Çağan YALÇIN

Tarih: 05.09.2023 21:01

Ekonomik, Siyasi, Kültürel ve Askeri..

Facebook Twitter Linked-in

 

Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel güçlerin oluşturduğu bir Dünya Düzeni vardır. Bu düzen ufak değişimler gösterse de kolay kolay değişmez. Büyük güçler siyasi, ekonomik güçlerini koruyabilmek ve hatta geliştirmek amacıyla zaman zaman bazı girişimlerde bulunurlar. Bu ülkeler ekonomik ve siyasi manevralarını desteklemek için askeri güç kullanmaya pek yeltenmez, caydırıcılık siyaseti ile sorunlarını çözmeye çalışırlar. Askeri operasyonlar için daha çok kendi amaçlarına uygun küçük ülkeleri kullanır, kendileri ise geri planda kalarak askeri operasyonlara açık veya kapalı destek verirler. Kendi askeri güçlerini çok nadir olarak çok sınırlı olarak askeri harekâta dahil ederler.

Bu araştırmada dünya düzenindeki büyük güçlerin çıkarlarını koruma girişimleri ve bunları nasıl uyguladıkları, bu uygulamalarda küçük ülkelerin aldıkları rollere odaklanılmalıdır.Özellikle de Türkiye’nin bu girişimlerde aldığı ve alması olası roller üzerinde durulmalıdır.

Bu araştırma sonuçlarının Türkiye’nin siyasi arenada bugüne kadar oynadığı rolün daha iyi anlaşılması ve gelecekteki olası siyasi beklentilere ışık tutacağı değerlendirilmelidir.

Bugün gördüğünüz dünyada İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra doruğa ulaşan, gizli, yavaş ve istikrarlı, çoğunlukla şiddet içermeyen bir fetih yoluyla ülkeleri kontrol eden bir sistem mevcuttur.

Önce rüşvet, tuzak ve benzeri yollarla elitlerimizi kontrol altına alan bir sistem kuruldu. Belirli sermaye grupları ve uluslararası şirketler para arzının kontrolünü ele geçirdiler. 

Daha sonra kitlelerin zihinlerini şekillendirmek ve onların genel gündemlerine karşı direnişi kırmak için kullandıkları medyamızın kontrolünü ele geçirdiler. Bu yukarıdan aşağıya gizli fetih süreci sayesinde, hegemonyaya dayalı kültürel ve politik hâkimiyet elde ettiler

Batı ülkeleri arasında sınırlar açılırken, bu ülkeler üçüncü dünya ülkelerinden gelenlere kapılarını kapattı. Özellikle Üçüncü Dünya ülkelerinden milyonlarca Beyaz olmayan yabancıyı batı ülkelerine iltica etmenin yollarını arıyor. Bunların çoğu binlerce yıl öncesine dayanan sınır anlaşmazlıkları, işgaller, karşılıklı soykırımlar gibi tarihsel çatışmaların yaşadığı ülkelerden geliyor.

 

Bir ülkenin milli gücü değerlendirilirken sadece o ülkeye ait değerlerin alınması yeterli olmayacaktır. O ülke ile işbirliği halinde olan ülkelerin katkısı veya muhasım ülkelerin o ülkenin milli gücü üzerinde yaratabileceği etkiler de dikkate alınmalıdır.

Yeni dünya düzeni kurulmakta ama esas soru Türkiye cumhuriyeti bu işin neresinde ve nasıl yer alacak?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —