TANSEL GEYİK


GAZETE TİYATROSU

Kısa bir tiyatro oyunu


GAZETE TİYATROSU

Uzun süredir bir roman yazmak istiyorum. Hatta başladım sayılır.  Ancak kaplumbağa hızıyla ilerliyor. Çünkü zaman, mekan ve karakterlerin her yönüyle mükemmel olması şart.

Roman yavaş yavaş ilerleyedursun. 
Bu arada kısa bir tiyatro oyunu kaleme aldım. İlk denemem olacak.

Yaşı ellinin üstünde olanlar mutlaka hatırlar. "Radyo Tiyatrosu" vardı bir zamanlar. "Arkası Yarın" anonsuyla biten hani. 
Benim oyun da öyle. Tek bir farkla; "Arkası Haftaya" diye bitiyor, o kadar.

Oyun iki kişi arasında geçiyor. 
Genelde kadrosu dar olan böyle oyunlar, pek rağbet görmez ama bu haftaki köşe yazımı keyifle okuyacağınızdan eminim...

Başlarda sıkıcı gelebilir ama sabırla sonuna kadar koltuklarınızdan kalkmayın lütfen.

Evet, oyunumuz başlamak üzere. Lütfen cep telefonlarınızı sessize alın veya kapatın.
İyi seyirler.
Üç, iki, bir; ve perde!

[Yazdığım bu hikâyedeki kişi yada kişiler, tamamen hayal ürünüdür. Ayrıca hiçbir kurum ya da kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır.]
                    . . . . . . . . .

BİRİNCİ PERDE

(Zaman; beş, on yıl önce; belki de milattan önce.
Yer; henüz keşfedilmemiş bir yerde.)

–Hörmetler sayın abim.
–Aleyküm selâm bacım. Nasılsın?
–Nasıl olayım, hiç iyi değilim valla. Durduk yere başıma iş aştın. Biliyorsun bizim iş yattı, yarışı sen iptal ettirdin. Şimdi herkes benim yeni bir şey yapmamı istiyor, sağdan sağdan çok üstüme geliyorlar. Gerçi soldan gelenler de var ama az, beklediğimiz gibi değil. Tabi bir de merkezden gelenler var.  Sanki bunlar yetmiyormuş gibi üç tane de başımın belası var. Böyle giderse beni parça pinçik edecekler. Bizim beye söylüyorum: “Ayy! Çok bunaldım, daraldım! Başımı alıp gidesim var!” diyorum. O da bana; “Haklısın, küpsel ısınma var. Bu sene bizim şatoyla yalıya klima taktıralım, bu yaz çok sıcak geçecek.” diyor, başka da bir şey demiyor. Çok bunaldım, ayy çıldırcam! Bu yüzden seni aradım dı..
–İyi yaptın, tabi başka kimi arayacaksın ki? Kilimci Kör Hasan'ı arayacak halin yok ya!
Hah ha ha...
–O da kim yavv? Yeni mi başladı işe? Ben tanımıyorum. Hem bende onun telefonu yok ki.
–(Diğerine zaten hiç şaka yapılmıyor, bu da şakadan anlamıyor. Allah'ım bunları bana seçip de mi gönderiyorsun? Tövbe tövbe...)
Yok yavv, sabah sabah latife edeyim dediydim, neyse..
Merak etme yahu! Koskoca abin var arkanda. Sen onların gönüllerini hoş tut yeter. Sakın yuvalarına geri gönderme, gerisi bende. Çünkü Yaşlı Bilge bana lazım. Sen kendi işine bak. Ha, klimaları da taktır, elektrik parasını hiç dert etme sakın. Abin ne güne duruyor? Enişte haklı, bu yaz sıcak geçecek.
–Sen öderim diyorsan tamam abi. Klima deyince aklıma geldi, bizim oğlan hâlâ işsiz, bir sigortası bile yok. Hani diyorum; senin yanında sigortası, akbil'i yemeği olan bir iş.....
–Sen merak etme. Hele şu işi bir bitir de bakarız. 
Hadi kal klimayla. Şey sağlıcakla...

