Kaç kişinin aklına iyi ki cehennem var deyip Allah'a şükretmek gelmiştir bilmiyorum. En büyük şükür sebeplerinden biri bence cehennem. Düşünsenize sizinle aynı hayatı yaşayan, aynı havayı soluyan, Rabbimizin tüm nimetlerinden faydalanıp Allah'a ve onun yarattığı hiçbir canlıya saygı duymayıp, size ya da topluma hayatı zehir eden birini. İnsan için ne büyük tramva. Yaradılış itibariyle hepimiz zaman geçtikçe acıları unutmaya, yaşadığımız şeylere alışmaya, bazen ona boyun eğmeye ve hatta yok saymaya alışıyoruz. Biri bize kötülük mü yaptı, siz eğer gerçekten insansanız bırakın siz de ona kötülük yapmayı beddua bile edemiyorsunuz. İşte tam da burada devreye Allah'ın el-adl ismi giriyor. Kutsal kitabımız bize sabrı, şükrü, sevmeyi öğrettiği gibi nasıl adaletli olmamız, nasıl yaşamamız ve bunun mükâfatını nasıl alıp, ne gibi bedeller ödeyeceğimizi de açık açık öğretiyor. Bunu yaparken de bize ödüllerden ve cezalardan bahsediyor. Sonuç gösteriyor ki işte o cezalar çok ağır.
Al-i İmran (106.Ayet)
O kıyâmet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara: “İmanınızdan sonra tekrar küfre sapmıştınız, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız sebebiyle tadın bakalım bu azabı!” denilecek.
Tahrim (7.Ayet)
Ey inkâr edenler! Bu gün boşuna mazeret ileri sürmeye kalkmayın! Çünkü siz dünyada ne yaptıysanız ancak onun cezasını çekeceksiniz.
Araf (41.Ayet)
Onlar için cehennem ateşinden döşekler ve üstlerinde de yine ateşten örtüler vardır. İşte biz zâlimleri böyle cezalandırırız.
Hac (22.Ayet)
Çektikleri ıstıraptan dolayı ne zaman cehennemden çıkmak isteseler, gerisin geriye onun içine itilecekler ve kendilerine: “Tadın bakalım bu yakıcı azabı!” denilecek.
Fatır (37.Ayet)
Orada avazlarının çıktığı kadar yüksek sesle feryat edecekler: “Rabbimiz! Ne olur, bizi buradan çıkar ve dünyaya geri gönder de, daha önce yaptıklarımızın yerine sâlih ameller işleyelim!” Allah da onlara: “Size, düşünüp öğüt alacak bir kişinin, düşünüp öğüt alabileceği bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı bir peygamber de gelmişti. O halde tadın azabı! Artık zâlimler için hiçbir yardımcı yoktur” buyuracak.
Zümer (48.Ayet)
O gün, dünyada işlemiş oldukları bütün kötülükler gözlerinin önüne konacak ve daha önce alay edip durdukları mahşer, hesap, azap gibi gerçekler onları çepeçevre kuşatır.