TANSEL GEYİK

Tarih: 20.07.2024 21:00

GAZETE TİYATROSU (3)

Facebook Twitter Linked-in

İKİ (ARTI BİR) KİŞİLİK KÖŞE KAPMACA OYUNU

ÜÇÜNCÜ PERDE
Yer: Hâlâ bilinmiyor.
Zaman: O biliniyor. (2018 yılı başları)

–Alo!  Bacım niye telefonuna bakmıyorsun? İşi gücü bıraktım, sana ulaşmaya çalışıyorum. 
–Ay!! Evet çok aramışsın. Kuaförde saçlarıma kompresörlen hava püsküttürüyordum, ıııııı... 
Şey yani, fön çektiriyodum. Duymadım abim.
–(“Bu ne rahatlık yahu!! Kocası yamyamların elinde rehin kalmış; bu kuaförde, saçlarını yaptırıyor . Pes vallahi pes!”) 
Tamam, tamam neyse. Telef olan hayvanların hepsini hallettik şükür, bilgin olsun.
–Ayy! Gerçekten mi? Sen bi tanesin valla. Nasıl hallettin peki? Gergedanları yakalarken dikkat etseydin bari. MaazAllah o boynuzlar bi saplanırsa insanı ne hale sokar sen biliyon mu? İnşallah bir şey olmadan...
–Yahu bacım, bir dur. Bir nefes al da anlatayım. Hem telefonunu açmazsın, açınca da susmazsın. 
Bir sus yavv! 
–Tamam afedersin abim. Buyur seni dinliyorum....
Abim kocam ne zaman gelecek?
6K  telefonlar hazır mı? 
Baz istasyonu işi tamam mı? 
Ya şefin karısının yerine benzerini bulabildiler mi?
–Yahu bir dur da anlatayım. Kilise çanı gibi, çan çan çan!...
(“Allah eniştenin yardımcısı olsun. Bu ne ya! Adam başını alıp taa oralara boşuna gitmemiş demek.”)
–Eyvah eyvah! Demek ki bir problem oldu. Gitti kocam, gitti! Hipopotam gibi adam, ayy yok aslan gibi adam gitti! Yetişin dostlar! Ayy fena oluyorum. 
Dıt dıt dıt. Telefon kapanır...
–Alo! Alo! Alo! Bacım iyi misin? Alo?!
(“Hay Allah! Fenalaştı galiba. Şunun şurasında birkaç ay kaldı. Hayırlısıyla şu iş bitene kadar buna bir şey olmasa bari. Diğeri zaten canlı cenaze gibi dolaşıyor..Off off! Ben kendi derdimi unuttum, bunların bitmeyen sıkıntılarıyla uğraşıyorum. Ben hiç bu hallere düşecek adam mıydım be?! Biri düşer, diğeri bayılır. Nasıl bir şeyin içine düştüm böyle? Yahu ne kadar da çok düşme sözcüğü kullandım..  Yoksa??? 
Yok canım olur mu hiç öyle şey? Düşmeyiz inşallah, düşmeyiz!  Sen o tatlı canını üzme yahu!  
Beni ne hale soktular, kendi kendime konuşur oldum..Off!)

