Atatürk, 1920’de 23 Nisan günü Ankara'da kurulan Büyük Meclis, Kurtuluş Savaşı, Lozan Antlaşması ve 29 Elim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyetinin Egemenliğin Kayıtsız ve Şartsız Milletin olduğunu söylemişti.
Demokrasinin tüm haklara sadık kalınan Cumhuriyet 21’nci yüzyılda sizce devam etmekte mi?
Bir türlü sona ermeyen Enflasyon Canavarı gün be gün, hatta saat başı her an değişen bir ülke haline geldik.
Siyasi seçimlerde verdiğimiz oylar ile kurulan Hükümet ve Muhalif siyasi partiler bir türlü çözümden söz eden kimseyi göremiyoruz.
Gündemde ne var?
KILIÇDAROĞLU ve HAMZA ÇEBİ’nin bir önceki CHP Kurultayında Delegelere rüşvet verildiğine dair Ankara Cumhuriyet Baş Savcılığından görüşmeye davet etmesine katılmaması enflasyonu ortadan kaldırıyor mu zannediyorsunuz? Koskocaman HAYIR.
CHP’den atılan iki dönem Ardahan Milletvekili olan ÖZTÜRK Yılmaz'ın kurduğu YENİLİK PARTİSİ ile siyasete devam etmesi ve Tarım politikalarına çözüm sunması AKP tarafından sanki kendileri önermiş gibi gündeme getirmesi siyaset hırsızlığı değil de sizce nedir?
Peki, bir Gazeteci olarak sizlere ne yazmam gerektiğini bu günlerde çok zorlanıyorum.
KILIÇDAROĞLU, İMAMOĞLU, ÖZEL ve YAVAŞ, CHP’de kimin önde olacağı tartışması ve bence daha önce de benzer olarak hissettiğim tartışmaların Cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın politikaları çerçevesinde bir seferinde yukarıya çıkıyor, bir başka gün gündemde düşüyor…
Ey CHP, iktidar ve destek veren diğer partilerin siyaset sahnesindeki politikaları dışında kendi başına politikası olan bir siyasi parti ne zaman olacak?
Depremin andığı gece yarısında CHP Gençlik Teşkilatının orada niye bir emeği olmadı. Partinin parası mı bitti?
17 Ağustos depreminde ABD Başkanı BİLL CLİNTON Adapazarı’na geldi. Rahmetli Başbakan Bülent ECEVİT ile halkın yanına gelmişti. O sırada doğan bir bebek CLİNTON’un kucağına verilmiş ve ufaklık parmakları ile ABD Başkanının burnunu sıkmıştı. Sonra ne oldu? CLİNTON yeni doğan bebeğin ailesine ABD’de yaşamaları ve çocukların eğitim masraflarını kendi hesabından karşılayacağını söyledi. İnsani yardım, yaşadığımız depremlerin bize yansıyan destek bu çerçevede kaldı, gitti.
Şimdi Cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN yurt dışında temaslarda…
Ama kulakları Ana Muhalefet Partisinin nasıl idare edileceği.
Bir siyasi parti, kendi ilkeleri ile devam eder. Ben KEMAL KILIÇDAROĞLU olsaydım. Cumhuriyet Savcısının davetine katılır ve söz konusu durum açığa çıkana kadar CHP’den istifa ederdim. Ama KIÇDAROĞLU olacak sıfatım yok. “Enayi” mi derler, bilmem! Ama en azından haysiyetli politika ilkelerinden vazgeçmiş olmam. Kurultay’da Delegelere rüşvet mi verdim, yoksa vermedim mi?
Bakın size siyasette ortaya atılan bir karalamaca…
Güya, rahmetli Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN, siyasi seçimler öncesi oy beklediği İllerde oy almanın ticari kazanç olduğu sanıldığı yerlerde, Hocam oy verecek vatandaşlara 100 ABD Dolarının yarısını verip, oylar kazanıldığında 100 Doların geri kanadını verdiğini söylemişlerdi. Bu doğrumudur diye asla düşünmem. Ama siyasi partisin, hem Kurultaylarında hem de siyasi seçimlerde para dağıtıldığı rivayetleri ne kadar dağıtılırsa dağıtılsın enflasyon ortadan kalkmıyor.
Haddim değil belki ama CHP 80’lere kadar bilgi sahibi ve Partiye katkıda bulunan Delegeler ile görev yapardı. Delege sayısını artırıp Genel Başkan olarak kalayım politikası ve daha önemlisi Partisine katkıda bulunmayan kişilerle politikayı sürdürürseniz Cumhuriyet Baş Savcısından da hukuk devreye girer.
Bir siyasi patinin Genel Başkanı olmak o kadar da kolay değildir. Hukuk durumun ne olduğunu ortaya çıkarır. Önemli olan o partiye oy vermiş vatandaşların da adam yerine konması en önemlisidir.
Sevgiyle kalın dostlar,