderek zayıfladı. Göz tansiyonu yüzünden dış mekânda resim yapamaz oldu. Ama pencere kenarından gördüğü dünyayı resmetmeye devam etti. Çünkü onun için sanat, sadece görmek değil; hissetmekti.

1903 yılında Paris’te, kan sepsisi (kan zehirlenmesi) nedeniyle hayata veda etti. Sessiz bir ölüm, sessiz bir hayatı noktaladı. Geride yalnızca tablolar bırakmadı. Aynı zamanda bir duruş, bir nezaket, bir sadelik miras bıraktı. Pissarro, empresyonizmin belki en sessiz ama en onurlu ressamıydı.

Bugün onun resimlerine bakan biri sadece bir manzara görmez; aynı zamanda sabırlı bir yüreği, zarif bir aklı ve doğayla konuşan bir adamı hisseder.
Sanat ölümsüzdür ..
Sanatçılarda…
 

NOT : Bu yazı Betül ünlü tarafından özel olarak hazırlanmış, özgün bir içeriktir. Her hakkı saklıdır.

JAPONYA'DA YAŞLILARIN ATM'LERDEN TELEFON GÖRÜŞME YAPMASI YASAKLANDI

HİNDİSTAN VE PAKİSTAN ARASINDA NELER OLUYOR

YENİ PAPA KİM OLACAK

DÜNYA LİDERLERİ BİR BİR AÇIKLIYOR

Rusya’nın tamamen yerli SJ-100 yolcu uçağı gökyüzüyle buluştu

MEKKE'YE GİRİŞLERDE KISITLAMA

PAPA FRANCİS'İN CENAZE PROGRAMI BELLİ OLDU

HiİNDİSTAN'DA TURİ;STLERE SİLAHLI SALDIRI

PAPA'NIN HALEFLERİ AÇIKLANDI

Papa'nın ölümünün ardından 900 yıllık kehanet yeniden gündemde

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 30 24 1 5 44 77
2.Fenerbahçe 31 23 2 6 49 75
3.Samsunspor 32 16 10 6 9 54
4.Beşiktaş 31 14 7 10 16 52
5.Eyüpspor 31 14 9 8 15 50
6.İstanbul Başakşehir 30 14 10 6 10 48
7.Trabzonspor 30 11 10 9 12 42
8.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
9.Gazişehir Gaziantep 31 12 13 6 -2 42
10.Göztepe 30 10 10 10 9 40
11.Konyaspor 31 11 13 7 -5 40
12.Antalyaspor 31 11 13 7 -21 40
13.Kayserispor 30 9 11 10 -11 37
14.Rizespor 30 11 15 4 -13 37
15.Sivasspor 32 9 16 7 -10 34
16.Alanyaspor 30 9 14 7 -10 34
17.Bodrum FK 32 9 16 7 -13 34
18.Hatayspor 31 4 20 7 -29 19
19.Adana Demirspor 30 2 24 4 -48

YAZARLAR