(İki dakika sonra telefon çalar.)
–Hah, alo bacım iyisin di mi? Önemli bir şey yoktur inşallah!
–Yok yok abim, içim geçmiş birden. Elimde telefonla, kuaför koltuğunda öylece serin serin uyuyakalmışım...
–Telefon elinde  konuşurken nasıl uyuyakaldın ve bacım?! Sana bir şey oldu diye ödüm bağırsağıma karıştı. Tövbe tövbe estağfurullah...
–Gece uyuyamıyorum biliyon mu abim. Bahçede hamakta yatarken düşecem diye fikrim çıkıyor, şey aklım çıkıyor diyecektim di..
–Tamam, sen iyi ol da, gerisini boşver. Neyi anlatıyordum ben sana? Bir an aklımdan sıçradı, şey uçtu diyecektim..
(“Ne zaman bununla konuşsam ne diyeceğimi unutuyorum. İyi ki ayda bir yüz yüze görüşüyoruz.  Demek her gün  bir araya gelsek halim tümden harap olacak valla..”)
–Abi, uçmayı kaçmayı bırak da, benim kocam ne zaman gelecek sen onu söyle!! Bir saattir lafı geveleyip duruyon.. Canım abim benim, aaa!
–(“Bi fırça yemediğim kalmıştı, o da oldu çok şükür. Ahh ulen ahhh!! Elim mahkum olmasa ben sana yapacağımı bilirim amma ve lakin.”)
Tamam bacım, tamam. Bak durum şöyle. Telef olan bütün hayvanları hallettik.
–Ayy! Gerçekten mi? Helal olsun benim abime? Ya diğerlerini...
-Dur be yahu, teker teker sırayla anlatayım sana. Biraz sakin ol.
–Tamam abim. Nasıl hallettin peki hayvanları?
–Bizim CinAli'nin oğlu var ya...
–Ha biliyom ben onu! Hani şu maskeci hayırsever, biraz da kumar sever olan degil mi? 
–Evet ya işte o. Sağ olsun, o halletti. O kadar çok beyaz peynir, pudra şekeri ithal etmiş ki, ithalat yaptığı ülke de ona jest olsun diye hayvanları gemiye yüklemiş göndermiş! Hem de fazlasıyla, tam tamına iki katı! İnanmazsın, üstelik de bedavaya!!
–Ee, ne zaman varırmış gemi oraya?
–Birkaç güne kabilenin eline ulaşır. Yani o iş tamam. Gelelim telefon ve baz istasyonu konusuna.... 
45 tane 6K telefon hazır. Yarın ellerine ulaşır. Baz istasyonu da biraz yüksek olduğu için parça parça nakil olacak..O iş de iki güne biter. 
–Ayy! Vallahi sana boşuna kasrın abisi demiyorlar, şey asrın yani.
Allah ne muradın varsa versin canım abim!
–Muradımın ne olduğunu en iyi sen biliyorsun bacım. Hah ha ha ha!
–Neymiş o abi?. Ben bilmiyom.
Yoksa başka bir uçak daha mı alıcan? Hah ha hay! Şaka yaptım, şaka yaptım.
–Çok iyi yaptın bacım, iyi yaptın da... Yalnız bir sorunu hâlâ çözemedik. 
–Ne abi o? Yoksa kocama bir şey mi oldu? Söyle abim, söyle. Ayy, ayy!
–Yavv dur. Enişteye olan bir şey yok! Yarın kısmetse yanında. Özel uçağımla bizimkiler paketleyip, şey alıp getirecek yanına..
–Peki sorun nedir abim? 
–Bu kabile şefinin ölen karısı var ya, hani doksan yaşındaki, esmer tenli, saçı olmayan. Kırkbeş kilo, boyu da bir altmış beş, rahmetli olan hani..
–Abi sen nerden biliyon kadının kırkbeş kilo olduğunu? Bir-altmış-beş de vücut ölçüleri mi? Hani derler ya; doksan-altmış-doksan, yan gel yat Osman. Yok o öyle değildi, on dönüm bostan olacaktı...Neyse..
–Sen boşver şimdi küçük detayları, o güzel saçlarını böyle ufacık şeylerle bozma. Yoksa çıkamazsın işin işinden bacım....
Ya, ben ne diyordum? Hah, işte şefin karısının yerine henüz birini bulamadık. Çocuklar araştırıyorlar ama biraz zor görünüyor..
–Peki ne yapcaz abi? Valla birini bulamazsak kocamı bırakmaz bu yamyamlar! 
Ayy ayy! Kötü olucam. Sözel kalem misin, sayısal kalem misin neysen gel hemen buraya!.. Esra Esra!! !! Hah, gel tut beni kızım tut, kötü oluyorum! 
–Tamam ben kapatıyorum telefonu, o işi de halledince seni ararım. Telefonun açık kalsın ha! Yanından da sakın ayırma..

Dıt dıt dıt. Telefon kapanır.

                     . . . . . . . . .

Hemen ertesi sabah. 
Kargaların bile henüz kahvaltısını yapmadığı bir saatte, şatonun telefonu acı acı çalar...

–Abim, hayırdır bu saatte?  Sen beni malikaneden hiç aramazdın? Hem numarayı nasıl buldun, ben bile bilmiyom valla bu numarayı...Valla sende de tüm numaralar var maşallah! Hah ha ha!!!
–Bacım sen insanı valla  kanser edersin.. Beni dört kolluya bindirmek için hepiniz sözleştiniz mi yahu? Cep telefonun neden sürekli meşgul?!!
–(“Yok, yok bunun iyice kafası gitmiş..Allah şifa versin. Vah vah zavallı ya. Ayy! Belki de benim beye çok üzüldü de ondan böyle kafa gidip geliyor. Yazık acıdım valla..”)
Canım abim, sakin ol biraz. Aaaa,  üstüme iyilik sağlık...Sen bana telefonun sürekli açık kalsın, yanından da ayırma  demedin mi?
–Evet dedim!! Ben de onu diyorum ya zaten! Sürekli neden meşgul?
–(“Vah vah vah, bu iyice uçmuş anlaşılan. Yazık valla”) 
Benim asabi abim, benim güzel abim. Sen bana telefonun sürekli açık kalsın diye tembihlemedin mi? 
–Evet! Öyle dedim!! Peki sen ne yaptın?
–Yahu ne yapcam, senin dediğin gibi yaptım. Benim oğlanla ikimiz salondayken onu aradım. O da telefonunu açtı, ikimiz  ana-oğul öylece sessiz sedasız sabaha kadar gözümüzü bile kırpmadan, telefonlar açık bir şekilde senin aramanı bekledik. Hem sen arıycan diye  bahçeye bile çıkamadık. Altmış derece sıcaklıkta salonda öylece sabaha kadar koltukların üstünde bekledik. Biliyorsun, klimaların motorlarını yanlışlıkla köşkün içine monte ettiydi kocam. O yüzden evin içi hamam değil, bildiğin sauna valla...
Hımm.. Şimdi aklıma geldi ya... Acaba bu ay bana telefon faturası çok mu gelir sence abi? Keşke oğlan beni arasaydı. Onunkinde öğrenci indirimi vardı.  Tüh ya! Bu hiç aklıma gelmedi.. Gerçi telefonlar aynı yerde, yan yana olunca da aynı yazar mı bilmiyorum? Ama o kadar yazmamalı. Hani mesafe çok az ya, o yüzden diyorum.. 
Şayet oğlan yanımda değil de uzakta olsaydı, ha o zaman çok yazsın . Ama yanyana olunca daha az yazması gerek........
–Tamam! Anladım, anladım yeter!!
Ben kapatıyorum hadi kal koltuklarla, şey sağlıcakla... neyse ney yahu!!.....
(“Ya Rabbim! Ben kimlerin ahını aldım da cezamı bununla kestin benim? Başka kimse mi kalmadı Allah'ım?!  Tövbe tövbe.. Bu kadın beni sonunda dinden imandan çıkaracak. Çıkaracak dedim de aklıma geldi. Bu şefin ölen karısının yerine kimi bulacağım?  Allah'ım sen bana yardım et. Bu kulun çaresiz, naçar bir şekilde....... ”)

