Musa (AS) doğduğu sırada Mısır'da İsrailoğulları köle olarak en ağır işlerde çalıştırılıyordu. Firavun rüyasında; İsrailoğullarından doğan bir erkek çocuğun peygamber olacağını ve kendi saltanatını sarsacağını gördü ve bunu önlemek için İsrailoğullarının doğan bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emretti. Hz. Mûsâ’nın annesi, oğlunun da diğer yeni doğan İsrail çocukları gibi öldürüleceği korkusuyla, onu yukarıda bahsedilen ilhamla Nil nehrine bıraktı. Akıntı çocuğu Firavun’un sarayının yakınına götürdü. Firavun’un eşi Asiye, sarayının bahçesinde gezinirken fark edip ırmaktan sandığı çıkarttı ve çocuğu evlat edindi. Ayette belirtildiği gibi, Allah’ın Hz. Musa’ya bir lütfu olarak, Firavun’un eşi çocuğa karşı garip bir sevgi hissi duydu.
(İsrail Hz. Yakup peygamberin ismidir. Hz. İbrahim’in torunudur. Hz. İshak’ın çocuğudur.
Hz. Yusuf’un da babası olup İsrailoğullarının atasıdır.)
Firavun'un karısı çocuğu sandıktan çıkarınca, “Bana da sana da göz bebeği olacak. Onu öldürmeyiniz; belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz” dedi. Halbuki onlar, işin sonunu sezemiyorlardı. (Kasas Suresi 9. Ayet)
Firavun, Hazret-i Mûsâ’yı bulup öldürebilmek maksadıyla rivayete göre 980.000 masumu çocuk katletmişti. Allah (CC) Hazret-i Mûsâ’yı baş düşmanının sarayında yetiştirecek, O da bir gün Firavun’u, tahtı ve saltanatıyla birlikte hâk ile yeksan edecekti. (Bütünüyle ortadan kaldıracaktı) peygamberler, Allah’ın özel terbiyesi ve sıyaneti (koruması) altındadırlar.
Hz. Musa için süt annesi aranır ama o hiçbirini emmez. Nihayet kendi öz annesine emzirmesi için verilir. Annesi şüphe çekmesin diye gönüllü davranmaz ve benim Harun adında bir oğlum var onunla beraber kabul ederseniz emziririm der. (Çocuklar öldürülürken Harun (AS) nasıl yaşıyordu? Firavun İsrâîloğullarını köle olarak kullandığı ve ağır işlerde onlardan yararlandığı için, yeni doğan erkek çocuklarını bir sene keser, bir sene kesmezdi. Harun peygamber de işte bu kesilmeyen senede dünyaya gelmişti.)
Hulasa-i kelam Firavun İsrailoğullarının doğan erkek çocuklarını “saltanatını yıkacak” gerekçesiyle öldürüyordu ama, Allah; elçisi Musa’yı Firavun’un sarayında, Firavun’un imkanları ile büyüttü. Ben özetledim. Bu konu Kur’an’da ayrıntılı bir şekilde anlatılır.
O gün Firavun İsrailoğullarının çocuklarından korkuyordu, bugün ise İsrail Gazzeli çocuklardan korkuyor. O topraklara göç etmeye başladıkları günden bu yana (ikinci dünya savaşı ve İsrail kurulana kadar) İngiltere’nin, ikinci dünya savaşından sonra ise Amerika’nın himayesinde Filistinlilere yapmadıkları katliam kalmadı. İngiltere ve ABD katliam ortağı ve suçlusudur. Öne sürdükleri gerekçe: İsrail’in kendini savunma hakkı vardır. Peki Filistinlilerin yaşama hakkı yok mu?
Elimdeki rakamlar 19 Nisan 2025 tarihli rakamalar: 7 Ekim 2023'ten bu yana toplam öldürülen çocuk sayısı 18 bin 44, öldürülen kadın sayısı ise 12 bin 402’dir. O günden buyana Siyonist katliam şiddetli bir şekilde devam ettiği için rakamlar daha da artmıştır. Çocuk ve kadın öldürme gerekçeleri nedir bilir misiniz? Bu kadın yaşarsa çocuk doğurur. Doğan her çocuk bize düşman olacaktır. Bunun için Öldürülmelidir!
Alev Alatlı anlatmıştı: Filistinli kadın diyor ki: ben altı çocuk doğurmakla görevliyim. İkisini İsrail öldürecek, ikisi eve ekmek getirecek, ikisini de okutmak lazım.
İkinci dünya savaşı yılları Avrupa’da Nazi zulmünün tavan yaptığı yıllardır. Almanlar “engellileri, romanları (çingene), eşcinselleri, Yahudileri, Afrika kökenli Almanları, Yehova şahitlerini, Slavları, (özellikle Polonya ve Rus kökenlileri) ve önemli sayıda muhalifleri, toplama kamplarında hapsedip katletmiştir”
Nazilerin yaptığı katliamı, soykırımı kimse kabul etmemiştir. Yalnız öyle başarılı bir algı mühendisliği yapıldı ki; sanki sadece Yahudiler öldürüldü. Herkesin hafızasına kazınan şişirme bir rakam var ki; o da 6 milyon Yahudi öldürüldüğüdür.
