Emre AYGEN

Tarih: 13.01.2025 13:22

DÜNYADA, SİYASET VE TORPİL HEP DEVAM EDER

Facebook Twitter Linked-in

Hani hep torpil derler ya!..

Genellikle memleketimizde cereyan ettiğinden söz ederiz. Hepsi doğrudur. Öğretmen sınavından, Üniversite sınavına her türlü sınavlarda torpilin ağırlığı her zaman vardır.

Vatandaşlar, itiraz etseler bile nafile…

Size yaşadığım Fransa’da torpil yaptırdığım ve gerçekleştiren kişi bendenizim…

 

Kızım 1982 yılında Strazburg’da doğdu.

Belediyeye gittim.

Çalışan bir Gazeteci olarak kızıma hafta içi bakacak bir mürebbiye istedim. Belediyenin gönderdikleri hanımlar, vallahi eve sokulamayacak türden. Ne yapayım bilemedim…

Bir gün Alsace bölgesinde Milletvekili ve Başbakan olan sağcı politikacı Avrupa Konseyi Parlamentosuna gelip konuşma yaptı. 

Basın toplantısı sonrası Basın Merkezinde ayakta hoş sohbet etmekteyim. Bir ara Fransa Başbakanına kızımın bu kentte doğduğunu ama Belediyenin gönderdiği mürebbiyelerin kabul edilemeyecek türden olduklarını anlattım.

Başbakan gülümsedi… “Bay Aygen, ben size yardım edeyim. Benim Alsaca bölgesindeki evimde doğan oğullarımı ve torunlarımı büyüten Madam Bisch var. Onu senin evine göndereyim. Çok mutlu olacaksınız” demez mi. Evet, Fransa Başbakanı bana torpil yaptı ve kızımın büyümesinde büyük emekleri oldu.

 

Ailem çocukluğumda da Aşık Veysel’in Annesi ve Babasının olmadığı genç bir delikanlıyı bize emanet etmişti. Önce sınavla İlk Okul, Orta Okul ve Liseden mezun oldu. Ardından İsmet Paşa’nın oturduğu Pembe Köşkte çalıştı. 

Ve askere gitmeden önce de Cumhurbaşkanı, Başbakan İsmet İnönü’nün Askerlik Şubesine kartvizitini vererek torpil yapmıştı. 

Torpil, yaşamımızın vazgeçilmeyen bir parçası…

Her şeye rağmen torpil devlet hiyerarşisi içinde sadık kalınması gereken ilkeler de kriterlerin bir parçası olmaktan çıktığı zaman işte orda beklenilen istikrar gündemsiz bir Türkiye’nin içindeymiş gibi kalıyor sanki.

Tabi Türk Basınımıza bakıldığında, o da aynı ruh içinde sanki sürüyor. İstisnalar her zaman vardır. 

Örneğin benim 1989 yılı Şubat ayında Burdur Ege Ordu Topçu kışlasında askerlik yaparken başıma gelen vatan uğruna gösterdiğim emeğimi size anlatayım … 

Sabah Gazetesi Haber Merkezinde çalışırken askerlik zamanımız gelmiş, kışlaya teslim olmuştum. Bir gün normal kıyafet giyen bir Kurmay benimle görüşmeye odasına davet etti. Her seferinde “Komutanım” dediğim kişi, “Ben asker değilim” demesine rağmen görmemezlikten geliyordum. İlk sorusu  "Almanya’daki PKK’lıların faaliyetleri üzerine bir rapor yazar mısınız?” dedi.

Ben de kendilerine “Komutanım, ben Gazeteci olarak Almanya’da açtıkları Basın Bürosunda görevli olan kişilerle çoğunlukla telefon yoluyla temas kuruyorum. Adım ‘Ahmet’ veya ‘Süleyman’ diyorlar. Bende haber yazarken verdikleri bilgiyi NATO akredite Gazeteci olarak S.H.A.P.’deki Türk Subaylarla görüşerek haberleri yorumluyordum. Şimdi size bir rapor yazacağım. Ama verdiğim kişilerin, o olmadıklarını anlayınca ben İzmir’de Ege Ordusuna çekeceksiniz. Ben Gazeteci olarak o kişilerin kim olduklarına bakmam. Söylediklerini dikkate alırım. İsterseniz ben size rahmetli Turgut Özal’ın Avrupa Birliğine tam üyelik başvurusunda bulunmuş,  AB bu konuda nasıl bir karar alacak ve  kararın ne olacağı konusunda size bir rapor yazabilirim” dedim. Komutanım, güldü. “Yaz bakalım. Sana bir ay izin veriyorum. Raporu ayrıntılı olarak değerlendireceğiz” dedi.

Odadan çıktım. “Of ” dedim. En azından PKK raporu yazmaktansa yerine Brüksel’de uzmanlaştığım AB üzerine yazacaktım.

Birkaç hafta küçük bir tatil işime yaramıştı…

Sonra kırk sayfayı geçen raporumda Türkiye ile eski adı Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki ilişkiler, Başbakan İsmet İnönü’nün imzaladığı Ankara Antlaşması ve bu günlere gelen durumu anlattım. Haziran ayında verdiğim raporda anlattığım gibi ‘Bizi almayacaklar’ raporum, Eylül ayın başlarında bana gönderilen mektupta kutlandığımı okudum. Genel Kurmay Başkanlığı beni tebrik ediyordu.

Şimdi Cumhurbaşkanımız, Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi yeniden gündeme almamızı istiyor…

AB’nin Türk vatandaşlarına 6 ay bekledikten sonra o da istersen vize vermekte. Nasıl yapacağız bilmem.

AB’ne de torpil mi yapsak, bilemem…

Torpilsiz günler dilerim. Fransa da dahil!..

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —