Tarihte öyle anlar vardır ki; kalem kılıçtan keskin olur, fikir mermiden hızlı gider, akıl surları yıkar.
29 Mayıs 1453 sabahı İstanbul’un surları yıkıldığında, aslında yıkılan sadece taşlar değildi.
Bin yıllık bir çağ, çöküp gitti. Çünkü bir çağdan daha güçlü bir akıl gelmişti.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmedi, önce onu anladı.
Ve anlayan bir akıl, fetheden bir ordudan her zaman daha güçlüdür.
Bugün hâlâ tartışılır: "21 yaşındaki bir genç nasıl olur da çağ kapatıp çağ açar?"
Cevap basit değildir ama kesindir: Çünkü o yalnız değildi.
Arkasında koca bir akıl medeniyeti, yanlarında yaşayan bilgelik vardı.
“Fatih tek başına Fatih değildi.”
Onu çocuk yaşta sorgulamayı öğreten Molla Gürani,
Ona ilham ve manevî cesaret veren Akşemseddin,
Adaletin kılıcını ona tutan Molla Hüsrev,
Ve daha adlarını bile bilmediğimiz nice bilge,
Onun ardındaki görünmeyen orduydu.
Bir kuşatma 53 gün sürdü derler. Oysa asıl kuşatma yıllar süren bir akıl inşasıydı.
İstanbul, toplarla değil; zekâyla, inançla, stratejiyle, bilimle ve istişareyle alındı.
Ve nihayetinde İstanbul direnmedi, teslim oldu. Çünkü karşısında yalnız bir padişah değil, bir çağın aklı vardı.
Derin Akıl Ne Demektir?
Bugün sıkça duyarsınız: “Derin akıl.”
Zannedilir ki karanlık dehlizlerde plan yapan, görünmeyen güç odaklarıdır bu.
Hayır.
Gerçek derin akıl, Fatih’in etrafında halkalanan akıl meclisidir.
Görünmeyen ama yön veren, susan ama düşündüren, gölgede ama etkide olan insanlardır.
Onlar konuşmazlar; sadece doğru zamanda doğru fikri fısıldarlar.
Ve bir lider onları dinlerse, tarihi değiştirir.
Fatih böyle yaptı.
Gemileri karadan yürütme fikri, sadece mühendislik değil, aklın hayal gücüdür.
Şahi toplar, sadece metal değil, fikir gücüdür.
Surlar yıkıldı çünkü öncesinde zihinler fethedilmişti.
İstanbul Sadece Bir Şehir Değildi – Bir Zihniyetti
Fatih, bir şehri değil; bir zihniyeti aldı.
Skolastik düşüncenin duvarlarını yıktı.
Batı’yı derin bir şoka, Doğu’yu yeni bir uyanışa sürükledi.
Rönesans onun adımlarından sonra hızlandıysa, bu tesadüf değildir.
Çünkü bir şehir düştüğünde değil; bir fikir yükseldiğinde tarih yazılır.
Fatih Kimdir?
Fatih, İstanbul'u alan adam değildir.
Fatih, önce kendini fetheden, sonra danışmanlarını dinleyen, sonra çağı anlayan adamdır.
Bu yüzden çağ açtı. Bu yüzden hâlâ konuşuluyor.
Bugün yeni Fatih’ler çıkacaksa,
Yeni İstanbul’lar fethedilecekse,
Önce yeni Molla Gürani’ler, Akşemseddin’ler, Molla Hüsrev’ler yetişmelidir.
Ve unutmayın:
“Kılıçla alınan şehir kalpte hüküm sürmez, ama akılla alınan şehir asırlarca senindir.”
Rafet Ulutürk