Tam da o anda telefon çalar..

–Alo CinAli abi, önemli değilse sonra konuşsak? Biraz yorgunum da seni....!{✓#∆!!}
Yok yok tamam konuşalım. Bir anda geçti yorgunluğum.  Abi senin oğlan sürekli kilolarından şikayetçiydi di mi? 
–Evet öyle efendim. Hayırdır?
(“ Hıımm.. Bu kez benden ne isteyecek acaba? Ne zaman işi düşse, böyle konuşur.. Ee kel'e kolay, tam otuz yıldır tanıyorum. Şey dile kolay diyecektim, yanlış şey oldu..”) 
–Abi diyorum ki, senin oğlanı fazla kilolarından kurtarsak nasıl olur? İyi olmaz mı ya? Hem bu yaşta çok riskli bu kadar kilo.  Allah korusun, bak ileride başına iş açar. Hani senin oğlunun sağlığı açısından diyorum yani..
–Tabi harika olur da, şimdi nereden çıktı bu, pek anlayamadım. (“Bak bak hele kurnaza. Ben bu tavırları bilmez miyim hiç? Bu ayakların hepsini ben öğrettim sana. Yok bundan sonra hayvan terli yemez. Hah ha, deveciye deve satıyor. Yok yahu o da tereydi galiba..”)
–Anlatırım, anlatırım..Sen vakit kaybetmeden hemen senin oğlanı kap da bana getir. Uzunca konuşuruz. Hadi kal oğlunla.
–Efendim, oğlumla mı kalayım yoksa kapıp size mi getireyim? Pek anlayamadım da. Hani siz "kal oğlunla" deyince şimdi şey oldu.
–Dilim dolandı birden de...Dediğim gibi, hemen gelin ikiniz de. Çabuk olun bekliyorum.
–Anlaşıldı efendim. Hemen ve çabuk olacağız. Oğlumla birlikte yanınıza geleceğiz..
–Tamam hadi, zamanımız çok dar.
–Anlaşıldı efendim. Zaman çok dar. 
–Yahu uzatma ve adam! Kapat telefonu da bir an önce gelin haydi!!
–Bu çok daha net anlaşıldı efendim. Fazla uzatmadan, telefonu kapatıp sizin  yanınıza oğlumu da kapıp zaman kaybetmeden geleceğiz. Zaman çok dar. Hemen yola çıkıyo.....
–Lan bana bak CinAli abi!!! Benim beynimi zıplatma!! Söylediklerimi  tekrar etmeyi de bırak!
Kapat telefonu be adam, kapat!!!

Ve nihayet telefon kapanır..

–(Allah'ım ne büyüksün! Tam çaresiz kaldım derken öyle bir kapı açtın ki, ölsem aklıma gelmezdi..
Ee, son problemi de sonunda çözdük sayılır.. Enişte de böylelikle yuvasına döner, ben de nihayet işime gücüme bakarım ya! Oh içim çok rahatladı, çok...

–Kızım! Bana hemen Ekstra Özel Kuvvetler Başçısını bağlayın. Harici İşler Nazırı ve Sıhhat İşleri Nazırı da hemen yanıma gelsin! 
(“Hadi bakalım... Hedef Enişteyi Yamyamların Elinden Şafakta Kurtarma 888 Operasyon Tatbikatı başlasın!!”)

–Alo bacım! Şefin karısını da hallettim çok şükür!  Şey yani buldum diyecektim di...  Haberin olsun, bugün rahat rahat uyu... 
Haydi kal sağlıcakla. Hah ha ha !!

Efendim, sürçülisan ettiysek affola..
Dördüncü bölümde görüşmek üzere.

Arkası pek pek yakında..

Güzelliklerle ve sağlıcakla kalın.
Tansel GEYİK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —