FENOMEN VE FON
VE ÇÜRÜTÜLMEK İSTENEN İNSAN AİLE VE TOPLUM
YAPIMIZ ÇÖKERTİLMEK MİLLETİMİZ VE DEVLETİMİZ
Açık yüreklilikle ifade edelim ki eğer tedbir alınmazsa
hayatın bütün alanlarında topyekün sosyolojik bir çürüme ve sosyolojik bir krize doğru gidiyoruz.
Özellikle milletin bütün mukaddes değerlerinin tereddütsüz iğrenç bir şekilde para tanrısına ulaşabilmek için araç olarak kullanılmasının ve bunların gülerek karşılanmasının
nesillerimizin mukaddes değerlerimiz ile arasındaki bağı nasıl soğuttuğunu nasıl bir mukaddes değerler karşıtı bir toplum yapısı oluşturmak için bu iğrençliklerin sebep olduğunu görmek için gecikmemeliyiz
Unutmayalım ki meseleye sadece alınacak polisiye önlemler ya da konuya dair yapılacak kanuni düzenlemeler üzerinden yaklaşarak çözüm üretmenin mümkün olmadığını bilmemiz gerekmektedir KUTLU GÜN KUTLU YÜRÜYÜŞTE TEREDDÜT OLMAZ.
KOLTUĞUN VE PARANIN GÜCÜNÜN ADAMI DEĞİL
SEVGİNİN HAKKIN ADALETİN EŞİTLİĞİN İNANMIŞI VE ADAMI OLMAKTIR ESAS.
Neo-liberalizmin dünya sisteminin merkezine parayı koyan yaklaşımı, bugün dünyadaki servet ve gelir eşitsizliğinin en önemli nedenidir.
Bu sistemin kendi içinde oluşturduğu sözde "denge", eşitsizliklerden beslenen bir kaos düzenidir.
Bunun en son örneği olarak ülkemizde "fenomen" sektörü ve "özel fon" adı altında kurulan saadet zincirleri, neoliberalizm ürünleridir.
Bu ürünler, sistemin boşluğunu ve parayı merkeze koyan anlayışı araçsallaştırarak üretmeden, alın teri dökmeden para kazanma ve dahası kayıt dışı kaçakçılığın para aklama aparatları olmuştur.
Bu aparatlar hem kara parayı aklayarak yasa dışı eylemlerin paravanı oluyor, hem de devletten vergi kaçırmanın, yani devletten para çalmanın aracı oluyor!
Birçok ülkede benzerlerine rastladığımız ve son günlerde ülkemizde de gündemde olan "fenomen" ve "özel fon" ürünleri, kolay paranın, sonradan görmenin ve emeksiz servetin taşıyıcılardır.
Bu cüreti ve bu hakkı kendilerinde görmeyi normalleştiren davranış biçimi ise vahşi kapitalizmin köklü geçmişidir.
Türkiye, neo-liberalizmin çarklarının zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan anlayışından kurtulmak zorundadır. Türk bayrağını, vatanperverlik örtüsünü, umre ziyaretlerinde poz vererek insanları kandırmayı bir ritüel haline getiren bu görgüsüzlüğe ve devletten vergi kaçırmaya alan açan sistem sorgulanmalıdır.
Siyaset, gerçeklikler üzerinden yapılır. Elbette gerçeklikler de bir bütündür.
Ülkemizde ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğimizi, asrın felaketini yaşadıktan sonra sürecin daha da ağırlaştığını hepimiz görüyoruz.
Toplumun çok önemli bir kesiminin gelir dağılımından kaynaklanan zorluklar yaşadığına şahidiz.
Seçilmişlerin veya atanmışların veya iktidara yakın görünen STK’ların yöneticilerinin veya işadamı derneklerinin yöneticilerinin bakmaları gereken gerçek, bu gerçektir. Eğer bu gerçek görülmezse, hiç kimse unutmasın ki, sokak kendini başka adreslerde aramaya başlar.
O halde herkes dikkatli olsun!