Amerika ile ilişkilerimiz 2003’teki Tezkere krizi ve Irak işgalinden bu yana, inişli çıkışlı bir seyir takip etti. ABD “müttefikliği” tek taraflı ve kendi menfaat vasıtası olarak okuyan bir ülkedir. Bunun içindir ki; ABD’den hak, hukuk adımı atmasını beklemek; aç ayıdan yakaladığı somon balığını dereye bırakmasını beklemekten farksızdır.
Şair Mücella Pakdemir’in hiciv şiirinden iki dörtlük Amerika’yı izah için kâfidir.
Atan; ipten yırtan, kazıktan kaçan, Avrupa şakisi, tanesiz koçan.
Senden şereflidir yılanla sıçan; Nesepsiz, ahlaksız, yoz Amerika!
Reçeten sahtedir, raporun yalan. Doymuyor pis nefsin; bitmiyor talan.
İslam coğrafyası mahvoldu ulan! Teröre sen verdin gaz Amerika.
ABD hâlâ Türkiye’ye eski gözlüklerle bakıyor ve bakar. Uluslararası hukuka göre değil, pazu gücüne dayalı orman kanunlarıyla sonuç almaya çalışır. Bu gün ABD ülkemiz için müttefik değil, güvenlik sorunudur. Ciddi bir düşmanlık çizgisindedir. İstediğimiz silahı bize satmayan ABD, Suriye’de ülkemizin toprak bütünlüğünü kesin biçimde tehdit eden bir oluşuma, açıkça ve ısrarla destek veriyor!
S-400 hava savunma sistemine karşı çıkışları için; “NATO’nun sırlarını ele geçirir gerekçesi”, çocukçadır ve palavradır. Asıl gerekçe: Ülkemize yapacakları bir saldırıyı engelleyecek savunma sistemine sahip olmamızdır.
ABD şunu söylüyor “ben ne dersem o olacak” itiraz istemiyorum! Biz de diyoruz ki “ikinci dünya savaşı sonrası, Varşova Paktının kendini feshettiği Temmuz 1991 tarihe kadar soğuk savaş safsatası ile dünyayı oyaladınız” Bu dönemde bizim gibi ülkelere “öcü geliyor” korkutmasıyla istediklerinizi yaptırdınız. Artık NATO’nun kuzu sarması üyesi değiliz. Müttefiklikle uşaklığı karıştıran ABD dışişleri bakanı Blinken; beklentilerine ters buldukları için, bize “sözde müttefik” dedi. ABD ve NATO bilmeli ki; Türkiye kendi çıkarları için “dik duran” bir ülkedir
NATO Varşova arasında sahte peşrevlerle geçen soğuk savaş biteli 30 yılı geçti
ABD İki kutuplu dünyada Türkiye’yi bölmeye tabi ki girişemezdi. O dönemde Timsah sinsiliği ve vahşiliğindeki kötü niyetlerini derinlemesine fark edememiş olabiliriz. Bugün millî birliğimize, egemenlik haklarımıza karşı hiçbir dayatmayı kabul edecek bir ülke değiliz. Bu nedenle devletin tepesinden gelen net ifade ile sadece Türkiye için değil, Filistin’de Kudüs’te Mescid-i Aksa’ da İsrail’in planlı sürgün ve soykırımına karşı “Mazlumlar için bedel ödemek gerekiyorsa, çekinmeyiz”.diyoruz, yetmiyor ABD başkanına “Kanlı ellerinizle tarih yazıyorsunuz” suçlamasını yapıyoruz
(17 Mayıs 2021 TRT haber)
ABD ve başkanları için benim en uygun bulduğum özlü sözlerden biri de “Ayının kırk türküsü var kırkıda Ahlat (yaban armudu) üstüne” sözüdür. Kısaca Kocaoğlan armut sever, sadece sevmek mi? her meyveyi armut görür.
