2023 yılını geride bıraktık ve artık yeni bir yıldayız. Geçtiğimiz yıl başta deprem olmak üzere deyim yerindeyse ülkemizde ciddi yıkıcı izler bırakan bir yıldı. Peki 2024'ten beklentimiz dahası umudumuz var mı?
Çevremizdeki insanlara bakalım, gerçekten mutlu insanlar görebiliyor muyuz?
Geçtiğimiz günlerde bir sosyal medya platformunda paylaşılan görüntü her şeyi açıklar nitelikteydi. Görüntüde bir toplu taşıma aracında muhtemelen akşam mesaisi çıkışındaki insanlar vardı ve oldukça yorgun ve mutsuz görünüyorlardı. Paylaşımın altındaki yorumlarsa vatandaşın artık bıkkınlık seviyesinde olduğunun kanıtı gibiydi.
Başta gıda olmak üzere gelen zamlar, asgari ücretin ancak vatandaşın aylık kira bedeli kadarını karşılaması ve insanların bir ay boyunca günde 10-11 saat çalışıp kirasını dahi zor ödeyebilmesi, ucuz ekmek kuyrukları, banka borçları, kışın gelmesiyle yakacak ihtiyacının baş göstermesi, eğitim giderleri, sağlık giderleri...
Ve listeye eklenecek onlarcası vatandaşın adeta mutluluğunu, yaşama hevesini ellerinden almış durumda. Eskiden en azından hayalleri olan insanlar şuan hayal bile kuramaz hale geldiler. İntihar vakaları çoğaldı ve bunların çoğu geçim sıkıntısı nedeniyle meydana geliyor.
Eskiyi beğenmeyenler artık eskiye özlem duyuyor. Gıda bolluğundan dem vuranlar ‘eskiden 2 lokma yerdik ama yediğimizin tadı vardı, sağlıklıydık’ diyorlar fakat bu kadar zıtlığın içinde hâlâ eski-yeni tartışmasına girebiliyorlar. Evet, eskiden gıda azdı ama şimdiki gibi zehirli değildi. İnsanlar genetiği değiştirilmiş gıda tükenmekten ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kaldılar. Kanser arttı, ölümler arttı, hava kirliliği arttı ve insanlar artık yataktan dahi dinç kalkamaz oldular.
Neticede sağlıklı hissetmeyen, hatta çoğunlukla sağlık sorunları ile çalışmak zorunda kalan bir nesil ortaya çıktı. Üstüne bir de bu nesil ciddi bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kalınca o toplu taşımadaki tablo kaçınılmaz bir hal aldı.
Neyse ki halk olarak geçmişten bu yana ağlanacak halimize hep güldük. Gelin ağlanacak halimize güleceğimiz en iyi örnekle, bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla durumumuzu özetleyerek yazımıza son verelim.
Geçim sıkıntısı içindeki bir adam Hoca’ya yaklaşarak,
-Geçim sıkıntısı kolay değil, ekmek aslanın ağzında.
demiş.
Hoca iç çekerek şöyle cevap vermiş.
-Ekmek aslanın ağzında değil; insanın ağzında. Aslanın ağzında olsaydı,
karın doyurmak bu kadar güç olmazdı.