Telefon kapanır.
Dıt, dıt, dıt..........
                   . . . . . . . . . 
(Bir kaç ay sonra)
–Yahu bacım sen ne yaptın öyle?
–Sorma abi valla haklısın... 
Klimaları ben köşkte yokken bey takmış. Takmış takmasına da, hepsini yanlış takmış. Klimaların hepsi dışarıda, motorları malikanenin içinde kalmış. Çalıştırınca her yer  hamam gibi oluyor. Kışın iyi ama yazın ne halt etçez bilmiyorum..
–Yav ben onu mu diyorum..
–Neyi diyorsun abi, anlamadım. Sorun elektrik parasıysa...
–(Allah'ım benim günahım neydi de böylelerini karşıma çıkarırsın? Zaten diğeri duymaz, bu da zor anlıyor anlaşılan. Bunların yüzünden yaşlandım ya..)
Bacım ben bunu mu diyorum? Ne yaptın sen öyle?
–Hayırdır abi, kimi ne yapmışım yine? 
–Daha ne olsun. Bir Nisan şakası sandım ama vallahi gerçekmiş. O ne kalabalık, o ne coşku, o ne heyecan? Ben bile şaşırdım. İşi çok mu abarttın acaba? Biraz ağırdan al bacım, biraz ağırdan al. Yoksa sonumuz senin elinden olacak yahu..
–Sen dedin abi, ben de yaptım. Hem insanları durdurabilirsen durdur.   Sanki yıllardır durmuşlar durmuşlar da beni beklemişler! Beni bile bunalttı bunlar, yıldım valla!
–Biraz yavaş ol. Birlikte daha çok ince ve uzun yolumuz var. Sonra beni bulamazsın ha!
–Aman ağzından yel alsın abi. 
O nasıl söz? Dilini eş......
Ihım ıhım...
Sen yoksan ben dünden yokum. Zaten zorla yapıyorum, şu iş bitse de yatıma binip Karayipler 'e gitsem, biraz torun baksam! 
Vallahi yıldım offf!
–Dediğim gibi yavaş ol, yoksa bir çuval incir berbat olur.
–Abi incir dedin de aklıma geldi. Geçen akşam sizde yediğimiz o manda  yoğurdunun tadı, bizim beyin damağında kalmış. Zahmet olmazsa biraz gönderse diyor. Akşamları yatmadan önce bahçede klimaların altında yiyecekmiş.
–(Bu da benim manda çiftliğim var sanıyor galiba.) 
Hah ha ha! Yav istediğiniz yoğurt olsun, sana kurban olsun.  Şimdi benim oğlana talimat veriyorum. Her gün göndersin size. Bol bol yiyin. Ağzınızdan, burnunuzdan...
Öhö, öhö...
–Ayy bey nasıl mutlu olacak şimdi. Allah senden razı olsun. Hem ne demişler?  Yoğurttan ağzı yanan, sütü püskürterek içermiş. 
Hah ha ha! Nasıldı ama? 
Yeri gelince taşı yeleğine nasıl koyuyorum? 
Hah ha ha!
–Yok, o öyle değildi de neyse...
–Yav sen olmasan biz ne yaparız? Şatolarımın, köşklerimin, malikanelerimin yolunu bulamam. Hatta "yolumu" bile bulamam!... 
Allah seni sırtımızdan eksik etmesin.
–O da öyle değildi de..
Amin amin. Hadi selam söyle, afiyetle yiyin yoğurdu. 
Haydi kalın mandalarla, şey sağlıcakla....
(Hay Allah! Ne söyleyeceğimi unutturdu bana yav...)

Dıt, dıt, dıt...
                . . . . . . . . . .