ABD başkanı Biden soykırım diye haykırırken; aşağıdaki rapordan haberi yok muydu? Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni 1923 yılında Bükreş’te yapılan Ermeni meselesiyle ilgili Taşnak Partisi toplantısına sunduğu rapordan bir bölüm “Türklere karşı ayaklandık. Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık hepimiz Türklerin düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. “Osmanlı’dan Türkiye’den denizden denize Ermenistan” talep etmekteydik. Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük. Artık, Türklere ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki? Türklere savaşı biz açtık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Olayların sebebi biziz. Türklerin milli mücadelesi haklıydı. Sevr gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vaat ettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Aklımız dumanlanmıştı. Kendimize yaptığımız hipnozun etkisiyle hayallere kapıldık. 1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tâbi tutuldu. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır. Felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak acıklı bir durumdur.
En güçlü kanıt hasmınızın sizi haklı çıkaran beyanatlarıdır. Bütün bu tarihi gerçekler ortadayken, Amerika’da Yüksek Mahkemenin Ermeni oyunlarını bozan kararı varken; müttefik maskeli Türkiye düşmanları haydutluğun her çeşidine başvuruyor.
Dış tehditlere karşı tedbir alınır amma; “T.C. Devlet kimliğine sahip olduğu halde Gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe de üzülüyoruz. Bugün CHP, kime ne duymak istiyorsa onu söyleyen, Lümpenliği siyasetinin merkezine yerleştirmiş bir yapı haline dönüşmüştür” (CB Erdoğan İHA 11 Nisan 2021 Pazar)
CB Erdoğan her ne kadar “Gâvurun ekmeğini yiyen, Gâvurun kılıcını sallar” demediyse de devletin çıkarları adına çok üzüldüğü belli.
Gayri milli muhalif anlayış sahipleri; ABD ve Avrupa’nın duymaktan hoşlanacağı şeyleri söylüyorlar. “soykırımla yüzleşin” diyen PKK (HDP) ile birlik olup Türkiye’ye zarar veriyorlar. Bu siyaset tarzı; Çanakkale Cephesi’nde İngiliz, Doğu Cephesi’nde Rus, İstiklal Savaşı’nda Yunan, Suriye ve Irak’ta PKK, YPG, Karabağ’da Ermeni, Akdeniz ve Ege’de ABD ve Fransa’nın dümen suyuna girmekten farksızdır. Vatanın söz konusu olduğu yerde amalı mamalı gerekçeler üretmek dansöz gibi kıvırtmaktır.
ABD ve Avrupa bu hoyrat davranışları neden yapıyor? İkinci dünya savaşı sonrası Stalin Türkiye’den toprak istedi. (Kars, Ardahan ve boğazlarda üs) o korku ile Amerika’ya öyle bir bağlandık ki; Milli eğitim dâhil her şeyimizi ABD’ye teslim ettik. Merhum Oktay Sinanoğlu o dönem yönetimini şiddetle eleştirir ki haklı idi. Amerika’nın Missiori gemisi İstanbul’a gelmeden önce; Genelevlerin bulunduğu Abanoz Sokağı temizlenip evler içten ve dıştan badana edilirken; buralardaki kızlar sağlık kontrolünden geçirilmiş, yetmemiş; Anadolu’daki genelevlerde bulunan kızların bazıları İstanbul’a getirtilmişti. 30 Mart 1946 tarihli Cumhuriyete göre her şey “Amerikalı misafirlerimiz için”di. (Mart 2021 derin Tarih)
Bunlara alışan ABD ve Avrupa tabi ki eski gözlüklerle bakacak. Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş uçak yapmıştı (İkisinin de önü devlet tarafından kesilmiştir) Şakir Zümre, Nuri Killigil silah sanayisinde çok iyi yol almıştı. (Zümre’nin fabrikası soba borusu üretir hale düştü) Killigil paşa fabrikasında ki patlama/sabotaj sonucu öldü. Hülasa kendi değerlerimize sahip çıkamadık, kendi uçağımızı yapmadık ABD’den aldık, kendi silahımızı yapmadık elin gâvurundan aldık, kendi savunmamızı yapamadık, Ne yaptık ABD askerleri gelecek diye genel evlerin badanasını boyasını yaptık.
Sinirden ellerim titriyor, Şair Ümit Karataş’ın dizeleri ile bitirelim
Ne denilir bilmem ben, bu ahüzara, Eller, ayaklar değil başlar satılmış
Dipdiri gömülmüşüz biz bu mezara, Başımıza dikilen taşlar satılmış
