Şüphesiz Türk-İslam medeniyetinde iman ve ihsan ekseninde gelişen ve hemen hemen her alanında kendini gösteren en önemli şiar merhamettir.
Bu merhamet kavramı medeniyet üzerinde öylesine güçlü bir tezahürle kendini gösterir ki Türk-İslam medeniyeti için aynı zamanda bir merhamet medeniyetidir denilebilir.
Merhamet medeniyeti derken, Peygamber Efendimizin (sav);
“Merhamet edene Rahman da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.” kutlu sözleri ile şekillenen ve tüm mahlûkatı içine alan bir medeniyet anlayışından bahsediyoruz.
İslam dini, insana ve diğer mahlûkata merhamet dinidir.
Rahman ve Rahim olan Allah Teâlâ kullarına önce kendilerine, sonra çevrelerine ve diğer yaratılmışlara merhametli olmalarını emreder.
İlahi rızayı kazanmak isteyen her mümin hayatını merhametli olma emrine göre şekillendirdiği gibi, kurduğu kurumlar ve sistemlerde de merhameti temele koyar.
Haliyle Türk-İslam medeniyeti de merhamet eksenli bir medeniyet olarak şekillenmiştir.
Türk-İslam medeniyeti; ihsan, infak ve hayrın şekillendirdiği bir medeniyettir ve bunun temelinde merhamet vardır.
İslam insanı, eşrefi mahlûkat olarak görür İslam’ın merhamet medeniyetinin ilk tezahürü insandadır.
İslam; Hıristiyanlığın aksine, insanı fıtraten yani yaratılış olarak kötü olarak kabul etmez.
Evet, insanın nefis taşıması ve nefsin kötülüğe meyleden bir yönü olması hasebiyle insanda kötülük yapabilme doğal yatkınlık olduğu doğrudur.
Bugün insanlığın ekmek ve su kadar muhtaç olduğu en önemli şey merhamettir.
GÜNÜMÜZDEKİ TÜM YIKIMLARIN, YOZLAŞMANIN ÇARESİ MERHAMETTEDİR…
Narin Kızımızın amcasının geniş siyasi çevresi, muhtarlık makamı ve mevkii ne olursa olsun, zalimin karşısında susmak, eğilmek, ona meyletmek ve destek olmak suretiyle zulmüne yardımcı olmak, zalim olmak ve zalimlerden sayılmak için yeterli bir sebeptir.
Çünkü zulmedenler, zulmü kendilerine adet edinen zalimler ile zulmü adet edinmediği halde en ufak bir zulme dahi yeltenenlere meyil edenler, zalimlikte eşdeğerdedir!
Rabbimiz uyarıyor: “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah´tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez” (Hûd Sûresi/113).
Zalimlere kalben sevgi göstererek meyletmek, onları desteklemek ateşe atılma sebebi olursa, vay o zalimlerin haline!
Zalimlere karışı sessizlik ve tepkisizlik, Allah’tan gelecek olan toplumsal azaba davetiye çıkartmaktır.
Rasûlüllah (sav) buyuruyor:
“İnsanlar, bir zalimi görür, (önlemeye güçleri yettiği halde) ona engel olmazlarsa, bundan dolayı hemen hepsi cezalanır.” (Tirmizî)
Zulümden uzak yaşamak, zalime boyun eğmemek ve ona karşı direnmek, Müslüman’ca yaşamak isteyenlerin vazgeçilmez daimi vasıflarıdır.
Zulmün çeşitlerinden birisi de, zalimle dost olmak, onun zulmüne engel olmamaktır.
Zulme göz yummak zalimin zulmüne ortak olup işini kolaylaştırmaktır.
Yeryüzünde zulme karşı koymak ve zalimle mücadele etmek yalnızca mazlumların görevi değildir.
Zaten onların bunu tek başlarına yerine getirmeleri mümkün olsaydı “mazlum” olmazlardı.
Zalimlerden olmamak, mazlumların yanında zalimlerinde karşısında olmak mümkündür.
“Zulüm ile âbâd olanın akıbeti berbat olur.” Zalimlere meyledip yardım eden ya Firavun veya Karun’un sonu gibi olur!
“Zalimler güçlü ve kuvvetli nasıl karşı çıkabilirim” deme. Zalime karşı sessiz ve tepkisiz kalıp da Allah’ın azap tokadını yeme.
Gönlümün Şeyh Edebali’si milli şairimiz M.Akif ERSOY ne de güzel der;
“Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol./ Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!”
Bizim için hedef ve şeref, Allah rızasını kazanmaktır!
Zulüm bir ateştir; önce zalimi, sonra başkasını yakar. Zalime karşı olmamak, zâlimin zulme devam etmesine yardımcı olmaktır.
KIZ ÇOCUĞUNUN GÜZELLİĞİ...
"Evliyadan bir zata ilk çocukları dünyaya geldiğinde “Bir kızın oldu!” müjdesi vermişler. Güler yüzle: “Makbulüm oldu. Adı da Makbule olsun” diyerek sevinmiş.
İkinci evlâdının doğumunda
“Bir kızın daha oldu” diye müjdelemişler.”Aman ne mürüvvet! Adı da ‘Mürüvvet’ olsun” demiş.
Üçüncü evlâdının doğumunda “Yine kızın oldu!” demişler.”Pek çok memnun oldum. Adı da ‘Memnune’ olsun karşılığını vermiş.
Dördüncü evlâdının doğumunda “Yahu yine kızın oldu!” demişler.
“Ne büyük nimet! Adı da ‘Nimet’ olsun” demiş.
Beşinci kızını müjdelediklerinde: “Peygamber Efendimiz (asm) ‘Kız çocuğu çok olanın rızkı da çok olur’ buyurmuşlar. Allah’ın hikmetinden sual edilmez. Bunun adı da ‘Hikmet’ olsun” cevabını vermiş.
İslamda kız çocukları rahmettir, berekettir, cennet anahtarıdır...
Narin Kızımıza…Allah rahmet eylesin..
Cenab-ı Allah rahmetiyle, merhametiyle muamele etsin, kabri nur, ruhu şad, mekanı cennet olsun inşallah.
Beddua etmesi sevmem ama bazı
Esfeli Safilinler bunu istiyor;
Narin kızımızın ve dahi tüm masum, günahsız çocukların bedenini,ruhunu inciten, acıtan, eziyet eden, onlara kıyan kim varsa Allah’ın gazabına uğrasın.