(Yine bir kaç ay sonra)
–Abim inceden inceye bu iş kötü gidiyor, iyi gitmiyor. Vallahi aklım kopuyor, yok ödüm kopuyor diyecektim. Şey oldu...
–Sen merak etme, her şey kontrolüm altında. 
–Nasıl yani? Nasıl kontrolünde?  İş çoktan kontrolden çıktı be! Haberin yok!
–Ben sana ne diyorsam o. Benim iznim,  onayım, haberim olmadan kimse adım atamaz. Kaç yıllık hukukumuz var, sen yoksa abini hâlâ tanıyamadın mı yahu? 
Hah ha ha!
– Aaa, Valla senden korkulur abi. Sen şeytana parmak arası terliğini bile ters giydirirsin....
Şey yanlış oldu, o papuçtu galiba...
Hah ha ha ha ha!!!
Ayy, gülmekten ayak baş parmağıma kramp girdi.
Hemen doktoruma gidip göstereyim bari. Hem bu bahaneyle bu aralar ortalarda pek görünmesem iyi olacak.
–Evet, sen bu aralar pek değil, hiç görünme ortalarda. 
–Demek ince'den ince'ye  herkes senin dümenine su taşıyor! Ayy, gülmekten bayılacam şimdi. 
İlahi, sen yok musun? İnsanı diri diri mezara gönderirsen valla!
–Tabi ya, sen ne sandın. Ben işimi şansa bırakmam. Ona da her gün boşuna yoğurt göndermiyorum. 
Hah ha ha! 
–Ha o da benim gibi "manda'cı" yani..Hah ha ha ha ha!
–Evet o da aynen senin gibi. Gerçi o bu aralar işi biraz abarttı. Yoğurdu tek gönderme, yanında çokça lavaş, beyaz peynir, kavun falan da gönder diyor. Çilingirci ile birlikte sofra mı kuracakmış, ne yapacakmışsa. O gün uzun uzun anlattı ama pek dinlemedim. Çünkü iki dakikadan sonra hiç çekilmiyor yavv! 
Ama olsun, onun ince'liği yeter.  
Canı sağ olsun, feda olsun. Zehir zıkk.......
Ehhe ehhe...
–Abi yoğurt dedin de aklıma geldi. Artık bize gönderme nolur.
–Hayırdır bacım n'oldu?
–Kusura bakma ama hepimize böğğ geldi. A4 kağıdı bile görünce artık midemiz bulanıyor. Yalının kırkbeş odası da yoğurt doldu, çorap koyacak bile yer kalmadı. Millet nereden buldunuz der,  şüphelenir diye dağıtamıyoruz da. Ee, ye ye nereye kadar,  bitmiyor valla. Bu yüzden evde ekşimiş yoğurt kokusundan durulmuyor. Bey de bahçede yatıyor artık. Klimaları çalacaklar diye korkuyor. Başına bir şey gelecek diye çok korkuyorum. Malum bizim köşkün önünden her geçen taş atıyor kafamıza, gözümüze...
–Hıım anladım. 
–Bak sana ne diycem abi; Çok güzel bir söz vardır ya hani. Sen de mutlaka bilirsin. “Kimse yoğurdum ekşi demez” diye. Bizimki gerçekten ekşidi valla!. Ama şimdi etrafımdakilere söylesem hiç kimse  inanmaz..
Hah ha ha ha!!!
Ayy, gülmekten diğer ayak serçe parmağıma da kramp girecek şimdi...

