15 sene yaşadığım Avrupa ve Kuzey Afrika’da çok dostlarım oldu…
Hem Gazetecilik mesleğinde hem de arkadaşlıkta çok anılarımla geçti…
1984, Brüksel’e yerleştim. Rahmetli Nezih Demirkent Güneş Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni idi. O yıllarda Anadolu Ajansında rahmetli Genel Müdürü Hüsamettin Çelebi döneminde Cezayir’de Temsilcilik yapıyor, haber geçiyordum. Ancak haber o kadar istenilen bir şekilde değildi. Hüsamettin ağabeyden izin alarak Güneş Gazetesine Brüksel Muhabiri olarak göreve başlamıştım.
Rahmetli Güneri Civaoğlu Brüksel’e geldi ve bana Jak Kamhi’nin İstanbul’daki İktisadi Kalkınma Vakfının Belçika Temsilcisi rahmetli Hayri Ürgüplü ’nün Paris’teki nikahının ardından evinde bir akşam yemeği yenileceğini ve benim de katılmamı istedi. Çiçeklerimizi aldık, Hayri Beyin evine gittik.
Haldun Simavi’nin kurduğu Günaydın Gazetesinin ortada siyah sayfayı hazırlayan ve ekonomi üzerine yazı yazan Hayri Bey, rahmetli Başbakan Suat Hayri Ürgüplü ’nün oğlu.
İşte o yemekten sonra Türkiye’nin eski adı Avrupa Ekonomik Topluluğu, yani, Avrupa Birliğinden çok şeyler öğrenmeme yol açtı.
Bir gün Hayri Bey beni arayarak bu Pazartesi günü birlikte öğlen yemeği yiyelim, çok enteresan bir kişi ile tanıştıracağım dedi. Grand tuvalet giyindim, Lokantanın kapısında Hayri Bey ve arkadaşını tanımak için dikildim durdum.
Hayri Bey, geldi. Biraz sonra tanıştıracağı Beyefendi geldi. Hayri Bey beni tanıştırdı “
Beyefendi EMİLE NOEL.. Avrupa Ekonomik Topluluğu Genel Sekreteri”
Çok mutlu oldum. Kendimi tanıttım. İngilizce konuşuyorum. Emile Bey, birden bire Türkçe bana “Bak Emre, ben senin Babanın çocukluk arkadaşıyım. Ben Moda’da doğdum. Fransız vatandaşıyım. Babanla, hem Lise arkadaşıyım, hem de Fenerbahçe’de birlikte futbol oynamışız. Seni tanımamıştım. Şimdi tanıştık” dedi.
Çok mutlu oldum. Yıllarca Emile amca diye Gazeteci olarak çok yardımda bulundu ve Genel Sekreter olarak üye ülkelerin politikalarını ilk elden bana bilgi vermişi. Rahmetlinin yardımlarını hiç unutamam.
Bir Cuma günü Avrupa Birliği Türkiye Temsilciliğine gittim…
Büyükelçi dostum Özdem Sanberk ile Makamında kahvelerimizi içiyoruz. Birden Brüksel’deki Anadolu Ajansı Temsilcisi Gazeteci rahmetli Ender Ülgen geldi. Büyükelçiye önümüzdeki hafta Çarşamba günü Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti Ortaklık Konseyi toplanacağını haberini aldık. Ne düşünüyorsunuz? Sorusunu patlattı. Özden Bey, “Bu konuda bize resmi bir yazı gelmedi. Şimdiden yorumlamam hata olur. Siz haberi geçmişsiniz. Söyleyeceğim bir şey yok” cevabını verdi. Ender Ülgen haberin doğruluğunu anlatarak Elçilikten ayrıldı.
O sırada Özdem Sanberk’ten izin alarak bulduğum ilk telefonla Emil Amcayı aradım. Haberi anlattım.
Emil Amca, “söylediklerimi böyle mi anlamışlar” diye cevap verdi. Ben de “Fransızca mı konuştunuz?” diye sordum. “Evet” dedi. “Emil Amca bizim Ender Galatasaray’dan mezun. Saint Beneoit’dan mezun olsa idi analardı” diye espri yaptım.
Sonunda Emil Amca Türkiye ile Ortaklık Konseyinin yapılıp yapılmayacağına Çarşamba günü karar vereceklerini anlattı.
Doğru haberi alınca Anadolu Ajansı Genel Müdürü rahmetli Hüsamettin Çelebi’yi aradım. “Ağabey, Ender’in haberi yanlış, lütfen sistemden çıkarın” dedim Hüsamettin ağabey, teşekkür etti ve haberi gündemden çıkardı.
O dönemde TRT Genel Müdürü Cem Duna, Genel Müdür danışmanı sanıyorum Nuri Çolakoğlu ve Haber Dairesi Başkanı Ali Kırca.
Eski çalıştığım Haber Merkezini aradım. Haber AA’dan çıkarıldı. Haberi kullanmayın diye telefonda uyarıda bulundum. Ne de olsa ruhumuzda TRT var.
Ama bir saat sonra TRT2 kanalının Haber Merkezini hazırlayan rahmetli Cevat Taylan beni aradı. “Yavrum, AB haberini canlı yayında Ahmet Sever Ortaklık Konseyi yapılacak haberini canlı yayında ekranda idi. Şimdi haberin metnini faks ile gönderiyorum TRT2’nin ilk haberi olarak o cümleleri söyleyerek olmayacağı haberini geçeceksin” dedi.
Derhal havalara girdim. “Cevat Baba, ben de ekrana çıkacak mıyım?” diye sorumu patlattım. Cevat Baba, “Hadi ordan sende, , telefon yetmiyor mu!” diye cevabımızı alıp TRT2’nin birinci haberini patlattık.
Tabi 20 seneyi aşan çalıştığım Sabah Gazetesi bu durumu birinci sayfaya taşıdı. Haberde “Türkiye Avrupa Birliği Ortaklık Konseyi toplantısını TRT1’de haber veren Milliyet Gazetesinin Brüksel Muhabiri Ahmet Sever’in verdiği yanlış haberi TRT2’de Sabah Gazetesi Muhabiri Emre Aygen düzeltti”.
Vallahi bu haberin yansımaları ne oldu bilemem ama çocukluğumdan beri tanıdığım rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, büyük bir olasılıkla Sabah Gazetesindeki haberi görünce başta TRT Genel Müdürü Cem Duna ve Genel Müdür Danışmanı Nuri Çolakoğlu ile Haber Dairesi Başkanı Ali Kırca görevlerinden alınmasına sebep olduğunu sanıyorum.
Bu konuyu hiçbir zaman Turgut Beye sormadım. Sormazdım da. Ama Emil Amcanın verdiği doğru bilgiler nelere dönüştü, ben bilgi sahibi olduğunu sanmıyorum. Moda’lı Emil Amcaya toprağı bol olsun. Bir İstanbul Beyefedisiyidi. Mekanı, cennet olsun!
İşte dostlar, Gazetecilik unutulmaz dostluklarla filizlenir. Bu da mesleğin pırıltılarıdır.
Bir başka yazımda başka önemli dostlarımı yine sizlere yazacağım. İyi hafta sonları dilerim.
Not: Bu arada şu kadarını söyleyeyim. Türk Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere Devlet hiyerarşisi de Emil Amca’nın İstanbul doğumlu olduğunu ve tabi ki Türkçe bildiğini bilmiyordu. AB Daimi Temsilciliği de dahil.