Bugün 16 Kasım, Dünya Hoşgörü Günü. 1995 yılında UNESCO tarafından ilan edilen bu anlamlı gün, dünyaya hoşgörünün önemini hatırlatmak, hoşgörüsüzlüğün tehlikelerini gözler önüne sermek için var. İnsanlık, tarih boyunca birçok çatışma ve ayrışma yaşamış olsa da, hoşgörünün bu çatışmaları aşmada en güçlü araç olduğunu defalarca gördük.
Yunus Emre’nin dediği gibi, "Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü" sözü, aslında bu günün anlam ve önemini en iyi şekilde ifade ediyor. İnsanlar, birbirine saygı gösterdiği, farklılıklara tahammül ettiği ve sevgiyle yaklaştığı zaman dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirir.
Hoşgörüsüzlüğün Tehlikeleri
Hoşgörüsüzlük, toplumların en büyük düşmanıdır. İnsanların önyargılarla hareket etmesi, farklılıkları tehdit olarak algılaması, çatışmaları ve bölünmeleri beraberinde getirir. Bu durum yalnızca bireyler arasında değil, toplumlar ve hatta ülkeler arasında da huzursuzluğa neden olur.
Hoşgörüsüzlük, insanları birbirinden uzaklaştırır; ayrımcılığı, nefreti ve şiddeti körükler. Oysa hepimiz aynı dünyanın misafirleriyiz.
Farklı görüşlerimiz, inançlarımız ve yaşam biçimlerimiz olabilir ama bu farklılıklar bizi zenginleştiren unsurlardır.
Hoşgörü, bu farklılıkları anlamayı ve takdir etmeyi sağlar.
Hoşgörü, Barışın Anahtarıdır
Barışı desteklemenin ve dünyayı daha huzurlu bir yer haline getirmenin yolu hoşgörüden geçer. Birbirimizi dinleyebilsek, anlamaya çalışsak ve önyargılarımızı bir kenara bırakabilsek, dünya gerçekten barış dolu bir yer olmaz mıydı? Hoşgörü, insanların sadece birlikte yaşamasını değil, aynı zamanda birbirinden öğrenmesini sağlar. Her bireyin farklı bir hikâyesi, kültürü ve deneyimi vardır.
Bu farklılıklar, bizi daha güçlü ve daha yaratıcı kılar.
Hoşgörü;
Dini, etnik, kültürel ve politik farklılıklara saygı göstermek,
Farklı görüşlere açık olmak,
Önyargıları bir kenara bırakmak ve empati kurmak anlamına gelir.
Hoşgörünün Günlük Hayattaki Yeri
Peki, hoşgörüyü günlük hayatımıza nasıl taşıyabiliriz? İşte birkaç küçük ama etkili adım:
Dinleyin: İnsanları gerçekten dinlemek, hoşgörünün ilk adımıdır. Herkesin bir hikâyesi vardır ve bu hikâyeleri dinlemek, farklı bakış açılarını anlamamıza yardımcı olur.
Empati kurun: Kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koyun.
Onun duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışın.
Önyargılarınızı sorgulayın: Hepimizin zaman zaman önyargıları olabilir. Ancak bu önyargıları fark edip sorgulamak, daha hoşgörülü bir insan olmamızı sağlar.
Farklılıklara açık olun:
Yeni kültürleri, inançları ve yaşam biçimlerini keşfetmek, hoşgörü becerimizi geliştirir.
Hoşgörülü Bir Dünya Mümkün
Unutmayalım ki, barış ve hoşgörü birer seçimdir.
Kendi çevremizden başlayarak daha hoşgörülü bir toplum yaratabiliriz. Ailemizle, arkadaşlarımızla, iş yerimizde, komşularımızla hoşgörülü ilişkiler kurmak, dalga dalga yayılacak bir değişimin ilk adımı olabilir.
Bugün, bu anlamlı günde kendimize şu soruyu soralım: Daha hoşgörülü bir insan olmak için ne yapabilirim? Küçük bir adım, büyük bir fark yaratabilir.
Dünya Hoşgörü Gününüz kutlu olsun! Daha barış dolu, huzurlu ve hoşgörülü bir dünya için hep birlikte çaba gösterelim.
Strateji Uzmanı
Araştırmacı Yazar
Gökalp Şentürk