–(Bu da her şeye gülüyor, bununla işimiz var.  Hem gülmekten insanın karnına kramp girer. Bunun ayağına giriyor. İlginç!)
Hay Allah, alemsin bacım. Şu haldeyken bile beni güldürdün, Allah da seni güldürsün inşallah.
–Gülmek deyince aklıma geldi abi. Bizim oğlanın işini unutmadın di mi? 
“Benim hâlâ sigortalı bir işim bile yokken, hayırdır bu yoğurdun bolluğu, çalışan klimaların suyu nereden geliyor?” diye bana,  babasına sorular sormaya başladı. Anlayacak diye ödüm kopuyor.
–(Bu da beni diş ve dişçi bulma kurumu sanıyor !)  
Unutur muyum hiç aşk olsun yav!Artık o da benim bir evladım sayılır. Hele şu önümüzdeki engeli sıkıntısız bi atlatalım, söz ilk işim bu olacak. Enişteye çok selâm. Dışarıda klimanın altında sakın yatmasın ha!. Kötü çarpar bak, benden söylemesi!
–Hah, enişte demişken aklıma geldi. Senden bir ricası var yine.
–Buyur bacım. Biliyorsun senin için yapmayacağım şey yoktur.
–Sağ ol abim, bilmez miyim hiç? 
Şey,  bey biraz ejder meyvesi fidesi bulabilir mi diyor. Fazla değil, yüzbin tane gönderse yeter diyor. 
–(Sanki ben ejder meyvesi üreticileri kooperatif başkanıyım!) 
Yahu ne yapacak o kadar fideyi?  
Ben size meyvesini her gün göndereyim. Alın afiyetle yiyin güzelce. 
–Yok yok sağ ol. Tutturdu, köyüne gidip orada ejder meyvesi üretecekmiş. Çok para  varmış o işte.
–(Yahu nereden bulacaz şimdi o kadar ejder fidesini? Bunlar da beni "Tepsi Şurada" sitesi sanıyor.) 
Hımm, anladım bacım. Bizim oğlan  bi baksın bakalım. Nereden buluruz, araştırsın... 
Bulur bulmaz gönderirim. Enişteye çok selâm. Peki ya parası...........?
–Ayy, çok sağ ol abim. Sen bitanesin, senden başka yok valla. Benim yüreği ejder, şey pardon; yüreği güzel abim!
–Hah ha ha! Çok doğru söyledin, benden sadece bir tane var, başka yok!
–Hah ha ha, asrın abisi benim.
–Hadi kalın ejderlerle. Şey sağlıcakla...
(Yavv beni de şaşırttı, ne söyleyeceğimi unuttum be!)

Dıt, dıt, dıt....

Sürçülisan ettiysek affola!
Arkası haftaya.

Esen kalın, sağlıcakla kalın.
 

ENERJİDE MERKEZ ÜLKE :TÜRKİYE...

RUSYA SALDIRI BAŞLATTI!...

Donald Trump, Kasım Seçimlerinde Aday

Trump'a suikast girişimi

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI VE SİYASET BİLİMCİ İSMAİL CİNGÖZ YAZDI: "5 TEMMUZ 2009 URUMÇİ KATLİAMI"

Gazetecilerin Diaspora Faaliyetlerine Destek Kamu Birliği Başkanı Fuad HÜSEYİNZADE Yazdı: "Azerbaycan Gerçekleri"

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI VE SİYASET BİLİMCİ İSMAİL CİNGÖZ, "ŞUŞA BEYANNAMESİ TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİ ÜST SEVİYEYE ÇIKARTMIŞTIR"

Resul DAĞSARAY SDE İçin Yazdı: "İran'da Cumhurbaşkanlığı Seçimi; Güç Oyunlarında Yeni Bir Cephenin Defakto Olarak Tanımlanma Sahnesi"

Gazeteci Yazar Mesut Haray Yazdı: "Güney Azerbaycan Milli Hareketi: Özgürlük, Adalet ve Ulusal Devlet Hedefiyle Mücadeleye Devam"

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI VE SİYASET BİLİMCİ İSMAİL CİNGÖZ İSRAİL'İN OLASI LÜBNAN SALDIRISI HAKKINDA ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Fenerbahçe 5 4 0 1 11 13
2.Galatasaray 4 4 0 0 11 12
3.İstanbul Başakşehir 4 3 0 1 6 10
4.Beşiktaş 4 3 0 1 6 10
5.Eyüpspor 5 2 0 3 4 9
6.Konyaspor 5 2 2 1 -1 7
7.Sivasspor 5 2 2 1 -1 7
8.Antalyaspor 5 2 2 1 -3 7
9.Göztepe 4 1 0 3 2 6
10.Samsunspor 4 2 2 0 1 6
11.Kasımpaşa 5 1 2 2 -2 5
12.Rizespor 5 1 3 1 -10 4
13.Trabzonspor 3 0 0 3 0 3
14.Gazişehir Gaziantep 3 1 2 0 -1 3
15.Alanyaspor 5 0 2 3 -5 3
16.Bodrum FK 5 1 4 0 -5 3
17.Kayserispor 3 0 1 2 -1 2
18.Hatayspor 5 0 3 2 -5 2
19.Adana Demirspor 5 0 4 1 -7 1

YAZARLAR