Zakir TERCAN

Tarih: 04.09.2024 09:15

HARMAN YERİNDE TOZ YUTMAYAN NE BİLSİN EKMEĞİN KIYMETİNİ…

Facebook Twitter Linked-in

Onlar; yaşatmak için değil, sadece yaşamak için vardır…

Onlar; ölmek için değil, ölümlerden kendilerine muhteşem hayatlar çıkarmak için vardır…

Onlar; afiş asmaz, eylem yapmaz, çalışmaz; bunları yapanları aşağılar, uşağı sayar, “uşak” larından da utanırlar üstelik…

Onlar; sosyetik partilerde, kokteyllerde, Anadolu’nun “kara ülkücüleri”ni düşmanına kötüleyerek kendini yükselttiğini sanan, her gittiği yolda ”yoldaşını bırakıp kaçan” salon kahramanlarıdır…

Onlar; mazisindeki binlerce şehidini ananları bile “eylül sendromu”na yakalanmış hasta ruhlar olarak tarif edenlerdir…

Onlar; profesyonellerdir. Her profesyonel gibi “transfer olma” hakları vardır. Bedeli ödendiğinde tereddütsüz çekip giden, şartlar lehine döndüğünde ise utanmadan geri dönenlerdir…

Onlar; tercihleri, inançları, idealleri olanları takıntılı tipler olarak görüp aşağılayıcı bir tavır sergilerler. Bunun gizli bir kıskançlık olduğunu kendilerine itiraf edebilirler mi, bilinmez.

Dedik ya; onlar profesyoneldir, aşkı anlamaz, hesabı anlarlar. Hiçbir aşkın hesaba sığmadığını bilmezler.

Onlar; bize hep “akıl” verirler, ümit vermez, sevgi vermez, şefkat vermez, iş vermez; kapitalistleşmiş, liberalleşmiş, iğdiş olmuş, akıllara ziyan akıllar verirler.

Onlar; “ne bizimle, ne bizsiz” bir hayatın olmadığından muzdariptirler. Var olmamız da hesaplarına terstir, yok olmamız da…

Onlar; hiç hesapsız, en son ne zaman bir insana selam verdiklerini hatırlamayanlardır...

Onlar; rütbeleri söküldüğünde bir hiç olduklarını, hatta “savaş suçlusu” sayılacaklarını bildikleri için rütbelerinin emir eri, koltuklarının kölesidirler.

Onlar; üstündekilere dalkavuk, altındakilere zalim ve gaddardırlar.

Onlar; hesaplarının üstünde bir hesap olduğunu bilmezler.

Onlar; hep yalan söyler, dedikodu yapar, iftira atar, gıybet eder, yalandan iyi görsenir, rant peşinde koşar, dürüst insanları yıldırmak için her türlü bizans oyunu oynar, kendileri kuytu köşelerde gizlenir, tetikçi gönderir, menfaati için yol arkadaşını satar…

Velhasıl, paranın esiri olandan ülkücü olmaz. Çünkü; onlar profesyonel ülkücüdür her yerdedirler. Bugün burada, yarın nerde, kim bilir. Ya da, şu an nerde, yarın burada, mümkündür.

Gerçek Ülkücüler; Katran dökmüş gecelerde ayazları yendiler. Gözyaşlarını içine akıtıp kader dediler. Hayatları boyunca didinip, Karadeniz gibi çırpındılar. Koştular, ama takatten düşmediler. Gerçek ülkücüler tarih yazdılar. Geleceğin de tarihini yazmaya muktedirsiniz…

Gönül ve ömür verdiğimiz bu davada, sadakat yeminlerini sabır ve teslimiyet dolu yüreklerle ettik! Rabbim sadakatten, sabırdan ve samimiyetten ayırmasın…

Kuru Ekmek yiyenin karnı doyar da, lakin, haram yiyenin ne gözü doyar ne de karnı. Harman yerinde toz yutmayan ne bilsin ekmeğin kıymetini… Paranın esiri olan insanlardan ne ülkücü, ne arkadaş, ne dost, ne akraba, ne kardeş olur… “Profesyonel” ve “ülkücü” kelimelerinin yan yana duramayacağını bilenlere selam olsun.

Zakir Tercan


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —