Türkiye’de siyasi gösteriler baharın başladığı günlerde gündemin bir parçası oldu.
Gösteriler yapılıyor, demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet isteniyor. Peki, bu günlere nasıl geldik?
Vatandaşlar hukuk, adalet ve demokrasi istiyor ise demek ki iktidarın getirdiği hukuk değişiklikleri insanoğlunun isyanına sebep olmakta. Demokrasi anlayacağınız, isteğine orantılı bir demokrasiden söz etmemiz gerekiyor.
Gençler hapishanelerde. Tutuklu ve gözaltında yüzlerce vatandaş var.
Hukuk biraz yavaş işliyor anlayacağınız davaların ne zaman yapılacağı belli olmayan bir durumda gençler tepki içindeler. Üniversite öğrencileri Üniversiteden atılma tehdidi altında sanki.
Bir gencin değilim, ne var ki protesto yapan vatandaşlar için uygulanan üslup demokratik ülkelerde görülmeyen yollarla sürdürülmekte.
40 yılı çoktan geçirdiğim Gazetecilik yıllarımda bir gün çalıştığım Gazete beni aradı:
“1 Mayıs mitinginde Belçikalı işçilerin yanında PKK’lılar da gelecekmiş. Bunun üzerine bir kare fotoğraf çek, gönderin” demişlerdi…
Bende kamerayı alıp, 1 Mayıs mitingine gittim. PKK’lıları ararken bir de baktım ki, Belçika Kralı rahmetli Boduan mitingin başında yürüyor. Hemen yanına kadar geldim.
“Sayın Kral, bu gün İşçi Bayramı. Sizinle ne alakası var?” diye sordum. Kral bana güldü. “Evet, Belçika Kralıyım. Ama bende Kral olarak bir maaşım var. Ve vergi ödüyorum. İşçi Bayramına katılmam kadar doğal bir etkinlik bulamazsınız” dedi.
Vay canına. Türkiye Cumhuriyeti’nin de aylık maaşı var. Vergi ödüyor. O zaman bizim Cumhurbaşkanımızdan başlayarak, Bakanlar, Danışmanlar, TBMM Başkanı, Milletvekilleri, Genel Kurmay Başkanı, Kara Hava, Deniz ve Jandarma Kuvvetleri Komutanları , Devlet memurları ve aklınıza gelecek vergisi devlete ödenen tüm işçiler 1 Mayıs’ta yoklar. Ama hep yoklar.
Vergilerimizi sık sık artırdığımız Devletin bütçesini sağlayan İşçiler niye bir araya gelmiyor?
Hani ABD’ye ziyaretlerimizin hiç bitmediği politikamızın merkez ülkede 1 Mayıs İşçi Bayramını Amerikalı İşçilerim gösterileri sonucu Bayram olarak kabul edildiğini hiç görmeden işimize bakalım diyerek taleplerimizle bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Ne zaman medeni bir Cumhuriyet içinde yaşayacağız belli değil!
Ne diyelim dostlar. Haftanın ilk günü bu günün yazısını kaleme almak ile karşınıza çıktım.
Sırrı Süreyya Önder’in sağlığı ile ilgili haberleri an be an izliyorum. Sağlıklı günlere gelmesini bekliyorum.
Politika bir hayat boyu sürdürdüğü politikaların gerçekleşmesi uğruna hayatlar verilir.
Sırrı Süreyya’nın mücadelesine de saygı duymak boynumuzun borcu. Desteklemek ya da desteklemek ne olursa olsun, mücadelesini görmek de medeni olmanın bir parçasıdır.
Sırrı Süreyya, yine Mecliste karşılaşıp esprileri patlattığımız günlere.
Saygıyla kalın okurlarım.