Fransız komünist partisi ideologlarından olup, (sonradan Müslüman olmuştur) kitapları 40 dile çevrilen Roger Garaudy’ye göre Yahudiler, 60 milyon civarında insanın öldüğü II. Dünya Savaşı’nda, en az kendileri kadar Roman, kendilerinin en az üç katı Slav öldürüldüğü halde, yalnız Yahudiler öldürülmüş gibi propaganda yapıyor, filmler çevirtiyor, romanlar yazdırıyor, müzeler kuruyor ve sürekli Yahudi soykırımı sözüyle insanların beynini yıkıyorlar. Bu arada Filistinlilere karşı yaptıkları haksızlıkları örtmek için de soykırım propagandasını kullanıyorlar. Tespitini yapmıştır.
Graudy’nin “İsrail, Mitler ve Terör” adlı kitabında (Bu kitap yüzünden dünyada bütün büyük yayın evleri kendisine ambargo uygulamıştır) bazı Siyonist Yahudilerin Hitler'le iş birliği yaptığını anlatır. Mesela (Menahem Begin, Izak Şamir gibi)
Roger Garaudy kitabında, İsrail’in kurucu başkanı David Ben Gurion’un mealen “Alman Yahudi çocuklarını İngiltere’ye götürürsem tamamını kurtaracağım, ya da Filistin topraklarına (İsrail’e) götürürsem tamamını değil yarısını kurtaracağım; seçenekleriyle karşı karşıya kalsam ben ikinci çözümü tercih ederim” dediğini anlatır. Özetle "Siyonistlerin gayesi Yahudilerin hayatlarını kurtarmak değil, Filistin'de bir Yahudi devleti kurmaktı..." tespitini yapar.
Siyonistler amaçlarına ulaşmak için, bırakın Müslümanı Yahudileri katletmekten çekinmezler. Bu canlı türü yaratık Siyonistler gözünüzün içine bakarak yalan söyler ve her şeyi inkâr ederler. Hani Şeytanın iki adı vardır; biri şeytan, öbürü yalan derler ya sanki bunlar için söylenmiştir. Tek ayak üstünde 40 yalan söylerler. Mızrak çuvala sığmazsa bu sefer seni suçlu çıkarırlar. Eski Başbakan Golda Meir, çocukları öldürmek zorunda kaldıkları için Filistinlileri affetmeyeceğini söylemiştir. Filistinliler direndiği için çocuklarını öldürdüklerini itiraf ediyor ve bunun için de Filistinlileri suçluyor. (Kızıyor musunuz? Kızın ama küfretmeyin! Küfür bu lanetli İsrail’in vahşetini durdurmuyor. Şair Ali Suad:” Şeytana kızacağına iyi bir iş yap, onu kızdır.” Diyor)
Bugün soykırım propagandası ile dünyada mazlum rolü oynamış olan Siyonist İsrail Filistin’de Gazze’de (dünyanın gözü önünde) soykırım yapıyor.
Dün İsrailoğullarının çocukları için Firavun’un yaptığı çocuk katliamını, bugün Siyonist İsrail, Gazze’li çocuklar için yapıyor.
Bunlara destek olan kim varsa; sesini yükseltmeyip kim susuyorsa, Müslüman olsun, gayrimüslim olsun tamamı katliamın, soykırımın yüzde 100 ortağıdır.
Cemil Meriç merhum: Cinayete ses çıkartmayan, caninin suç ortağıdır. Demiştir.
Viladimir Lenin (Sovyetler birliğinin kurucusu): “Cinayete tanıklık edince tarafsız olamazsın. Durdurmak istemezsen taraf tutmuş olursun.” demiştir.
Nazım hikmet: Çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpe değildir? Der.
Bu cinayetler için İsrail’e bir kızan, Amerika’ya Avrupa’ya bin kızsın. Çünkü İsrail batının robotudur. Hatta bizim temaşa sanatımızda yer alan kukladan farksızdır.
Batı, İsrail sayesinde körfezde bulunan ülkeleri kaz gibi yolmaktadır. İsrail’in Gazze’de kullandığı bütün silahlar, bombalar batı tarafından temin edilmektedir. Batıya “hani demokrasi, hani insan hakları” soruları sorarak netice alınamaz.
Nobel ödüllü filozof Albert Schweitzer batının ahlâk ve medeniyeti için şu tespiti yapar: “Ahlâksız medeniyet olmaz; bugünkü Batı dünyası ahlâksızdır:
Şu hâlde bugün bir batı medeniyeti yoktur.”
Dikkat ederseniz Siyonist vahşete, Müslüman dünyası alışmış gözüküyor. Üç körfez ülkesi ABD’nin İsrail için harcadığı paranın fazlasını Trump’a ödeme antlaşması yaptılar. Bu sebepledir ki; Katledilen Müslümanlar için verilen rakamlar istatistik olarak kalıyor maalesef. Hatta Hamas’ı suçlayanlar var. (En başta Mahmut Abbas)
Aliya İzzetbegoviç merhum "Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır." uyarısını yapar. Unutmayalım!